Kadın dostu kent masalı

Kadınları çok seven kadın başkan, evinin geçimini sağlayan yuvayı evirip çeviren evinin geçimi için uğraşan kadınları çok düşünen başkan!

Kadın belediye başkanı, hem de büyükşehir belediye başkanı olarak annelerimiz, bacılarımız, ninelerimiz teyzelerimizin, eşlerimizin hem cimsi bir bayanın belediye başkanı olması asla bir problem değildir.

Hatta cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ ün ülkemizin muasır medeniyet seviyesine çıkarılmasında şehirlerimizin kalkınma ve gelişmesinde kadına verdiği değerin çağdaş modern aydınlık bir yüzü olarak da görüyoruz.

Halkla ilişkiler bağlamında tamamıyla popülizm (halk yardakçılığı) amaçlı kadınlarımızın sempatisini kazanmak için 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe yönelik etkinlik, kutlama ne varsa onlara da saygı duyuyorum.

Güzel şehrimiz Aydın’ın güzel imaj ve markalarla anılmasından da bir Aydınlı olarak daima gurur duydum. Aydın’ın "kadın dostu kent” olduğunu söyleyen Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu; “belediyemizde pozitif ayrımcılık yapıyoruz çalışanlarımızın çoğu kadın” diyor.

Kadına pozitif ayrımcılığa asla itirazım olamaz bilakis desteklerim. Fakat geçmişte Aydın Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü yapan belediyecilik mutfağında çok iyi yetişmiş bir mimar olan Özlem Koyun’a uyguladığınız mobingi unutmadığımız için ‘pozitif ayrımcılık yapıyoruz’ sözünüzün inandırıcı bulunmadığının bilinmesini isterim.

Mobinge örnek sadece Özlem Koyun mu?

Elbette hayır!

Geçmişte CHP il yönetiminde görev almış birinin, belediye çalışanı eşini kundaktaki bebeğiyle 65 km uzaklıktaki bir ilçeye tayin edilmesi hala vicdanları sızlatırken “kadınlara pozitif ayrımcılık yapıyoruz” sözünüze nasıl inanacağız?

İhale evraklarına imza atmadı diye ailesinden uzak ilçelerde görevlendirdiğiniz kadınlar zor şart günler yaşarken, “kadınlara pozitif ayrımcılık yapıyoruz” sözüne inanmamızı mı bekliyorsunuz?

Mahalle sakinlerinin haklı isteklerinden biri olan Fatih Kapalı Pazaryerinin hizmete açılması için mahalle halkına öncülük etti diye Efeler Fatih Mahallesi’nin bayan muhtarı Yıldız Karadaş Taşçıoğlu’na yapılan zulüm ortada dururken, “kadınlara pozitif ayrımcılık yapıyoruz” sözüne kim inanır?

Bir de kalkıp kadınların ekonomik özgürlüklerini kazanmak için birçok proje yürüttüğünüzü söylüyorsunuz ya! Buna sadece gülüyorum. Çünkü somut olarak hangi projeyle ve hangi kadına ekonomik özgürlüğe kavuşturduğunuzu bilen, işiten var mı? Yok.

Madem kadınların ekonomisine katkıda bulunacaksınız; öyle projeyle-murojeyle uğraşmayın derim. İşe evin geçimi için iki büklüm ezilen evin bütün yükünü omuzlayan kadınlarımızdan başlayın. Ülkemizdeki birçok belediye gibi su fiyatında indirim uygulayın.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlama etkinliklerine itirazım yok. Kadınlar başımızın tacı. O güzel insanlara sonsuz saygı ve hürmetim var. Pırıl pırıl tertemiz duyguların ve değerlerin kadınını kişisel, siyasal ucuz menfaat duyguları uğruna riyakârca ikiyüzlü kullanılmasına kahroluyorum. Bu istismarı ahlaki ve insani bulmuyorum.

Geçen günlerde Efeler ilçemizde yaşlı bir köylü kadınımızın yürek yakan bir olayına şahit oldum. 80 küsur yaşında çevre köylerin birinden gelmiş yaşlı bir teyze. Hava çok soğuk.. Yaşlı teyzenin pazar arabasında torbalar içerisine doldurulmuş portakallar var.

Teyzemiz Adnan Menderes Bulvarı boyunca dükkân dükkân sürüklediği arabasıyla portakal satmaya çalışıyor. Ayakta zor durabilen yaşlı kadın bana “Olum potukal alcen mi?” diye seslendi.

“Hayırdır teyze bu kadar portakalı satıp da ne yapacaksın yükün baya ağırmış” diyerek adını sordum. Lütfiye teyzenin “Olum sen amir misin, mamur musun” sorusuna “ne amirim ne de memur, beni evladın say” diye cevap verdim.

Kadıncağız dertliymiş başladı yerel şiveyle anlatmaya:

“Oğlum avluda 3-5 potugal ağacı, 3-5 zeytin ağacı va. İki garık da sebzeciğim oludu arada onları suladım. Eskiden 10-15 lira su parası gelidi. Şimdi büyükşeher olmuşuz diye 180 lira geldi. Nasıl ödencek bu para? Bizim gibilere düşünen yok olum. Su parasını ödemek için bu potugalları satıyom. Bu yaşdan sona, bu kadın halimle bu da gelivedi başıma. Nedelim gelcek vamış, geldi. Çekcez gari. Allah beterinden saklasın...”

Şahit olduğum bu olay karşısında çok duygulandım. Gözlerim dolu dolu oldu. İzninizle sonrasını anlatmayacağım…

Aradan zaman geçmesine rağmen Lütfiye teyzeyi unutmadım. Onun yaşadıkları aklıma geldikçe çok üzülüyorum. Bilbortlarda “Kadın dostu kent” yazısını her okuduğumda aklıma Lütfiye teyze gibiler geliyor. 

Ne diyelim:

180 liralık su parasını ödeyemediği için kapı kapı, sokak sokak dolaşarak portakal satmak zorunda bırakılan, 80 küsur yaşındaki Lütfiye teyzemizi bu hale düşürenler utansın!

Belediye çalışanı kadınlar ile Lütfiye teyzelerin yaşadıkları “Kadın dostu kent” ifadesini kullanacağımız güzel şehrimiz Aydın’ın çağdaş yüzüne yakışmıyor. Kalın sağlıcakla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum