Çerçioğlu’nun başına bir iş gelmesin

Belediye başkanları görev süreleri dolmadan neden zamansız ayrılıyorlar düşünmek lazım. Öyle geçer bir zaman ki, yıllar nasıl geçti bilinmez. Su gibi akıp geçen yıllar ve dolmayan görev süreleri ve başkanlar... Hizmet dönemlerini tamamlayamadan sapır sapır dökülüyorlar. Şu an görevden istifa eden (alınan) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş, Düzce Belediye Başkanı, Niğde Belediye Başkanı kesin görevden ayrılanlardan oldu. Bütün Türkiye ve kamuoyu en başta başkent Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek olmak üzere arkasından Bursa, Balıkesir, Uşak Belediye Başkanları’nın adları seslendirilmekte olduğunu biliyoruz ve duyuyoruz.

Evet… 

‘’ Gül gül dedi bülbüle, bülbül gülmedi gitti;

Gül bülbüle, bülbül güle yar olmadı gitti. ‘’

Şairin yukarıdaki mısralarda ifade ettiği gibi maalesef acı gerçek bu. Toplumsal siyasi olaylarda da bu acımasız gerçeği pek çok somut örnekleriyle yaşıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan, AK Parti MYK toplantısında belediye başkanlarıyla ilgili süreci anlatırken şu cümleyi kurdu: “Çok kısa süre içerisinde gereği yapılacak. Gereğini yapmayan olursa biz gereğini yaparız.”

Yine Sayın Cumhurbaşkanı “İstifa ya da görevden ayrılma bir sorun olarak görülmemelidir ama ‘benim şanım var şerefim var’ dersen kusura bakma ama AK Parti’nin şerefi herkesin şerefinden, şanından çok daha önemlidir. Bir makama getirilirken her şey iyi güzel ama benim metal yorgunluğu olarak dediğim durumlarda makamı boşaltmasını istenilmesi neden yadırganıyor” dedi.

Atalarımız da ‘”Mahkeme kadıya mülk değil” demiş. Şu durumda kaç dönemdir görev yapan efsane belediye başkanları Topbaş, Gökçek, Ankara, İstanbul, Bursa, Balıkesir, Uşak, Düzce ve Niğde kimseye kalmıyor. Bu makamlar bu görevler hiç kimseye de yar olmuyor. Demek ki metal yorgunluğu ve güç zehirlenmesine kapılan ne kadar belediye başkanı, yerel yönetici seçilmiş aktör varsa hepsinin yerle bir olduğu bir tabloyu yaşıyoruz.

Yolsuzluk dosyaları, FETO bağlantıları derken Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun başına bir iş gelmesin… Allah korusun bizim Topuklu Efe de demokrasi yolunda niyazi olacak diye çok tedirginim. İnanın bazı geceler uykularım bile kaçıyor. Aman ha! Bizim Aydın Büyükşehir Başkanımıza dokunmayın! Başkan da metal yorgunluk var mı yok mu bilemeyiz. Ama bizim Topuklu Efe gece gündüz çok çalışıyor maşallah(!)

Alt yapı, üst yapı, trafik hizmetleri, otoparklar, Organize Tarım Alanları, Topyatağı Seyir Tepesi, Ilıcabaşı Ayter Alanı 500 Yataklı Termal Tesis ve Fizik Tedavi Merkezi, Menderes Nehri Rekreasyon Alanı, Aydınspor 1923 Zeybek Arena, Işıklı Doğal Yaşam Parkı, Kentsel Dönüşüm, Adnan Menderes Meydanı, 21 tane battı-çıktı” gibi seçim vaatlerini tamamladığı için hizmetlerinden pek memnunuz(!)

Aydın, Aydın olalı böyle bir başkan görmedi. Özlem Çerçioğlu sayesinde her hizmete şahit olduk. Aydın’da yapılacak iş kalmadı. Kaldı ki bu büyük hizmetleri yapmasa da olurdu(!)...

Her ne kadar bazıları ‘lokmacı’ dese de rahmetli hemşerimiz başbakan Adnan Menderes’in ölüm yıl dönümlerinde Bey Cami önünde her sene lokma döktürmesi ile her Muharrem ayında aşure dağıtması hizmet için yeter de artar bile(!)

Doğal güzellikler ve turizm diyarı Aydın’ın Bozdoğan Kemer barajında ‘Arapapıştı’ turizm projesi ile Aydın turizmini ve ekonomisini patlatması (!) ayrı bir takdire şayan bir konudur. O nedenle Aydın çukurundan, Büyük Menderes havzasından yetkililere sesleniyorum:

Ne olur ağzımızın tadını bozmayın. Huzur dolu, refah dolu bir şehirde yaşıyoruz. Topuklu Efe’nin keyfini kaçırmayın. Sonra kim lokma dağıtacak, aşureleri kim yedirecek?

Evet dostlar!

Belediye başkanları istifaları istenerek görevden alınıyor. Alınan belediye başkanlarıyla ilgili bir iki basın ve medyada ufak tefek eleştirinin dışında halk nezdinde çok büyük tepki yok. Hiç öyle ‘’Ben sandıktan çıktım, sandıkla gelen sandıkla gider, beni halk seçti’’ gibi demokrasi söylemleri seslendirilse de başkanların mağdur edildiği ve haksızlığa uğradığı yönünde yaygın bir düşünce ve kanaat yok. Bizim yerel aktörler, karşılaştıkları bu durum karşısında; ayakları yere sağlam basan, meşru, güçlü, haklı, kararlı ve cesur bir dik duruş sergileyemiyorlar. Köksüz bir ağaç gibi, temelsiz bir bina gibi savruluyorlar.

Neden, neden, neden?

Hani ‘’haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandı.’’

Hani ‘’zulme rıza göstermek zulme ortak olmaktı.’’

Hani ‘’önce Hakk’a sonra halka dayamıştık.’’

Koca koca makamlar, koca koca adamlar yerle bir oldu. Demek o makamları işgal edenler boşmuş. Yılların efsane kahramanları kartondan birer kuleymiş, üfürükle yıkıldılar. Sanki yaşanan olaylar sanal âlemde görülen çok oynanıp seyredilen bir tiyatroymuş.

Hâlbuki demokrasi denilince hepimizin aklına seçim, sandık ve oy gelirdi. Seçimi kazanan belediye başkan adayları seçim kurullarından aldıkları mazbatalarla adliye merdivenlerinde coşkulu taraftarlarıyla basına medyaya mutluluk pozları verirlerdi. Taraftarlar, halk seçim kazanma sevinçlerini coşkuyla kutlarlar, adeta bir demokrasi şöleni gerçekleşirdi. Halkın iradesi seçim, seçimler, seçim kazanmak, başkan seçilmek geçmişte kalan nostaljik hatıralardan biriymiş meğer.

İlim ve gönül dünyamızın ulu çınarlarından Aydın-Karacasulu hemşerimiz alperen dervişlerimizden Şeyh Süleyman Rüşti hazretleri şöyle seslenmiş:

“Karun gibi hazinelerin olsa,

Hazreti Hamza gibi pazun olsa,

Bütün insanları ve cinleri etrafında toplayacak.

Şirin dillerin olsa, ne yazar,

El üstünde el var,

Onun üstünde Allah’ın eli var.”

Biz kullar cüzi irademizle ne kadar çırpınırsak çırpınalım, ne kadar yırtınırsak yırtınalım, külli irade ne isterse o olur. Yani Allah’ın dediği olur. Kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum