Gurur, kibir ve yıkım

İnsanoğlu ve hayvanlar beyne sahiptir ve her biri kendi akıllarınca düşünürler. En gelişmiş olan beyin Tanrı tarafından insanlara verilmiştir.

İnsanoğlunun egosu, gururu ve kibiri toplumu doğayı katlediyor.

Her siyasi akımın, her dinin, her ideolojinin; yaşam felsefesi, bilim, adalet, güvenlik, ahlak, paylaşım anlayışı ve adil yönetimdir.

İnsanoğluna verilmiş olan bu farklıkların bir arada barış içinde olması için varılan temel özellikler ve evrensel değerler, hukuk devleti, sosyal devlet anlayışı ile özgürlüklerin temeli insan hakkı olduğu yasalarla güvence altına alınmış bir haktır.

İnsanoğluna verilen bu farklılıkların bir arada yaşanması huzur ve güven içinde bir dayanışma içinde olması toplumun huzuru bakımından çok önemlidir.

Kendinin hatalarını değil de başkasının hatalarını sorgulama, ben ve öteki ayırımcılığı yapanların beyinlerine işlenmiş kötü bir olgudur. Bu da kin, nefret, öfke, beğenmeme, yok etme beyin üstü ve içgüdüsel olarak olumsuz yönde harekete geçiriyor.

Ötekileştirme, düşmanlaştırma, zıt bakış ve yaklaşım; kindar ve ayrıştırıcı konuşmalar güveni huzur u ve barışı bozuyor.

Toplum yoksul ve aç iken lüks yaşam arzusuna yönelen, toplumlar; katliam, savaş, ölüm, yıkım, çevre, sağlık, paylaşım, kültür ve iklim felaketlerini yaşamaktadır.

Bu olumsuzluk içinde olan birçok ülkede reform, değişim, açlık çığlıkları yükselmektedir.

Dünyamızda doğa, çevre, iklim değişimleri oldukça yaşanabilir olmaktan uzaklaşmış olup bazı çıkarcılar yüzünden ormanlarımız yaylalarımız tahrip edilmektedir.

Oysa birçok doğa olaylarıyla yıkımlar yaşanmış, toplumlar çökmüş, uygarlıklar yıkılmıştır.

İnsanoğlundan kaynaklanan sorunlar, doğadan gelenler, fizik ötesi güçten gelenler (depremler gibi)sonuçta aynı sonucu doğurmuştur. Ölüm ve yıkım getirmiştir.

Ahlaksızlık, zulüm, adaletsizlik, bilimsizlik ve bilgisizlik, felaketleri hazırlayan temel unsurlardır.

Savaşlar, hastalıkların çoğu, çevre, iklim, deprem, su taşkınları insanların yanlışlarından kaynaklanmaktadır.

Benlik, sözde gurur kin ve kıskançlık, çekememezlik, güç, iktidar olma hırsı, felaketlerin temel nedenlerini hazırlar.

Ekonomik savaşlar, insan eliyle olan yanlış yapılaşma, sanayi teknolojinin kötüye kullanımı;  çağdaş insanın karşılaştığı en büyük felakettir.

Tanrı tarafından insanoğluna verilen varlıkları doğanın ahenkli uyumlu yapısı, işleyişi; akıl ve bilimle kullanıldıkça, insanoğlunun gerçeklere varması da o oranda hızlanmaktadır.

Lüks yaşam, gurur, kibir ve gösteriş uğruna,

Bencillik, zevk, sefa, arzulara tapınma pahasına,

Egemenlik, üstünlük, tahakküm etme, kaprisleri uğruna,

Böbürlenme, kurnazlık, köşe dönmece, haksız kazançla yaşam, toplumu bölüyor ve kutuplaşma başlıyor.

Önce havayı, suları, toprağı bozduk,

Sonra, insanın genlerini hücreleri i bozuldu,

Sonra, kötü yönetimler vurgunlar ve soygunlar toplumda yoksul ve zengin diye ayırım kendiliğinden ortaya çıktı.

Ülkemde kömürle çalışan santraller ve jeotermaller doğayı bozduğu gibi insanların yaşamlarını da çok etkilediler

Flora, klora, gazlarla, ozonu delip, Dünya’nın dengesini bozduk, uzaydan radyasyon kaptık.

Ahlak, sağlık, çevre, gıda, hava, su, toprak çoraklaşınca, hasta ve hastaneler, kavgalar çoğaldı.

Devletler, halklar, hayvanlar, bitkiler, olumsuz etkilendi.

Tarım alanları, hayvancılık, meyve, sebze ve ürünler azalınca, kavgalar artmaya başladı.

Ekonomisini, iç çekişmelere, savaşa, lükse, harcayanlar iflas etmeye mahkûm oldular

Evrenin yasalarına, doğaya, çevreye zarar veren kurallara uymayan insanoğlu, doğayla birlikte intihar ediyor.

Ahlak, özgürlük, eşitlik, adalet, dürüstlük, paylaşım insanların temel özlemi ve özelliğidir.

Doğamıza ve ülkemize sahip çıkalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum