Şerif KUTLUDAĞ

Şerif KUTLUDAĞ

17 gün de ne ola ki

Gündemi yaşayıp da gündemin dışında da yazmak olmaz ki!

Tam Kapanma ile ilgili kısıtlamalara girmeden hayatın akışını sunmak istiyorum siz değerli okurlarıma. Çünkü google “Tam kapanma kuralları nelerdir?” yazarsanız ayrıntılarıyla okuyabilirsiniz kısıtlamaların tamamını.

Bilindiği üzere, 29 Nisan2021 Perşembe –yarın- saat 19.00’dan başlayarak 17 Mayıs 2021 Pazartesi sabah 05.00’e kadar 17 günlük bir “Tam Kapanma” yaşamış olacağız.

28 Mayıs Çarşamba: Bugün Ramazan orucunun 16. günü. 

Bu 17 günlük süreçte gündemde yer alacak özel ve özellikli günler:

1  Mayıs Cumartesi:  İşçi Bayramı- Emek ve Dayanışma Günü

6  Mayıs Perşembe: Hıdrellez – Hızır günlerinin başlangıcı:

Halk takvimine göre yaz mevsiminin başlangıcı.

8  Mayıs Cumartesi: Kadir Gecesi.

9  Mayıs  Pazar :  Anneler Günü

10 Mayıs Pazartesi:  Vakıflar Haftası    

                                 Engelliler Haftası

12 Mayıs Çarşamba: Ramazan Bayramı Arifesi 

                                 Hemşireler Günü.

13- Mayıs  Perşembe: RAMAZAN BAYRAMI

Türk Dili Bayramı: Karamanoğlu Mehmet Beyin Türkçe Fermanını yayınlayışı.

14-15 Mayıs: Cuma-Cumartesi RAMAZAN BAYRAMI;   2. ve 3. Bayram.

16 Mayıs: Pazar

17 Mayıs: Pazartesi  sabah 05.00 ‘te Tam Kapanmanın sona erişi.

Hemen her yıl hayatın normal akışında 21 Mart gün dönümü ile birlikte hem doğada hem de hayatın akışında bir hareketlenme yaşanırdı Yengeç Dönencesinin kapsadığı Kuzey Yarıküreyle birlikte ülkemizde de. Bir yılı aşkın süredir, hem dünyada hem de ülkemizde pandemi belirler oldu ya hayatın akış programını. Onun için son bir yıldır doğru dürüst yaşayamaz olduk hem doğanın mevsimlerine bağlı değişimini hem de sosyal hayatın içerisinde yaşamaya alışık olduğumuz özel günlerimizi.

Değerli okurlarım, nasıl ki bir yıl içerisinde doğanın Yengeç Dönencesi ve Oğlak Dönencesinde birbirine zıt/karşıt işleyen bir dönüşümlü mevsimler döngüsü varsa; bana öyle geliyor ki 100 yıllık dönemlerde de periyodik işleyen bir doğal değişim ve dönüşüm mevsimi yaşanıyor.

100 yıl önceki süreçte bir yandan 1914-1918 arasında 1. Dünya Savaşı yaşanırken; dünyanın sosyal dengesi alt üst olurken diğer yandan da 1910’da başlayan süreçte ortalığı kasıp kavuran bir çekirge istilası yaşanmıştır. Buna ek olarak bir de insanları kırıp geçiren ölümlerin önünün alınamadığı verem, veba, kolera, sıtma, dizanteri vb hastalıklar dönemi yaşanmıştır.

Eğer Covid-19 çok konuşulduğu üzere dünya ekonomisini çökertmeye yönelik bir yapay gündem değilse, insanlık bu bulaş dönemini atlatacaktır. Türkçemizde “Elle gelen düğün bayram!..” diye bir sözümüz var ya; ona misal… Bütün dünyayla beraber paylaşılacaksa bu sürecin yıkımları biz bu 17 günü de sabırla tevekkülle karşılarız ve yaşarız. Dileyelim ki böyle olsun…

Bir  tavuğun civciv çıkarması için yumurtaların üzerinde 21 gün hiç kalkmadan yattığını düşünürsek, bir kadının anne olabilmek için yavrusunu canıyla kanıyla besleyerek dokuz ay karnında taşıdığını düşünürsek biz bu 17 günü de atlatırız. Yeter ki bu iş, pandemi süreci bu 17 günlük tam kapanmayla bitsin…

Sözün burasında her birimize düşen vatandaşlık görevi de kurallara daha duyarlı olmak, uyarıları dikkâte almak ve sürecin başarıyla atlatılmasına olumlu katkı sunmaktır.

Sözlerimi Âşık Dâimî’den alınan bir halk türküsünün sözleriyle noktalamak istiyorum değerli okurlarım:

NE AĞLARSIN BENİM ZÜLFÜ SİYÂHIM

Bu da gelir bu da geçer ağlama

Göklere erişti feryadım ahım

Bu da gelir bu da geçer ağlama

Bir gülün çevresi dikendir hardır

Bülbül har elinde ah ile zardır

Ne de olsa kışın sonu bahardır

Bu da gelir bu da geçer ağlama

Dâimî’yem her can ermez bu sırra

Gerçek aşık olan erer o nura

Yusuf sabır ile vardı mısıra

Bu da gelir bu da geçer ağlama

Sevgiyle….

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.