Adı Osman’dı…

Adı Osman’dı.

Adını ben mi koymuştum yoksa dedem mi bilmiyorum? Çocuk aklımla bildiğim, daha doğrusu hatırladığım bir şey varsa, onu çok sevdiğimdi. Belki altı, yedi ayı birlikte geçirmiştik. O da bana çok alışmıştı. Birbirimizi çok seviyorduk. Sabah uyandığımda onun yanında alıyordum soluğu. Hemen bahçeye çıkıyor onunla karşılaşmaktan mutlu olmuyordum. En büyük eğlencem en iyi arkadaşımdı. Ona sarılıyor, seviyor, öpüyordum sarılırken içime alasım geliyordu Osman’ı. Ne büyük aşktı bizimkisi. Hani üzerine şarkı yapılacak kadar neredeyse. Bahçede ağaçların altında birlikte, su içerken birlikte, yemeğini yerken birlikte. Aynı kocaman büsbüyük bir aşk…

Osman serpilmeye, gelişmeye çok güzelleşmeye başlamıştı. Zaten bu kadar önce gelmesinin sebebi de buymuş sanırım. Ben de zannettim ki bu hep böyle gidecek. Osman hep benim olacak. Benim kalacak ve aşkımız böyle sürüp gidecek.  

Gel zaman, git zaman kurban bayramı yaklaşmaya başladı. Evdekilerin gözü Osman daydı, daha doğrusu Osman daymış. Nereden bilirdim bizi acımasızca ayıracaklarını. Ama ayıracaklardı. Başka türlü olmayacaktı. Bunu anladığımda kurban bayramı arifesindeydi. O gün bizimkiler yavaş yavaş bana bir şeyleri izah etmek, anlatmak ister gibi bir tutum içine girdiler. Oysa ben daha çok küçük bir çocuktum Osman’sa benim ilk aşkım.

Anlamıştım zaten anlıyordum bir laflar dönüyordu ortalıkta. “Ne yapacağız çok üzülecek” gibi sözler geliyordu kulağıma. İçin için üzülüyor,  galiba dile getiremiyordum. Anneme sordum ‘’Osman’a ne yapacaksınız?’’ ‘’yavrum Kurban Bayramı var ya onun için ‘’ ‘’ ne?  Onun için ne?’’ söyleyemiyorlardı. Anlamaya başlamıştım yavaş yavaş, Osman’a bir şey olacaktı bir şey yapacaklardı ama ne?  Onu da anlayamıyordum ya! Dünya başıma yıkılmıştı kabul edemiyordum. Biliyordum kötü bir şeyler olacaktı. Hem de çok kötü.  Hissediyordum. O benim kuzumdu aşkımdı arkadaşım dostumdu nasıl olurdu? Bir türlü çocuk beynim bunu kabul edemiyordu. ‘’ ama bu âdetimiz, dinimiz’’ bana neydi sizin dininizden, âdetinizden. Ağlıyordum hem de nasıl bardaktan boşanırcasına yaşlar dökülüyordu gözümden..

“Ne olur yapmayın! Dedem başka koyun getirsin.” Başka koyunlarda vardı biliyordum. Ama neden Osman? ‘’ Anne ne olur yapmayın! Ben ondan ayrılamam! Ne olur anne!  Kesilecek Osman olmasaydı ne olur! Osman olmasındı. O kesilecek koyun değil benim arkadaşım o benim biricik Osman’ım. Ama annemi de dinlemezlerdi ki ne yapsın. O zamanlar bilinmezdi çocukların böylesine bir şeyler hissedebileceği. Adı üstünde çocuk işte ne anlar? Oysa yaşadığım travma hayatımın ilk ve o yaşım için en büyük travmasıydı. Yalvarıyordum; ‘’ne olur kesilmesin, ne olur kesmeyin onu.’’ Sanki sesim duyulmuyordu. Sesimi sadece kendim duyuyordum. Kimse beni dinlemiyordu Allah’ım! Ne kötüydü insanlar. Başka üç dört tane daha koyun gelmişti kesilmek üzere. Ne olur o kalsaydı bari.

Osman giderse benim dünyam yıkılacak, arkadaşsız dostsuz kalacaktım. Sevgili kardeşim gidecekti. Ben onu öpüp kokluyor ellerimle besliyordum. Ne olur Osman’ı ellemeyin kıymayın Osman’ıma dokunmayın. Bütün gece ağladım, ağladım, ağladım. Yoktu başka çaresi. Çocuk aklımla çocuk sözlerimle onları yenemiyordum. Ertesi gün benim ağlamalarımın yetmediği bir çaresizlik içindeyken kesildiğini görmek istemediğimden inemediğim bahçede Osman’ın hayatına son verdiler.  Beni Osman’ımdan ayırdılar.  Herkese küstüm! Günlerce bahçeye çıkmadım. Günlerce ağladın. Başka bir kuzu getirelim sana dediler reddettim, istemedim. Onun da mı acısına katlanmak zorunda kalacaktım? Zavallı çocuk yüreğim ne kadar büyük yara almıştı. Sanki bu acıyla baş edemeyecek gibiydim. Osman’la birlikte ben de öldüm benim dünyam paramparça yıkıldı. ‘’canım Osman’ım’’ kar gibi bembeyaz tüylerini okşar sana sarılırdım şimdi kime sarılacağım. Şimdi kimi besleyeceğim. Uzunca bir zaman arkasından ağladım ve kendime gelemedim artık mutsuz ve umutsuz bir çocuktum. Küçücüktüm ve hayatta yaşadığım ilk ve en büyük travmaydı. O yaşımda çok ağır bir travma. Oysa celep olan dedemin binlerce koyunu vardı neden Osman’ıma kıymışlardı.

Sonra unuttum. Unutmak istedim. Sildim onu tamamen aklımdan hiç düşünmedim.

Yıllar sonra bir gün aklıma geldi ‘’neden sevmiyorum bu ismi ben? ’’ diye kendime sordum belleğimden bu hikâye çıktı unutmuştum, belki de silmek istemiştim

Ondan sonra ben hiç Osman ismini sevmedim, hala sevmem.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum