Cevdet ŞAHİNOĞLU

Cevdet ŞAHİNOĞLU

Hodri Meydan!

Ahlaksızların çirkeflikleriyle başa çıkmak için çırpınan Aydın’da yetkililerin sessizliğine karşın, medya olarak görevimizi yerine getirmek adına sorgulamaya devam edeceğiz. Kimse darılmasın, kimse kızmasın…

Geçen hafta “Ulan O…pu!” başlıklı yazıyı kaleme almıştık… Ne oldu…

Sosyal paylaşım sitesinden alınan sahte hesaplar üzerinden basın kuruluşumuz Aydın 24 Haber ve genel yayın yönetmenimiz Servet Töz’e saldırdılar.

Açık söylemek gerekirse bu ahlaksızların tarzını bildiğimizden, neler yapabileceklerini biliyorduk. O nedenle zaten bir çamurluk bekliyorduk. Sahte hesap üzerinden yapılan saldırılara gülüyoruz…

Evet sadece AYBA çalışanlarının yaptığı bu paylaşımlara gülüp geçiyoruz… Ama bu yazıları yazdıran ahlaksızı, bunu teşvik eden tacizci pezevengi, paylaşın emrini veren peçeteciyi, yazıları paylaşan AYBA çalışanlarını tek tek biliyoruz. Zamanı geldiğinde hepsiyle hesaplaşacağız.

Ancak yazanların kendilerinin bile inanmadığı bu irin damlayan yazıların “dost bildiklerimiz” yada “adam sandıklarımız” tarafından paylaşılması bizleri üzdü. Yazdırana ve paylaşın emrini verene sözüm yok! Onların cibilliyetlerini biliyoruz… Zira onlar kendilerine yakışanı yaptı. Ama dost bildiklerimiz var ya… İşte onlar bizi derinden yaraladı. Onlara “Hangi vicdanla paylaştınız” diyoruz. “Bir insanin vicdanı nasıl bu kadar acımasız olur… Sizin eşiniz, karınız, kızınız, kız kardeşiniz yok mu? O ahlaksızlığı paylaşırken hiç utanmadınız mı?” diyor, “bugün bana yarın sana” uyarısında bulunuyoruz.

Gelelim birilerini “suç bastırma” telaşına sürükleyen, paniklettiren, zıvanadan çıkaran “Ulan O…pu!” başlıklı yazımıza…

O köşe yazımda geçen her kelimenin hatta her harfin arkasında olduğumu, doğruluğu konusunda da en ufak endişemin olmadığını belirterek devam edelim…

Yazıda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde “Sizin bu kutsal çatı altında ne halt yediğinizi biliyorum, susun” şeklindeki sözleri ile bir yargı mensubunun “Ulan O…pu!” diye başlayan telefon görüşmesi konu ediliyor.

Bu yazı üzerine AYBA çalışanlarını zorlayarak giriştiğiniz utanmaz, arlanmaz linç girişimi de gösteriyor ki yazılanların noktası, virgülüne kadar hepsi doğru.

Birbirimizi kandırmaya gerek yok!

Birbirimizi çok iyi tanıyoruz…

Yazdıklarımın doğru olduğunu siz de biliyorsunuz. Şayet aksini iddia ediyorsanız; TBMM tutanaklarını beraber çıkartalım, olayın tanığı dönemin milletvekillerini beraber dinleyelim. Hatta Ankara’ya giden Aydınlılarla nasıl, hangi sözlerle dalga geçildiğini bir siyasiden dinleyelim…

“Ulan O…pu!” diye başlayan telefon görüşmesine gelince…

Eğer böyle bir telefon görüşmesi olmadı ise, yazının yayınlandığı gün yanınızda çalışan “Ocak Bardağı”nın telefon görüşmesinin geçtiği otoparkta ne arıyordu? Bu bir…

İki: O otoparkta güvenlik kamerası var, ocak bardağı sabahın erken saatlerinde otoparkta olduğuna göre senin forsunu kullanarak kayıtları sildirmiş olabilir. Ancak gerek eski yargı mensubunun ve gerekse sizin telefon operatörünüzden 26 Ocak 2016 tarihli Salı günü saat 17.00’da yapılan görüşme kayıtlarını isteyelim.

Varsanız ben hazırım…

Yüreğiniz yetiyorsa…

Cesaretiniz de varsa…

Haydi bakalım hodri meydan!

Haaa…

Bu görüşme beni çok üzdü.

Aramızdaki hukuk gereği düştüğün duruma üzüldüm.

Eğer eski yargı mensubunun “Ulan O…pu!” diye başlayan ve ailemden bize miras kalan terbiyemizin izin vermemesi nedeniyle bu sütuna taşımadığımız bizde saklı o sözler için; “Hak etmiyorum” diyorsan…

O zaman gel, hiç vakit kaybetmeden Cumhuriyet Savcılığı’na beraber gidelim.

Söz veriyorum:

Senin lehine tanıklık yapacağım.

Yüreğin yetmiyorsa…

Cesaretin yoksa…

Yüzleşemeyeceksen…

Bari sus!

Hem sus hem de köpeklerini sustur!

Sonra:

Çek!

O irin kokan ellerini, üzerimizden geri çek!

“Ulan O…pu!” YAZISI İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum