Kuruüzüm, “Bir gün bir hayal kurdum. Aydın sokaklarında gezerken kendimi kendimden dışarı çıkarttım, ve kendimi ötelerden seyrettim. ‘Sen kimsin, bu kalabalıklar kim? Nereden geldin ve nereye gidiyorsun? Nasıl bir hayatın var? Bu işin dahası ne olacak?’ diye sordum. Ürperdim. Doğuyoruz, yaşıyoruz, ölüyoruz, başarılar, başarısızlıklar, sevinçler ve kederler yaşıyoruz. İnsanoğlunun dünyada kalmak konusunda işi zor. İnsanın insanı tutkusu ve idealleri olması çok önemlidir. İnsana ait özellikleri kendinde toplayabilmiş midir? Başkalarının önünde boynunu eğilmiş mi? İnsanlık seli içerisinde birtakım unvanlarla gelip geçen, yazıp çizmeye çalışan bir insanım” dedi.

“ÜNİVERSİTEMİZE TEŞEKKÜR ETMEMEK MÜMKÜN DEĞİL”

Araştırmalar ve yazılı eserler bağlamında Aydın’ı değerlendiren Kuruüzüm, “Cumhuriyet idaresi kurulduktan sonra bütün okumuşlarına sanki bir ev ödevi gibi bulduğunuz sözcükleri TDK’ye gönderin, tarihi bir olay varsa araştırın gibi bir teşvik vardı. Anadolu müziğinin, edebiyatının ve pek çok şeyin derlenmesi Cumhuriyet’ten sonra olmuştur. Aydın, tabii ki böyle bir şeyin dışında kalmayacaktır. Aydın’da da lgili durumların dışında okuyan, yazan, çizen, özellikle Cumhuriyet sevdalısı kişiler vardı. Mesela Leman Kısa, Kemal Özkaynak gibi isimler var. Aydın’da ADÜ’nün ilgili bölümlerindeki araştırmacılara çok teşekkür etmek durumundayız. Çünkü ne zaman ki biz üniversitede görevli bir arkadaşımıza kendi konumuzla ilgili bir konuyu sorduğumuzda hiç tereddüt etmeden, gayet mütevazi bir şekilde, bizim öğretmenimizmiş gibi anlattılar. Metot ve teknikle ilgili pek çok bilgi vermek istediler. Hiçbir kuruntuya düşmediler. Özellikle Günver Güneş hocamıza çok teşekkür ediyorum. Kendisi sadece bizim elimizden tutmamış, mesela Aydın Hasanefendi Mahallesi ile ilgili Abdülkadir Turhan Bey’in yaptığı çalışmada, Günver Hocamızın Çanakkale Şehitleri Hüviyetleri çalışmasında, Cumhuriyet’in 15. Yüzyılında Aydın konulu çalışmada bir doçent, bu konuda diploması olmayan fakat ilgisi olan halktan birine gelip onunla beraber eser hazırlamış ve o eser çıkmış. Yani üniversite ve halkın müthiş bir iş birliğidir. O anlamda üniversitemize teşekkür etmemek mümkün değildir diye düşünüyorum. Diğer illerde de belki buna benzer çeşitli çalışmalar vardır mutlaka. Fakat Antalya Belediyesi, Bursa Belediyesi, Denizli Belediyesi, Trabzon Belediyesi, İstanbul Belediyesi, Tokat ve Yozgat Belediyelerinin yerel kültür ile ilgili hakikaten kayda değer ve üst düzey baskılı eserleri var. Bu bakımdan onları da kutlamak gerekir. Kentimizin de bu çalışmalarda desteklenme anlamında ileride daha zengin olacağı umudu içerisindeyim” diye konuştu.

“KARACASU’NUN KENDİSİ DE BİR ELMAS TANESİ”

Karacasu kültürü ile ilgili 6 eseri olan Kuruüzüm eserleri ve bölge ile ilgili, “Karacasu, 6 bin nüfuslu bir ilçe merkezi. Çok eskiden, yolların dahi olmadığı zamanlarda sürgün yeri olarak algılanmış bir yer. Karacasu zor bir yer sanmışlar. Ben Karacasulu olduğum için yüksekokulda öğretmenlik yaparken, öğrenciler hep Karacasu’dan şikayet ederlerdi. ‘Burası küçücük bir yer’ derlerdi. Ben de ‘Karacasu’ya bir gelen ağlar, bir de giden’ derim. Karacasu, kendi güzelliğini insanlara birden bire göstermez. İnci gibidir, bir yerlerde saklar. Karacasu kültür varlıkları olarak Afrodisias; UNESCO’nun ‘Dünyanın incisi, aman bunu saklayın’ dediği bir eser. Sadece bize değil, tüm dünyaya korumasını söylediği bir elmas tanesi duruyor Karacasu’nun kenarında. Ama bunun yanında, Karacasu’nun kendisi de bir elmas tanesi. Ben kendi memleketim diye övmüyorum. Araştırıyorum, okuyorum ve söylüyorum. Herkes kendi memleketini övsün. Yaşadığı yeri öven, vatanını da övmüş olur” ifadelerini kullandı. (HAZEL BAYIK)