Bu Kadarına da Pes Doğrusu!

                                                              -Sevgili Turan Ünsal Ağabeye-

Kasabada sosyal demokratlığa gönül vermiş biri olarak, bu kulvarda iki dönem,   İlçe Başkanlığı yapacaksın. Her yerde ideallerini savunacaksın. Bu uğurda cefalara, baskılara boyun eğmeyeceksin.

Çocuklarını imkânın olduğu halde, bulunduğun parti başkanlığı konumu nedeniyle işe yerleştirmekten kaçınacaksın. “Ayıp olur, sıkıntı duyarım. Kişisel çıkarımla ideallerimi karıştırmayayım” diyeceksin. Kızlarını emanet ettiğin el oğlu da olsa damatlarının da hayırlı birer evlat çıkarak çocuklarının rahat bir hayat sürmesi de  işte dürüstlüğünün, idealistliğinin ilahi ödülü belki de…

İyi düşünenin akıbeti de iyi olur.

Sonra Müslümanlığın beş şartından biri diyerek eşinin de isteği ile hacca yazılacaksın. 7 yıl sonra çıktı dediklerinde zor inanıp da yazıldığını bile unutacaksın.

Konuktur,  mahallemize gelmiş, insanlığımızı, misafirperverliğimizi gösterelim diyerek zat-ı muhtereme “Hoş geldin!” diyerek selam vereceksin.                              

O da bodoslama dalacak.

-Hacca gidecekmişsin. Solcuların haccı kabul olur mu?

Elin ayağın tutulacak, deliye döneceksin. Ama bize yakışmaz diyerek, dişlerini kısarak oturacaksın. Tam bu arada birisi duygularına tercüman olacak. Eli ile göğsüne vura vura;

-Kişinin burası temiz olacak, burası…

Sözleri ile karşıdaki “ıııh” deyip kıpışdamayacak…                                                   

Şaka dense de içsel bir gerçek payı var şüphesiz. Ayrıştırmacığın bu kadarına da pes doğrusu. Topluma yerleştirilen algı operasyonunun sonucudur bu olanlar.                                

Ne acıdır ki, sadece din bile belirli bir kesimin sultasında olduğu algısı…            

Bir kesim zaten buradan besleniyor. Bir şey anlatılamıyor, anlamak istemiyorlar. Sataşmadıkları, saldırmadıkları kişi, makam, merci kalmadı.

Yine de ilahi adalet tecelli ediyor.

Alnı secdeye varıyor, namaz kılıyor diye övünülenlerin neler yaptıklarını milletçe cümbür cemaat gördük, izledik, yaşadık. Bu devleti yıkmaya, darbe yapmaya, suçsuz insanları öldürmeye yeltenenler kimler?

Anamız, bacımız geleneklere göre giyinirken, başörtüsü, türban diyerek ikbal arayanın, oy derdine düşenin, yırtınanların hali de ibret alınası trajediye dönüştü.

Kimi başörtülü bacılarımız bile darbeciymiş meğer…                                     

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.