“Halk ister Büyükşehir yapar”

Öncelikle milletimizin ve spor camiasının başı sağolsun. Uzun zamandır tedavi gördüğü hastanede Türkiye’nin gururu, dünya halter şampiyonu, balkanların Evlad-ı Fatiha’nın torunu milli haltercimiz Naim Süleymanoğlu’nu kaybettik. Milletçe çok üzüntülüyüz. Spor dünyasından bugüne kadar branşında hiç kırılmamış rekorları kıran, o cüce gibi görünen dev adam CEP HERKÜLÜ spor dünyasının yeri doldurulamayacak bir yıldızını kaybettik. Allah gani gani rahmet eylesin, mekânı cennet olsun, büyük Türk milletinin başı sağolsun. Yıl 1986, o dönemin başbakanı rahmetli Turgut Özal, 8. cumhurbaşkanımız balkanlardaki Bulgar zulmünden çok çeken soydaşlarımızdan kardeşimiz Naim Süleymanoğlu’nu, Türk milletinin yüksek haysiyet ve şerefini temsil edecek olan bu sporcumuzu, Avustralya’daki olimpiyat müsabakalarından sahiplenip ülkemize getirilmesini sağlamıştır. Bu vesileyle Sayın Özal’ı da rahmetle şükranla anıyorum. Yazımla birlikte milletçe ölümüne çok üzüldüğümüz bu acıyı paylaşmak istedim. Gelelim konumuza.

Malum olduğu üzere her ayın başında bütün Türkiye’de BŞB belediyelerin meclis toplantısı yapılır. Yeni toplantı bu kasım ayı içinde yapıldı. BŞB belediyeleri olarak merkez ilçeden başlayarak bütün ilçe, köy, kasaba ve mahallelerin; altyapı, üstyapı projelerinden tutun da en ücra dağ köyüne kadar gerekli içme suyu, yol, köy konağı, çocuk parkı, spor sahası vb. her türlü yerel hizmetlerin yatırım bütçesini yapar ve onaylarlar. Belediye yatırım programlarına göre nereye ne kadar para harcanacağı bilinir. Genelde her sene yapılan bu bütçelerin % 70’i ile , % 85-90’ı arası gerçekleşir. Peki, Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin 2016 yılı bütçesinin yüzde kaç gerçekleştiğini biliyor muyuz? Maalesef üzülerek ifade ediyorum ki yüzde 47. Bunun anlamı şudur: Delik büyük yama küçük. Gelir, gidere göre rasyonel bir bütçe yapılamadığının göstergesidir. Çok olağanüstü hizmet ve yatırımlar için bazen ek bütçe yapılabilir. Bu uygulamalar bürokrasi kültürü ve devlet terbiyesi içinde dikkat, itina gösterilirse o zaman gerçekçi ve doğru bir yaklaşım olur. Gel gör ki siyasi hesap ve kaygılarla popülist yaklaşımlarla yapılan harcamalar lüks ve israf, bütçe açığını ve kara deliği büyütür. Şehir halkının belediyeye vergi ve hizmet bedeli olarak ödediği paralar bilinçsizce heba edilmiş olur.

Hâlbuki devlet de kamu maliyesi disiplini, bütçe disiplini denen bir realite vardır. Halk deyimiyle “ ne kadar köfte o kadar ekmek” ifadesi veya “Ayağını yorgana göre uzat” atasözü gibi. Bütçe ile beraber plan, program, toplam kalite, performans, ehliyet, liyaka, hukuk ve mevzuat kelime ve kavramlarıyla yetişmiş yetkin kadrolar olması gerekir. Bütçe illaki yüzde 100 gerçekleşecek diye bir şey yok. Mesele halkın kaynaklarını çarcur etmeden bütçeyi doğru yerde ve doğru zamanda kullanmaktır. Bu çalışmalar bir ekip ve takım işidir. Yeni BŞB yasasıyla belediyelerin yasal yetki ve kaynakları, hizmet imkânları arttırılmıştır. Bu kaynaklarla yetkiler ehliyetsiz ve beceriksiz bir yönetimin elinde olursa bu şehrin vatandaşlarının hakkı olan hizmetler gerçekleşmez. Şehir halkı kaybeder; kaynaklar boş işlerde heba edilmiş olur.

Bir belediye başkanı sohbetinde : “ Belediye başkanları seçilmiş demokrasi diktatörleridir” sözünü hiç unutamıyorum. Başkan gerçekten doğru söylemiş. Belediye başkanı sandıktan çıkınca, devasa bir kurum, devasa bir bütçe, devasa bir araç-gereç, makine parkı ve meslek ve alanlarında donanımlı bir ordu gibi görevini yapan insan kaynakları… Düşünün birden yasal olarak böyle bir imkân ve güce kavuşuyorsun. O zaman pek çok konu hemen hemen her şey başkanın iki dudağının arasında yürüyor işler. Meclis, encümen, bürokratlar, belediye çalışanları, vatandaş istekleri ve sorunlar hep o yasadaki yetkilerle donatılan o iki dudağın arasına bakıyor. İmar da, ihale de rant da, satın alma da, satmak da, personel almak da, çıkarmak da, personeli bir ilçeden alıp bir ilçeye dama taşı gibi sürmek de, herhangi bir sokağı mahalleyi veya bir ilçeyi gerekli hizmeti yapıp yapmamakta bildiğimiz yönetim zihniyeti hep o iki dudağın arasına bakıyor.

Nerede kalmıştık? Belediyelerin kasım ayı toplantısında onaylanan bütçeden bahsediyorduk. Basın ve medyadan öğrendiğimiz kadarıyla İstanbul, Ankara, Bursa, Balıkesir, Denizli vb. büyükşehir belediyeleri içme suyu, toplu ulaşım vb. yerel hizmetlerde halkın yaşamını ucuzlatıcı kararlar aldılar. Su ve ulaştırma ücretleri belli oranlarda ucuzladı. Kamuoyunda ve halk nezdinde, bilhassa dar gelirli emekli kesimde sevindirici bir memnuniyet yarattığı duyumlarını alıyoruz.

Memleketimiz Aydın’da şehir merkezi ve bütün ilçelerdeki ana cadde ve meydanlarda özenle hazırlanmış bilbordlarda Aydın BŞB başkanının “ HALK İSTER BÜYÜKŞEHİR YAPAR” sloganını her gün okuyoruz ve görüyoruz. Başka BŞB’leri halkına kolaylık için su tarifelerini ve ulaşım hizmetlerini ucuzlatırken; Aydın’da herhangi bir il-ilçe köy kasabadan içme suyu tarifesine zam yapılmasını talep eden bir tek Aydınlı hemşerimiz olacağını düşünüyor musunuz? Yediden yetmişe herkese soralım. Ben vatandaş olarak hiç de böyle bir talepte bulunacak vatandaş olacağını düşünmüyorum. Halkı temsil eden seçilmiş belediye meclis üyelerimizin de halkın içine karışıp araştırıp sorup böyle bir zam talebi tespit ettiklerini zannetmiyorum. Öyleyse hep beraber şuna şahit oluyoruz: Halk suya zam istemiyor. Halk çevre illerden daha yüksek olan mevcut önceki su tarifesinin üzerine üstlük yeniden %7 zam yapılan tarifeye karşı. Halk yeni su tarifesinin iptali bir önceki tarifeden de indirim talep ediyor. O zaman bilbordlara lafın doğrusunu yazalım ve onu yapalım.

“ Halk su zammı istemiyor. “

“ Halk su tarifesinde indirim istiyor.”

“Büyükşehir belediyesi yapıyor.”

Aydın BŞB’nin Denizli, Balıkesir ve diğer belediyelerden yasa, yetki, meclis, mevzuat bakımından ne farkı var? Halkını düşünen, halkını seven, halkın sesine kulak veren yerel yönetici bu insancıl taleplere sırtını dönemez. Çünkü su hayattır, su candır. Eskiden su hayrı için yollara meydanlara çeşmeler yapılır, yol üzerlerinde içi buz gibi su dolu büyük toprak küpler olurdu. Yanında da zincirle bağlanmış bakır bir su tası bulunurdu. O çeşmeden, o küpten, testiden bir tas su içen kişi bu su hayrını yapana, yaptırana, sebep olanlara herkes dua ederdi. Suyunu içtiğimiz kitabesinde yazan;

“Şu çeşmenin haline bak, su içecek tası yok.

Kırma insan kalbini, yapacak ustası yok.”

Mısralarındaki ibret dolu hayat dersi veren bu güzel öğütleri unutamayız. Günümüzde çok şükür her şey var: su, çeşme, tas ve insan…

Sayın Başkan bu sefer lokma hayrı yerine su hayrı yapalım. Çok makbule geçecek. Her gün giderek ağırlaşan hayat şartları içinde yaşam kavgası veren halkımızın bütçesine küçük bir katkı da olsa ilaç gibi gelecek. Yediden yetmişe halkımız sana dua edecek. Belki bu şekilde sadaka-i cariyelerinizle  (hayırlı hizmetler) öldükten sonra da amel defteri açık kalacak. Bu sevaplı su hayrını başarabilirseniz ben de dua edeceğim, diyeceğim ki ; “ SU GİBİ AZİZ OL!” Sayın Başkan.

Sevgilerle, müjdeli haberlerle kalın sağlıcakla. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum