CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan:

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan:

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, “Sayın Genel Başkanımız 15 Temmuz günü TBMM kürsüsünde yaptığı konuşmada gerçekleri bütün çıplaklığıyla ortaya koymuştur. O nedenle Sayın Ge...

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, “Sayın Genel Başkanımız 15 Temmuz günü TBMM kürsüsünde yaptığı konuşmada gerçekleri bütün çıplaklığıyla ortaya koymuştur. O nedenle Sayın Genel Başkanımızın hiçbir özür borcu yoktur” dedi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında gerçekleştirildi. MYK’nın gündemini ise CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Tezcan düzenlediği basın toplantısında paylaştı.

Başbakan Binali Yıldırım’ın kontrollü darbe sözünden rahatsızlığını ifade ederek Kılıçdaroğlu’nun özür borcu olduğuyla ilgili yaptığı açıklamasına değinen Tezcan, ”Bizim millete hizmet borcundan başka bir borcumuz yoktur. Millete gerçekleri anlatma borcundan başka borcumuz yoktur. O borcu da yerine getiriyoruz. Sayın Genel Başkanımız 15 Temmuz günü TBMM kürsüsünde yaptığı konuşmada gerçekleri bütün çıplaklığıyla ortaya koymuştur. O nedenle Sayın Genel Başkanımızın hiçbir özür borcu yoktur. Olsa dahi özür borcunun millete bir külfeti olmaz” diye konuştu.

“Darbe hükümet tarafından öngörülmüştür”

15 Temmuz darbe girişiminin bir kontrollü darbe girişimi olduğunu savunan Tezcan, “Kontrollü darbe demek bu darbeye tiyatro demek değildir. Gerçekten ciddi bir darbe girişimi olmuştur. Bu darbe girişiminin merkez örgütü Fethullahçı Terör Örgütüdür. Ama başka bir şey daha var. Bu FETÖ bu darbe girişimini gizli kapaklı iktidarın hiç bilgisi olmadan mı yapmıştır, bunu söylemeye onlar da cesaret edemiyorlar. Darbe öngörülmüştür hükümet tarafından. İstihbarat bilgisi alınmıştır önlenmemiştir ve darbenin sonuçlarından yararlanılmıştır” ifadelerini kullandı.

“Adalet Yürüyüşü milyonlarca insanın üzerinde yüreğinde su serpintisi oldu”

Tezcan, konuşmasına şöyle devam etti:

“Olağanüstü Hal olağan hal haline geldi. OHAL’in ilanı üzerinden 1 yıl geçiyor. Tükiye tarihinde 20 Temmuz süreci bir sivil darbedir. Bu 1 içerisinde demokrasi adalet, hukuk, hukuk devletinin kırıntısı dahi bırakılmamış ülke zulüm anlayışına teslim edilmiştir. Onun için Adalet Yürüyüşü milyonlarca insanın üzerinde yüreğinde su serpintisi oldu. Onun için adalete susamış bir biçimde insanlar çıkış yolu arıyor. Gelinen noktada 10 tane gözaltına alınan insan hakları savunucularından 6 tanesi tutuklandı. Tutuklanma gerekçeleri çok ilginç silahlı örgüt üyesi diyor ama adı yok. Niye? Çünkü hakim de, savcı da bilmiyor. Talimat G20 Zirvesinden verildi.”

“Ne mağduru bunlar kime anlatacak dertlerini bunlar?”

“OHAL İnceleme Komisyonu çalışmaya başlamış bu komisyon aslında mağduriyetleri önlemek ve ciddi bir biçimde adaleti sağlamak üzere kurulmuş bir komisyon değil” diyen Tezcan, “Avrupa’ya karşı şirin gözükmek AB’den gelen eleştirileri karşılamak ve yargı denetimini geciktirmek üzere kurulmuş bir komisyondu. Okulları kapatılan askeri okul öğrencileri bu komisyona müracaat edemiyor. Ne mağduru bunlar kime anlatacak dertlerini bunlar?” değerlendirmesinde bulundu.

“Anket çok net; referandumda ‘evet’ diyenlerin üçte birinin bugün bu Adalet Yürüyüşü’nü desteklediğini gösteriyor”

Adalet Yürüyüşü ile ilgili yapılan ankete ilişkin sorulan soru üzerine ise Tezcan, “Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yaptığı anket bir şeyi gösteriyor. Anketin rakamları üzerinde çok konuşmaya gerek yok, baktık biz de ankete. Çok net referandumda ‘evet’ diyenlerin üçte birinin bugün bu Adalet Yürüyüşü’nü desteklediğini gösteriyor. Referandumda ‘evet’ diyen gençlerin üçte ikisinin Adalet Yürüyüşü’nü desteklediğini gösteriyor. Bu aslında bizim Adalet Yürüyüşü ile ilgili tespitimizin ne kadar haklı ve doğru olduğunun bir işareti. Adalet buluşması, ‘hayır’ buluşmasından daha geniş bir platformu temsil ediyor demiştik. Sadece ‘hayır’ diyenleri değil ‘evet’ diyenleri de içine alan bir büyük buluşma zeminidir bu demiştik. Bunda haklı olduğumuz bizim yaptırdığımız anketlerde değil AK Parti’nin yaptırdığı anketle ortaya çıkmış oldu” şeklinde konuştu.

“Çağ dışı yöntemlerden medet ummak çağ dışı kafaların ürünüdür ancak”

Tezcan, FETÖ’cülere tek tip kıyafet önerisine ilişkin de, “Bir, devlet yargılama süreci içerisinde propaganda yapmaya imkan vermeyecek her türlü önlemi almalıdır. Makul, amaca uygun her türlü önlemi. Mahkemeler yargılanma yapılan yerlerdir, propaganda yapma imkanının tanınacağı yerler değildir. Savunma hakkı kısıtlanmadan her türlü önlemi almalıdır. Ancak tek tip kıyafet gibi bu çerçevedeki önlemlerle örtüşmeyen çağ dışı kalmış yöntemleri kabul etmemiz mümkün değildir. Tek tip kıyafet uygulaması, darbe dönemlerinde, 12 Eylül döneminde de Türkiye’de uygulanmıştır. Bizim bu konuda acılı ve sancılı bir geçmişimiz vardır. Tekrar yaşanan ve kanamış uygulamaları yeniden başlatmanın hiç kimseye bir faydası yoktur. Öç alma ve intikam alma duygusuyla hareket edilmez bu tip işlerde akılla, sağduyuyla hareket edilir. Çağ dışı yöntemlerden medet ummak çağ dışı kafaların ürünüdür ancak” diye konuştu.

“Bozuk saat bile 24 saatte iki kere doğruyu gösterirmiş”

Tezcan, AK Parti İstanbul Milletvekili Mehmet Metiner’in TBMM’deki 15 Temmuz törenine katılan eski bakanların ‘FETÖ muhibbi ve destekçisi’ olduğunu söylemesine ilişkin ise, “Bozuk saat bile 24 saatte iki kere doğruyu gösterirmiş. Sayın Metiner de doğru söylediği nadir durumlardan birisi bu gördüğüm kadarıyla. Başka bir şey daha var biraz eksik söylemiş. Mehmet Metiner sadece o kadarını söyleyebilmiş. Eski bakanlarla ilgili olanını söyleyebilmiş. Tahmin ediyorum içinde söylemek istediği daha fazlası da vardır ya da söylemesi gereken. Mevcut kabineye baksaydı o sayının daha fazla olacağını da görecekti ama mevcut bakanlarla ilgili böyle söylemenin belli ki belli bir maliyeti var. O yüzden sadece eski bakanlar açısından söylemiş. Onu mevcut bakanları da teşmil edecek şekilde bir kere daha gözden geçirirse daha tamamlanmış bir ifadeye sahip olur diye düşünüyorum” değerlendirmelerinde bulundu.

“Biz aynı çağrıyı tekrar ediyoruz”

AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal’ın, “Sayın Kılıçdaroğlu, bizim seni konuşmak gibi bir derdimiz yok hatta seni konuşmasak siyaset arenasından silineceğini biliyoruz” sözleri ile ilgili de Tezcan, şunları söyledi:

“Adalet ve Kalkınma Partisi’nin siyasette konuşma yerine siyasette sadece parmak hesabı, zorbalık, baskı, tehdit, korkutma, tutuklama gibi yöntemleri yerleştirme konusunda bir hayli zengin pratiği olduğunu biliyoruz. Adalet ve Kalkınma Partisi Sözcüsü Sayın Mahir Ünal’ın da konuşmaktan kaçınmayı böyle tarif etmesi bizim için sürpriz değil. Biz yine Sayın Erdoğan’a Genel Başkanımızın yaptığı çağrıyı tekrar ediyoruz: Eğer cesaretten bahsediyorsanız, 15 Temmuz’la ilgili dağarcığınızda söyleyecek bir sözünüz varsa bütün medya kuruluşlarının önünde gelirsiniz Genel Başkanla karşı karşıya oturursunuz millet dinler, tartışırsınız millet kararını verir. Her ağzını açtığınızda millet diyorsunuz, her ağzınızı açtığında millet diyenlerin milletlin önünde tartışmaktan kaçınıp ondan sonra da cümlenin başının sonunun ne olup olmadığı belli olmayan ifadelerle gerekçe uydurmaya çalıştıklarını görüyoruz. Biz aynı çağrıyı tekrar ediyoruz."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.