Irazca Bacı

Iraz kız, Kuskunkıran denen yerde önünde otlayan inekleri ile oturmuş, torbasında kirmanla yumakları, azığı vardır. Kirmanında kendir eğirmeye başlar. Etrafına bakınarak kimsenin olmadığını gördüğünde beline kadar inen saçlarını ince örgüler halinde örmeye başlar.

Hüseyin oğlu Eğri Mahmut, Çıkrıkalan mahallesindeki düğünde gece boyunca keman çalmış, kafayı bulmuştu. Koltuğuna sıkıştırdığı kemanı ile düğünün ardından yarı ayık ve uykusuz evlerine dönerken yol üstündeki Irazca kızı görür.

Döşüne kadar inen ince örgülü saçlarını ören çilli kızı görünce bir türkü tutturur.-

“Çekemedim Akça kızın göçünü,                                                                                          

Bırak dövsün ipek saçlar döşünü,                                                                                                  

Ay gıız döşünü!”

Kendi kendine söylenmeye başladı,                                                                                   

“Anasını satayım bu dünyanın bre! Neyimiz var bu kemandan gayrı, neremiz doğru ki? Belimiz eğri, adımız Eğri Mahmut’a çıkmış, Irazca gibi çirkin bir kız beni paklar beni”  Diyerek yarı sarhoş haldedir.

irazca-baci.jpgIraz kız, bir anda ay parçası, dünya güzeli gelir gözüne...                                                       

Çilli kızın bileğine ve beline kadar uzamış, ince örgülü saçlarına bir yapışır ki Irazca çaresiz bir halde, can acısıyla kuzu olmak zorunda kalıvermiştir. Kaçaklar Sakızlı Bucak Deresine dolanırlar. Mahmut oğlan esneyip durmaktadır. Biraz sert tavır takınır,                                                                      

“Öldürürüm Iraz kız seni, azıcık uyuyuverem, otur şuraya”                                                

Diyerek kaçmaması için kızın dizleri üzerine yatar ki, kıpırdadığında, kaçmaya yeltendiğinde hemen uyansın. Bir anda horul horul uyumaya başlar Mahmut. Sanırsın günlerdir, aylardır uykusuz. Iraz kız kendir yumaklarını usulca Mahmut oğlanın başının altına sıkıştırmaya yeltenir, bir yandan da Mahmut oğlanı kucağından itelemeye başlamıştır…                                                                                                  

Oy, Mahmut oy, yorgun ve uykusuz,                                                                                    

Iraz kız kaçar, evlerinde alır soluğu...

Mahmut oğlan gecenin bir vakti, yumuşacık kendir yumakları arasında,  mayış mayış, hoş rüyalar içinden çıkmış, kollarını uzatır, kızı arar ki, elleri bomboş kalıverir... 

Zifiri karanlıkta birkaç yumuşacık kendir yumakları ile Iraz kızın kucağında zanneder kendini, bir anda ayılır, usulca evlerine geldiğinde zaptiye kendisini beklemektedir.

Karakola götürülerek İfadesi alınır, zaptiye erlerinden birisi başlar konuşmaya,             

“Bre kardaşım sen bu kızın çillerine mi vuruldun? Yoksa döşüne kadar uzamış, belik belik örgülü saçlarına mı vuruldun ha, kızı kaçırdın kendir yumaklarında uyumak ne ola ki”  Diyerek kahkahalar atarak gülmektedir.                                                      

Iraz kız da yaşamı boyunca evlenmez. Nüfusta doğumu 1892 olan üstelik 3-5 yaş küçük yazılan Irazca Bacı da 1985 yılında hiç evlenmeden yeğeni Yaşar’ın evinde, hiç kimseye yük olmadan, iki hızlı nefes çekerek ölüverir. Ölmeden kısa bir süre evvel 100. yaş dişi çıktığı anlatılır.

Eğri Mahmut oğlan, ses etmez, mahcup ve sessiz halde köye döner.

Eskiden insanımızda ar vardı diye anlatılır.                                                                   

Mahmut oğlan insan içine çıkamaz.                                                                                       

Çok geçmeden genç yaşta,  hiç evlenmeden, bekâr ölüverir…                         

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum