Çanakkale ruhunu yaşamak ve yaşatmak

Geçen hafta Efeler Belediyesinin düzenlediği kültür gezilerinden Bursa-Çanakkale gezisine katıldım. Uzun yıllar sonrası ikinci defa ziyaret etme fırsatı bulduğum şehitler diyarının başkenti Türk'ün milli kıblesi Çanakkale ilimizde yeniden aynı duygu ve gururu bir daha yaşadım. Her karış toprağında ibret dolu anekdotlar, kulaklara küpe olacak, kanlarımızı donduracak mucize olayların geçtiği şehitliklerimizi huşu içinde ziyaretlerimizi gerçekleştirdik.

Şehitlikte sadece Efeler’in yanı sıra, memleketin değişik bölgelerinden kafileler vardı. Genç ihtiyar, erkek kadın ziyaretçi kafilesinin hemen hepsinde göğe açılan eller, avuçlar, yapılan dualar ve o yüce ruhlara gönderilen Fatihalar, Yasinler… Buğulu gözlerden dökülen gözyaşları…

Kendimce bu manevi ziyaretimle bir parça olsun ruhumu rahatlattım. Ruhum hoşnut oldu. Vatan uğruna 250 bin şehitlerimizin neden, niçin gözlerini kırpmadan canlarını feda ettiklerini, bizlerin bugün şehitlerimize layık yaşayıp yaşamadığımızı düşünmek, tefekkür etmek fırsatı buldum. Gözlerimin önünden uyuşturucuya kurban verdiğimiz gençler, okular, öğretmenler, sosyal hayatımızda yaşadığımız kadına şiddet, gasp, yaralama, adam öldürme, hırsızlık, dolandırıcılık,trafik terörü ve devletin ülkenin bekası….bir film şeridi gibi geçti. Bir Çanakkale’deki vatan uğruna verilen canlar,birde kaybettiğimiz gençliğimiz ve yozlaşmış değerler….

Tarih boyu bu coğrafyada pek çok sıkıntılar yaşamışız ne badireler atlatmışız. Tıpkı Çanakkale’de yaşadığımız gibi. Yedi düvele karşı topyekûn milletimiz çelikten bir kale olarak “Çanakkale geçilmez” gerçeğini bütün dünyaya göstererek küllerinden yeniden doğarak, o günkü zafer kazanan kurmay kadro kurtuluş savaşını kazanarak cumhuriyeti kuruyor.

Çanakkale’yi anlamak için Çanakkale şehitlerinin ruhunu anlamak gerek. Bu ruh, devlet-i ebed müddet ruhudur. Türklerin ilk adım attığı ta 107I’de Anadolu’yu fetheden Sultan Alparslan’ın, “size öyle bir vatan bıraktım ki ebediyen sizin olacaktır” dediği Sultan Alpaslan’ın ruhudur. Bu ruh Ertuğrul Gazi’nin, Osman Gazi’nin, Orhan Gazi’nin ruhudur. Bu ruh Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethettiği yüce peygamberimizin hadisindeki övgüye mazhar olan ruhtur. Üç kıtaya ilim ahlak medeniyet, adalet götüren ecdadımızın yüce kızıl elması aşkının ilahi kelimetullah davasının sevdası olan ruhtur. 

Bu aşk, bu iman cesaret, tam 276 kilo top mermisini taşırken dizlerimin, vücudumdaki “bütün kemiklerinin çatırtısını duydum” diyen Seyit Onbaşı’nın ruhudur.

Düşman gemisini batırdıkları için, “benim gözlerim göreceğini gördü” diyen gözleri savaşta kör olan Denizlili Ömer’in ruhudur.

Hangi birini anlatayım? Bir değil, bin defa düşünce yumağına boğulduğumuz olaylar… Bu toprakları vatan yapmak için savaşan cephanesi biten askerine; “Süngü tak, süngüyle savaş. Ben size taarruz etmeyi değil ölmeyi emrediyorum, biz ölesiye kadar arkadan birliklerimiz bize yetişir” diyerek savaşın seyrini değiştiren, üstün liderlik ve komutanlık dehasıyla destan yazan Çanakkale Anafartalar komutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ruhudur.

Çanakkale şehitleri bu nedenlerle, daha pek çok hakkını ödeyemeyeceğimiz atalarımıza vefamız için bu ruhu yaşamalı ve yaşatmalıyız. Çanakkale şehitleri sadece yılda bir defa 18 Mart törenlerinde değil, bütün Türkiye’de öncelikli olarak okullar, üniversiteler, gençler bir program dâhilinde her an, her gün ziyaret etmeli. Bu ruhu yerinde yaşayarak milli duygularımız tazelenip, bu pınarlardan sürekli beslenmeli.

Atom bombasının ilk atıldığı, hala yerinde canlı bir ot bile bitmediği Japonya’nın Hiroşima’sı kadar önemseyip benimseyemiyorsak yazıklar olsun bize. Bilhassa milli eğitim bakanlığımız bir genelge tamim çıkararak Çanakkale’yi ziyaret etmemiş bir tek öğretmen ve öğrenci kalmamalı diye düşünüyorum. Hatta Çanakkale’ye gitmeyen, şehitlikleri bilmeyen, tanımayan milli bir ödevini yerine getirmemiş bir öğretmen idareci, müdürlük yapmamalı.

Bundan sonra gerçekleşecek kültür gezisi programlarında tam amacına ulaşması için,,

1-Yerel yönetimler ve valilik katkı desteklerinin sürdürülebilirliği sağlanmalı.

2-Milli Savunma Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, belediyeler, vilayet ilgili paydaş kurumlar bir protokolle yıllık bir çalışma eylem planı hazırlamalı ve öncelik okullar olmak üzere bu aziz şehitliğimizi ziyaret edememiş bir tek öğrencimiz kalmamalı.

3-Buraya gelen ziyaretçilerin bir öğünlük yemekleri sembolik olarak şehit askerlerimizin 103 yıl önceki karavanasındaki kırık buğday çorbası, üzüm hoşafı ve katılaşmış bir ekmek parçası, mutlaka yenmesi sağlanmalı.

18 Mart 1918’de “Çanakkale geçilmez” zaferi, inancı hiç kesintiye uğramadan Sakarya’da, Dumlupınar’da, Afyon Kocatepe’de, 7 Eylül’de Aydın’da, 9 Eylül’de İzmir’de Yörük Alilerle, Demirci Mehmet efelerle, Çete Ayşelerle, Çakıcı Mehmetler, Cafer efelerle her bölgenin milli kahramanlarıyla Çanakkale ruhu hep var olmuştur. Bu ruhu yaşamak ve yaşatmak milletimize bilhassa gençliğimize düşüyor.

10 Kasım 2018 günü atamızın ölümünün 80. yılında ülkemizin dört bir yanından Anıtkabir’e gelen insan selini gördük. Bir Azerbaycanlı kardeşimizin şahit olduğu bu anma programında bizim vatandaşımız, “bugün Ata’mızın ölüm günü” deyince, Azerbaycanlı kardeşimiz, “yahşi insanlar ölmez, sevenlerin kalbinde yaşir” der.

Milletimizin kalbinde yaşayan bütün şehitlerimizi ve cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmetle, minnetle, şükranla anıyorum. Ruhları şad olsun.

Yedi düveli yendiler,

Çanakkale geçilmez dediler,

İnandılar asla geri dönmediler,

Şehitler ölmez, vatan bölünmez dediler…

Çanakkale ruhunu yaşayan ve yaşatanlara selam olsun!

Düzenlediği kültür gezileriyle bize Çanakkale ruhunu yaşatan Efeler Belediye Başkanı Mesut Özakcan’a teşekkür ederim. Allah kendisinden razı olsun.  

Kalın sağlıcakla.

ali-aksut.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum