CHP’nin adalet arayışı

Sayın okurlar, son günlerde öne çıkan adalet kavramı ve adaletin baskı altında olduğunu söyleyenler pek çok. Öyle ki günümüzde adaletin baskı altında ve yanlı olduğu gerekçesi ile en büyük muhalefet partisi olan CHP adalet aramak için yollara döküldü. Ve Ankara’dan İstanbul’a kadar uzun bir yürüyüş başlattı.

O nedenle adaleti kısaca tarif edersek:

Adalet, hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi anlamına gelir. Haklı ile haksızın ayırt edilmesi adaletle sağlanır.

Adalet kavramı temelde hukuk kurallarına uygunluğu içerir. İnsanların toplum içindeki davranışlarıyla ilgili olduğundan ahlak ve din kurallarıyla da ilişkilidir ve tarih boyunca tartışmalı bir alan olmuştur.

Düşünürler eski çağlardan beri adalet kavramıyla ilgilenmişlerdir. Kutsal kitapların hepsinde adalete ve adil olmaya ilişkin bölümler bulunur. Eski Yunanlı düşünür Platon’a göre adalet en yüce erdemlerden biri, insanın ve devletin temel davranış kuralıdır.

 Aristoteles’in hareket noktasını ise eşitlik kavramı oluşturur. Ona göre, herkese eşit davranmak adalet için yeterli değildir. Bir hukuk düzeni güçsüzleri koruduğu ölçüde adaletli olabilir.

18. yüzyılda Aydınlanma Çağı düşünürleri adalet kavramını daha dar biçimde tanımladılar. Onlara göre hukuka ve hukuksal eşitliğe uygunluk adalet için yeterlidir. Ne var ki, hukuk düzeni her zaman adil olmayabilir. Çünkü hukuk yasaların her durumda aynı biçimde uygulanmasını gerektirir. Oysa yargıç herhangi bir olayda yasayı uygularken, durumun özelliklerini de göz önünde bulundurmak zorundadır. Böylece genel bir nitelik taşıyan yasanın eksik yanları uygulamada giderilebilir ve adalete daha çok yaklaşılabilir.

Günümüzde adalet kavramı sosyal adaleti de kapsamaktadır. Sosyal adalet, ekonomik, sosyal ve kültürel değerlerin dağılımındaki dengesizliklerin giderilmesini, toplumdaki zayıf ve güçsüzlere devletçe yardım edilmesini içerir.

Antik dönemlere bakıldığında en önemli yasalardan birisi olan Babil kralı Hamurabinin yasalarını görüyoruz.

hamurabi.jpgBabil kralı Hammurabi'nin (MÖ 1728-MÖ 1686) çeşitli meselelerde verdiği kararlar, Babil'in koruyucu tanrısı Mardük adına yapılan Esagila Tapınağı'na dikilen bir taş üzerine Akat’ça dilinde yazılmıştı. Hamurabi, kendisine bu kanunları yazdıranın güneş tanrısı Şaman’ın olduğunu söylemiştir. Dolayısıyla kanunlar da tanrı sözü sayılıyordu.

Hamurabi kanunların da kısasa kısas uygulanmıştır.

Hamurabi yasalarından önemli maddelerinden bazıları şöyleydi.

Bir adam başka bir kişinin özgürlüğünü kısıtlayacak hareket ederse aynı ceza ona verilir.

Bir kişi hırsızlık yapsa eli kesilir, tecavüz etse ölüm cezası ya da erkeklikten men edilir.

Babasını döven evladın iki eli kesilir.

Bir adamın gözünü çıkaranın gözü çıkarılır

Birisini suçlayan ispata mecburdur. İspat edemezse ölüm cezasına çarptırılır.

Bir tapınakta hükümdar veya devlet hazinesinden hırsızlık yapan ölümle cezalandırılır.

Arkeolog Jean Vincent Scheil'in 1901'de Susa, Elam'da bulduğu (bugünkü Huzistan, İran) ve Fransa'ya taşıdığı Hammurabi Kanunlarının yazılı olduğu stel, Louvre Müzesi'nde sergilenmektedir. Yaklaşık iki metrelik silindirik bir taşın üstüne çivi yazısı ile yazılmış olan kanunlar tam 282 maddedir.

Antik dönemlerde her devletin kendine göre yasaları mevcuttur. Krallar kendi koydukları yasalara tanrı buyruğu diyerek halkını yönetmiştir.  Kimi darbe ve zorbalarla kimi de adaletli olarak.

CHP bu yürüyüşüne değerli dostum büyük yazar Sayın Halil Arık’ta bir yorum yazmış. Halil Bey diyor ki:

“Adalet bitmişse örneğin, onu geri almayı dayatır demokrasi.

Damat hukukunun yerini, vatandaşlık hukukunun alması talebini dayatır demokrasi.

Yandaş olma hukuku yerine eşit vatandaş olma hakkının talebini dayatır.

Kimliği, makamı, rütbesi görevi ne olursa olsun, önce insan, sonra vatandaş olmanın verdiği eşit hakları ayrıcalıksız ve eksiksiz kullanma hakkını istemeyi dayatır demokrasi.

Her yurttaşın yasalar önünde eşit muamele görmesini öngören demokrasi, sadece yönetilenin değil, yönetenin de “hizaya çekilmesini” dayatır demokrasi.

Soygun, vurgun talan almış yürümüşse ülkede, bunu durdurma kararının hakkını kullanmayı dayatır demokrasi halka.

Demokrasiler, toplumun hakkını arayabileceğine inandığı, sadece kendi şeref ve namusuna değil, toplumun onur ve haysiyetine de sahip çıkacağına güvendiği aydınlara, gazetecilere, yazarlara, şairlere sahip olma ihtiyacını da dayatır. Demokrasiler asıl bunun için söz ve fikir özgürlüğünü olmazsa olamaz özgürlük olarak görür demokrasi. Fikir ve ifade özgürlüğüne tahammülsüzlüğü “toplumsal ihanet” olarak nitelemesi bundandır. Bu tahammülsüzlüğü sergileyen yönetimlerin “dikta”, “faşist” “otoriter” olarak nitelemesinin temelinde bu gerçek vardır.

Demokrasiler, topluma, doğruları, iyiliği, güzelliği, barışı, demokrasiyi korumayı öğütleyen ve öğreten aydınların korkmadan, yılmadan, sinmeden özgürce konuşmaları, yazmaları gerektiğini de dayatır..

Demokrasiler çok önemli bir şey daha dayatır: “Demokrasi ve özgürlükler bedel ödendikçe güçlenir, kök salar” ilkesinden hareketle, her ülkenin namuslu aydınlarına, yurtseverlerine, kire bulaşmamış, ihtirasa batmamış siyasilerine, demokrasi mücadelesinde bizzat görev almaları görevini dayatır. Faşist ve adaletsiz düzene karşı, antidemokratik uygulamalara karşı, seyirci kalınmasına asla tahammülü yoktur demokrasilerin.

Direnme hakkı, demokrasilerin yasal boyutta tanıdığı en vazgeçilmez haklardan birisi ise, her ne bahaneyle olursa olsun, gerektiğinde bu hakkı kullanmamak, demokrasinin yüklediği bir görevdir”.

CHP yaptığı bu yürüyüş eylemi demokrasimize olumlu ve yararlı olsun diyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum