Güzelhisar Mahallesinin dünü ve bugünü

Aydın kent merkezindeki en eski ve tarihi kimliği olan mahallelerden biri, Güzelhisar Mahallesidir. Güzel hisar mahallesi güneyde Denizli – Aydın asfaltı ile başlar, kuzeyde Tabakhane Çayı onu,  Orta Mahalleden ayırır.

Güzelhisar Mahallesi Osmanlı Devleti zamanında Müslüman Türklerin yoğun olarak yaşadığı mahalleydi. Hasanefendi Mahallesi Yahudi cemaatinin, Köprülü ve Zafer Mahallesi ise Rum ve Ermenilerin yaşadığı semt ve mahallelerdi.

Güzelhisar mahallesinin en önemli semti Torlak semtidir. Buradaki torlak kuyusu, Torlak Kemal’in sembolik mezarı bu semte ayrı bir kimlik kazandırmıştır.

Torlak Kemal 1416’lardaki Şeyh Bedrettin isyanında isyancıların Aydın’daki lideridir. Torlak Kemal,  asıl adı  Samuel olan aslen Manisalı bir Yahudi’dir. Aydın’daki Kızılbaş Türkmenlerin lideridir. Manisa’da kurulan şeriat mahkemesinde 1419 yılında, idama mahkum olmuş, sembolik mezarı torlak semtindedir.  Denizli – Aydın asfaltı ellili yıllarda açılırken mezar ortadan kaldırılmıştır.

Güzelhisar mahallesinin tabakhane çayı ile kenarında tren yolu ile çay arasında üçgen bir arazide Kızılbaş kahvesi olarak bilinen bir bahçeli kahvehane vardı. Gözlerden ırak bir yerdi. Adını oraya sık giden Kızılbaş dediğimiz Alevilikten mi almış bilinmez. Altmışlı yıllarda bu kahvehane vardı. Okuldan kaçan lise öğrencileri burada tavla oynar vakit geçirirlerdi.

Bu kahveyi en önemli yapan horoz dövüşlerinin burada yapılmasıydı. Hint horozunu alan buraya gelir, bahis tutarak horozlar dövüştürülürdü. Zavallı hayvanlar kanlarının son damlalarına kadar birbirlerini didikler, başları, ibikleri kan revan içinde kalırdı. Belki Kızılbaş kahvesi bu horozların kanlı ibiklerinden dolayı,  bu ismi almış olabilir. Bugün horoz dövüşü kanunen yasaktır. Anadolu’nun bazı yerlerinde köpek dövüşü yaptırılır. Bu türlü hayvanların kapışmalarından zevk almak hem insani hem de İslami değildir. Hayvan hakları savunucularının ve kolluk güçlerinin yakın takibi altındadır.

Bölgemizde yapılan boğa güreşleri bence yerel kültürümüzden sayılsa da, insani bakımdan kabul edilemez. Bizim kültürümüzde, hayvan hakları kanunların ve kamu vicdanın koruması altındadır.

Adnan Menderes Bulvarındaki halk tarafından “Kırmızı Minareli Cami” olarak bilinen Ahmet Şemsi Paşa Camii Osmanlı sadrazamlarından Şemsi Paşa tarafından yaptırılmıştır. 17.Yüzyılda yapılmış olan bu cami zamanında bağlık bahçelikler içindeymiş. 1960’lı yıllarda açılan bu günkü Menderes Bulvarı, Turan caddesinin batı tarafının genişletilmesiyle ortaya çıkmıştır. Daha önceleri bu cami caddenin bittiği yerdeydi. Camiden sonra yol yoktu. Buraları bahçıvanlıktı. Torlak semti tenekeli mahalleydi. Bugünkü Torlak kahvelerinin karşısında testi ve çömlek imalathaneleri vardı. Bugün onlardan hiçbir şey kalmamıştır.

Güzelhisar Mahallesinde, 7 Eylül Caddesi üzerinde Beyaz Minareli Cami ve Softuoğlu Camii vardı. Softuoğlu Camiinin bahçesinde iki çınar ağacı bulunmaktadır. Bu çınarlar asırlık çınarlardır. İkisi de ikinci meşrutiyetin ilanı anısına dikilmişlerdir. Bu çınarların korumaya alınması gerekir. Aydın Şehircilik müdürü ile sohbet ederken bu çınarlardan bahsettim. Bana uzun uzun koruma ile ilgili mevzuattan bahsetti. Anladığınız bürokratik mesele.

Bugün Aydınımızın simgesi Atatürk Meydanının olduğu yerde tarihi Kenzül-irfan mektebi vardı. Cumhuriyet döneminde 7 Eylül İlkokulu olarak faaliyet gösteriyordu. Bu tarihi eğitim yuvası okul, ihtiyaca cevap vermediği için yeni bina yapılması sonucu, yıkılarak meydana ilave edildi. Bugün o okulun yerinde cafe ve dönerciler var. Tarihi tren yolu kenarında kışlık Hisar (Taş döner) sineması bugün yıkılacağı günü beklemektedir. Bu sinema bizim gençlik yıllarımızın her cumartesi buluşma ve eğlence merkezimiz idi. O yılların unutulmaz filmlerini biz burada seyrettik. Anthony Quiin’in başrolünü oynadığı Vahşi masumlar, Batı yakasının hikâyesi, Herkül, Benhur, gibi yabancı filmler yanında, Orhan Günşiray’ın başrolünü oynadığı fosforlu Cevriye, Ayhan Işık’ın başrolünü oynadığı Kanun namına, Hıçkırık gibi yerli ve yabancı filmlerin bugün bizde sadece hatıraları kalmıştır.

Tren yolu kenarında bugünkü 1 nolu sağlık ocağının yerinde ( Ömer Muharrem)  sabun fabrikası vardı. Çini işçiliğinin örneklerinden olan, kapı ve tabelasını halen unutamam. O kapı üstü tabelası korunsa herhalde güzel bir iş olurdu.

Bugün tahrip edilerek tarihi değerleri yok ettiğimiz Güzelhisar mahallesinde kimliksiz kişiliksiz beton yığınlarını içimiz acıyarak seyrediyoruz. Tarihi değerleri yok etmek kolaycılığımız yanında tarihi yazmak ve yaşatmak yürek ve vizyon işidir. Yok ettiğimiz değerlerin yerine değersiz ve kalitesizliği ikame etmek çoğu zaman hizmet adına yapılmış işlemlerdendir. Yazık çok yazık!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.