Ermeni meselesinin tarihi

15 Mart 1921 tarihinde Berlin’de Solomon Teiliran tarafından katledilen Talat Paşa,  Alpay Kabacalı’nın hazırladığı anılar kitabında Ermeni meselesini şu şekilde anlatmaktadır.

Ermeniler, 1878 Rus Savaşından beri, Anadolu’nun doğu illerinde özerklik elde etmeyi umuyorlardı. Ayestefenos Anlaşması’nın imzalanması sırasında Ermeniler, aynı amaçla Avrupa Devletlerinin Berlin Konferansı’ndaki yetkili temsilcilerine başvurmuşlardı.

 Nüfus miktarı göz önüne alınmaksızın Bulgar Prensliği’nin ve Doğu Rumeli’nin kurulması, doğu illerinde azınlıkta bulunan Ermenilerde umut uyandırmıştı.

Ermeniler, Berlin Anlaşması’yla doğu illerinde düzeltim yapılmasını sağlamışlardı. Bu umutlarla güçlenmiş olan Ermeniler, doğu illerinde, Kafkasya’da, İstanbul’da, Cenevre ve Mısır’da örgüt kurmuş, Türk ve Kürt zulümleri hakkındaki yalanlarını yaymak üzere propaganda organları oluşturmuşlardı.

 İttihat ve Terakki Cemiyeti, Kanunin-i Esasiye’nin yeniden ilanından önce harici merkezi aracılığıyla Ermenilere iç işlere katılma teklifinde bulunulmuştu. Harici merkezin, Ermenilerin başka şeyler istediklerini, özerklik ve ayrılma programını gerçekleştirmeye çalıştıklarını bildirmiş olmasına rağmen, İttihat ve Terakki Cemiyeti, belki dâhili merkezle bir anlaşma sağlar umuduyla teklifinde ısrar etmiş ve harici merkez adeta Ermenilerle yeniden görüşmelere başlamak zorunda bırakılmıştı. Paris’te yapılan çeşitli görüşmelerin sonucunda Ermeniler, Türklerin faaliyetini daha iyi öğrenmiş olmak amacıyla, katılmayı kabul ettiler.

İttihat ve Terakki Cemiyeti, baskı yönetimine karşı tek başına ya da toplu olarak girişimde bulunacağı anda, Anadolu’nun çeşitli illerinde merkezler kurmak ve Selanik’teki genel merkezin dikkatini çekmeden, Anadolu’dan Rumeli’ye ihtiyaç kıtaları gönderilmesine engel olmak niyetindeydi. İttihat ve Terakki Cemiyeti ayrıca, Abdülhamit üzerinde manevi etki yaparak örgütünü daha geniş ve kapsamlı temellere dayamak istiyordu.

Bunu pekiştirebilmek için Ermenilere cemiyetin örgütü henüz zayıf olan İstanbul ve Selanik merkezleriyle birlikte hareket etmelerini ve hiç kimseye zarar vermeden oralarda geceleyin birer bomba atılmasını tavsiye etmişti. Ermeniler böyle bir girişime kalkışmalarının kendileri için ne İstanbul’da ne de Selanik’te mümkün olduğunu söyleyerek, bütün bu teklifleri ilke olarak reddettiler

İttihat e Terakki meşrutiyeti yalnızca kendi iç örgütü sayesinde kabul ettirmeyi başarınca, bütün Ermeni basını bu başarının elde edilmesi hususunda, Ermeni ihtilal komitesi Taşnak Örgütünün de büyük çabalar harcamış ve Jön Türkler’e büyük yardımlarda bulunmuş olduğunu öne sürdü. Jön Türkler böyle bir iddiada kendi girişimleri için bir tehlike görmediler ve hala Ermenilerle jön Türkler anlaşabileceklerini umduklarından, bu yayınları gerektiği şekilde düzeltmek gereğini duymadılar; Ermenilere de övünme payı bıraktılar.

Hemen Meşrutiyet’ten sonra, İstanbul’a dönen Patrik İzmirliyan Efendi, büyük gösterilerle karşılandı. Gerek başkente gerek illerde jön Türkler, keyfi yönetime karşı yapılan mücadelede şehit düşmüş ya da öldürülmüş olanlar için yas törenlerine katıldılar. Her iki tarafça da uzun söylevler verildi. Meşrutiyet için dualar ve gelecek başarılar için yeminler edildi. Bütün bu dostluk gösterileri, her iki tarafın da programları karşılaştırılmadan ortaya konuldu.

Ermeniler programlarını İttihat ve Terakki’ye verdikleri zaman, amaçların gerçekleşmesi için hiçbir özveriden çekinmeyecekleri ve koydukları hedefe varma konusunda son derece ciddi oldukları görülüyordu.

Jön Türkler, Meşrutiyetin ilanında Ermeni vatandaşlarına karşı içtenlikle hareket etmiş ve geleceğe tam bir güvenle baktıklarını göstermişlerdir. Fakat Taşnak ve Hınçak komiteleri 1908-1918 yıllarında Anadolu içindeki ihtilalcı çalışmalarını genişletmek ve halkı silahlandırmak için büyük çaba harcadılar. Ermeni Komitelerinin çıkarmış olduğu bir talimatnamede şöyle deniliyordu:

Ermenilerin İç Yüzünü Gösteren Tarihi Belgeler

 “Silaha ihtiyacı olan kimse, öncelikle güvendiği başka birinden en iyi cins silahın hangisi olduğunu sormalıdır. Kuşkusuz Avrupa’nın imal ettiği, bunların en iyisi ve mükemmelidir. Fakat bundan Ermeni’ye bir fayda yoktur. Zira ne biz Avrupa’ya gidebiliriz, ne de Avrupa’nın silahı Ermenilere gelir. Esasen bu silahların elde edilmesi mümkün olsa bile, mermilerinin her zaman sağlanması mümkün değildir. Dolayısıyla silahımızı çevremizden aramalıyız. Biz üç hükümetin sınırında bulunuyoruz. Bunlarda bugün iki türlü silah vardır. Rusya’da eskiden Berdan kullanılıyordu, bugün ise Mosik kullanılmaktadır. Osmanlı’da eskiden Martin vardı, bugün ise Mouser vardır. Bunlardan en iyisi hükümetin elinde bulunanlardır. Bundan başka, bu silahlar bize yakın olduğundan mermilerini kolayca ve ucuz fiyatla elde edebiliriz. Yine de hiçbir ülkede hükümet, beylik silahların halk tarafından kullanılmasına izin vermeyeceğinden, zorlanması halinde, gerek alıcı gerek satıcı için tehlike söz konusudur. Biz, sağlanması daha kolay olan eski silahı tercih etmeliyiz.

Rusya’da birkaç silah fabrikası var. Osmanlı’da ise fabrika yoktur. Dolayısıyla silah sağlanma hususunda Rus Ermenileri, Anadolu’daki arkadaşlarına yardım ve aracılık etmek zorundadırlar.

Köylere gelince, bunlar üç türlüdür.

1. İki Ermeni köyü arasında olup yalnızca Ermenilerin oturduğu köyler.

2. Ermenilerle ilişkisi olmayan bölgelerde bulunup yalnızca Ermenilerin oturduğu köyler.

3. Aynı zamanda hem Ermenilerin hem de Emeni olmayanların oturdukları köyler.

Örgütlenme bakımından bu üç tür köy arasında fark yoktur. Her köy bir kurul oluşturacak ve bütün kuvvetler bunlara bağlı olacaktır. Her kurul, sabit ve gezici olmak üzere iki bölüme ayrılır. Her bölüme birer başkan ve birer yardımcı verilir. Gezici ve sabit kurullar her köyde, silah kullanmakta en iyi tecrübeye sahip kimseyi kendilerine başkan seçerler. Bu başkan köyün yöneticisi de olacak ve oradaki bütün kuvvetler bu başkana bağlı bulunacaktır. Başkan aynı zamanda bölge komutanının ve savaş kurulunun da vekilidir.

Aynı bölgede bulunan köylerin başkanları toplanarak, aralarında üç kişiden oluşan bir savaş kurulu seçerler. Ani bir saldırıya uğrayan köyler yardım istemek üzere hemen çevre köylere haberciler çıkartırlar. Karma köylerde oturan ve azınlıkta oldukları için çevre köylerden yardım bekleyecek olan Ermeniler, taşıyabilecekleri mallarıyla birlikte hemen Ermeni bölgelerine geçerler.

Ermenilerin çoğunlukta olduğu karma bir köyde, Ermeniler düşmanı rehine olarak alıkoyar ya da köyü terk etmelerini sağlarlar. Çarpışma sırasında evlerin kapıları açık bulundurulacak ve düzenli askerlerden ve zabıtanın izlemesinden kaçanlar içeri kabul edilecektir. Düşmanın eline geçen silahların bedelini bütün köy halkı öder. Düşmandan alınan silahlar, alanlarındır.

Köylere saldırırken şunlar göz önünde tutulur:

1. Düşman köylerinin müstahkem mevkilerini bilmek gerekir.

2. Dönüş hattı önceden belirlenir ve güvenlik altına alınır.

3. Düşmanın nereden takviye alabileceği belirlenir ve buna engel olunur.

4.  Hücum edilecek köy üç taraftan kuşatılıp bir tarafı kaçmaları için açık tutulur.

5.  Düşman arasında telaş ve panik yaratmak, kargaşa çıkarmak için çeşitli yerleri ateşe vermek.

6. Taarruz eden kuvvetler arasında süvari bulunmazsa, birkaç at sağlanmalıdır. Bunlar, tanınmamaları için ölü ve yaralıların taşınmasında kullanılacaktır.

Hücumdan birkaç gün önce savaş kurulunun seçeceği güçlü ve güvenilir kimseler köylere gönderilir. Bunlar kendilerini tanıtmadan, gerektiği kadar bölgede kalır, istihbaratını yapar ve bir rapor verir; saldırı hazırlıkları bu rapora göre yapılır.

Bu şekilde devam edip gidiyor.

Gördünüz gibi başı ve sonu belli olan bir planı uygulamak suretiyle devlet olma, devlet kurma stratejisi öngörülmüştür.  Yukarıdakilerin hepsi, günümüzdeki gerilla harbi terminolojisiyle bire bir örtüşen teknik ve taktiklerdir.

Bunu Ermenilerin tek başlarına kotarabilmeleri mümkün değildir. Kuruluş ve organizasyonlar dâhil eğitim, silah ve malzeme teminini yapan hami devletler eliyle bu oyun oynanmıştır. Bu oyunun kesin olan bir kurgusu vardır. Osmanlıyı parçalamak, Türklerin Asya ile yani Türk Dünyası ile irtibatına set çekmektir.

Plan halen çalışıyor. Eksik kalmış olan Kürdistan’ı kurma projesi BOP’ un gizli olmayan planıdır. O gerçekleştiğinde de şapkadan Büyük Ermenistan projesi çıkarılacaktır.

İyi bayramlar dileklerimle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.