Bir Milas Nostaljisi ve Kupa Beşlileri

“Ormancı” Türküsünün bestecisi,

Milaslı Devlet Sanatçısı Nazmı Yükselen’i

Geçtiğimiz Mart ayında kaybettik.

Doğup büyüdüğü topraklara yönünü dönenlere hep saygı duymuşumdur.

Rahmetli Yükselen de memleketi Milas’a defnedilir.

**

Milas…

Dört tepe üzerinde kurulmuş ve karşıdaki Sodra Dağı eteğine sırtını dayamış,

tarihi bir yerleşim yeri. Sodra, su durağı, su tutan yer demektir.

Tam da tepe de Zahire Pazarı ve yanında Belediye Binası vardı bir zamanlar.

Neredeyse yıkılacakmış gibi duran, direklerle desteklenen, bir “Aslanlı Konak”

restore edildi mi bilinmez ama tarihi yapılara da sahipti Milas…

Kale içinde de yer alan eski şehirde bir Baltalı Kapı, otantik esnaf dükkânları,

Gümüş Kesen Anıtı, Söke, Yatağan, Bodrum ve Ören kasabası dörtyol kavşağında

tarihi ilçe. Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın da bahsettiği Beçin

köyündeki aynı adla anılan Beçin Kalesi de Milas’ın bitişiğinde yer almaktadır.  

**

Milas, sanatçıları ile ünlü bir şehir.

Hayri Şahin, tüpçüde çalışırken İstanbul yollarına düştü, denilir.

“Bu ne sevgi ah! Bu ne ıstırap

Zavallı gönlüm ne kadar harap”

Şarkısını birde Nazmı Yükselen’den dinleyiniz…

**

Uslu Dur Kadınım Çıldırtma Beni” şarkısının bestecisi Zeki Duygulu Milas’ta

yaşamıştır. Bu şarkıyı, Zeki Beye 1954 yılında Milas’taki konserinde arka arkaya

üç kez söyletip de ertesi gün intihar eden Bodrum Hâkimi Mefharet Tüzün

Hanım’ın gönlünde ne yaralar açtığı bilinmez ama Hâkim hanımın intiharı sır

perdesi olarak kalsa da adına yakılan türküsü kalır yadigâr.

“Bodrumlular erken biçer ekini
Feleğe kurban mı gittin Bodrum Hâkimi…”

Şarkıyı Zeki Duygulu’nun bir daha ağzına almadığından söz edilir.

**

Dursun Salkım, Makbule Kaya, Tolga Çandar da bu yerdendir.

Dibek Deresi Köyü, davul-zurna sanatçıları da ülkemizde tanınmaktadır.

Milas içki kültürünü de iyi bilir, bu amaçlı tek tekçiler köşelerde yer alırdı.

Ayrıca Milas, o yıllarda düğün, nişan ve eğlenceler için kurulmuş orkestraları ile

de ünlü idi. Askerlik Şubesinin önünden inildiğinde önüne çıkan bir kahvehane

Sanatçılar Köşesi idi. Düğünü için orkestra aramaya gelen bir vatandaş,

“Çalgıcıların yeri mi?” dediğinde,

“Ne çalgıcısı? Sanatçı kardeşim sanatçı diyeceksin.”

Diyerek bir güzel paylanırdı.

**

Hele bir de İzmirli Ercü’nün (Ercüment) solistliğini yaptığı, adını hatırlayamadığım

Bir gurubu vardı ki, solo gitaristi önce Orhan ve Ferdi Abilerden, şarkılar

söylemeye başlar. Gelin ve damadın ortaya çıktığı anda solist Ercü de “Dilek Taşı”

şarkısını söyleyerek karanlıklar arasından beyaz kıyafetiyle alkışlar eşliğinde

sahneye çıkardı. Gelin-damat, ardından Ercü alkışı hak ederdi. Ercü’nün sanatçılar

kahvesinde etrafı hep dolu olurdu. Yazlık Bahçelerdeki düğünlerde o dönemin

Abba, Boney M gibi gurupların hareketli eserlerini seslendirirler, İlhan İrem, Barış,

Selçuk Ural, Selda, Karaböcek kardeşlerin şarkılarını da zevkle dinletirlerdi…

Sinema ve konser kültürü de harika dönemini yaşıyordu.

**

O yıllarda Köroğlu’nun dediği gibi,

Delikli demir icat edilip mertlik bozulmamıştı.

Hani şu tek kişilik klavyeli, davullu, baslı, gitarlı elektronik cihazlar üretilmemişti.

Bateri, Org, Bas ve solo gitardan oluşan solisti ile bir gurup olurdu.

Bir “Orkestra Kupa Beşlisi” vardı ki…

İnce uzun boylu, yetenekli genç bir solisti vardı.

“Bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü?”

“Recep’im sarı lira vereceğim.”

“Hasan’ım öksüzdür.” defalarca söylerdi.

Orkestra Kupa Beşlisi ortalığı inletir, zıp zıp zıplatırdı. 

**

“Kupa Beşlisi”

Tarotçulara göre, ilginçtir ki, Tarot falında Küçük Arkana içinde en kederli kart

denilir. Kupa beşlisi hayal kırıklığı demektir, duygusal boşluk, dengesizlik,

güven kaybı ve de hüsran demektir. Kupa beşlisi hataların kayıpları denilerek

anlatılır. Milas’ta o eskinin “Orkestra Kupa Beşlisi” yok artık.

Ama bir bakıyorsunuz şu kupa beşlilerine…

Yaşına, başına bakmadan bir şeyleri dizayn etme peşindeler ki egolarını tatmin ederek mühim adam rollerine soyunmaktalar.  Adeta bir maestronun işaretiyle hep birlikte başlarlar, çalıp söylemeye… Alay, kin ve nefret kusarlar. Kendilerini teee Kaf Dağ’ında görürler, megalomandırlar. Kimi bir köşeye itilmişliğinin, yüz bulamayışının derdine düşer. Bir tek onlar bilir, onlar düşünür, onlar doğrudur, onlar çalışkandır…

El insaf kardeşim!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum