Güç eksenindeki uyduluk

Kimi insanımızın adımı, olaylara bakışı değişim göstermekte. Din eksenli, çıkar amaçlı siyasetin de dönüşümde etkisi göz ardı edilemez bir gerçektir.

Bir yanda, azarlanan, parmak sallanan, bir yandan da “soyuyorlarsa beni soyuyorlar, sana ne oluyor” denmesi de bu sürecin bir başka etkileşimi olarak önümüzdedir. İstenilen bir algı oluşturulmasındaki başarı da ne yazık ki bir gerçek olarak karşımızdadır.

Öte yanda; sosyal demokratlığı sırtlayanlar, emek verenler, bir yanda da eldeki güç ve fırsattan istifade ile şaşırtıcı bir dizayn edenler ekibi ile güç ekseninde uydu olan ve de baskılananlar,  gölge olmanın dayanılmazlığı ile geçinenlerin üçlemesinde olunması önemli bir açmazdır.

Öncelikle düzgün şahsiyetleri tenzih ederim.

Güç zehirlenmesine uğramışların, ego resitalleri verdiği bir gündem ve de nihayetinde demokratlıkta atıp tutan, okumuş, vakur zannedilen kimilerine, pastanın ucu gösterilenler ve bir şekilde hükmedilenlerin büründüğü kişilik, güç eksenindeki uyduluğu, yaptığı yalakalık, adeta sokak çocuğuna dönüşmesi derin bir iz bırakacak cinstendi. Haliyle örnekleme tek kişilik de değil, yalakalıkta sınır tanımayanlar… Sonuç: yılgınlık, kopuş ve fetret…

Ailede başlayan eğitimin devamının gelememesi, üretim yerine tüketim insanına dönüşüm, bir kesimin, güç ekseninde uydulaşması, doyurulması, idealist insanımızın kenara itilmesiyle sapla samanın karıştığı günler yaşıyoruz…

Bir bilgenin dediği gibi; gücün haklı çıktığı yerde adalet beklemek,                                                                     

Güce tapan insanların olduğu yerde huzur beklemek de nafile…   

Sonuçta hedef ve umut, eğitimli bir nesil elbette, bu da uzun bir zaman…

En güzeli harika bir hikâye ile sonlandıralım.

***

“Çin İmparatorunun veliahdı bir prens yoktur,

Bilgeler Meclisi toplanır.  

Halk Pekin’deki meydana çağırılarak, kenarı altın yaldızlı saksı ile küçük bir bez kesede mor erguvan tohumu verilir. En güzel erguvan çiçeğini yetiştirecek kişi veliaht seçilecektir.                         

Gün gelmiş, büyük saksılar içinde mor erguvanlar ortalığı kaplamıştır.

Bu arada boş saksı ile bekleyen çocuk veliaht ilan edilir.

Bilgeler meclisi kararını açıklar.

‘Sizlere verdiğimiz tohumlar özelliğini yitirmiş, ölü tohumlardı. Sizler başka tohumlar bularak bu erguvanları yetiştirdiniz.

Oysa bu çocuk, tohumların filizlenmediğini görerek dürüstçe gelen ve söyleyen tek kişi oldu…’

Kalabalık uğultulu bir şekilde dağılır.”                                                                        

Meydan bir anda yalakaların mor erguvanlarına bürünse de,

Boş saksı ile gelen çocuk,  yani dürüstlük kazanmıştır…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum