Mehmet KIZILASLAN

Mehmet KIZILASLAN

Kalbimizden Vurulduk

Güçlü olduğunuz alanlarda, tanklarla, toplarla, şehirleri boşaltarak; daha önceden yığınak yapmalarına izin verdiğiniz, terörist avına çıktığınız da, da bağırdık; “Böyle barış olmaz.” dedik.

Dikkate almadınız. Cahil halka, kaslarınızın gücünü gösterdiniz alkış aldınız. Gariptir doğru yaptığınızı zannettiniz.

Yanlış yaptığını güçlü taraf anlamakta hep zorlanır. Hele alkışlar içindeyse.

Komşularımızla sıfır sorun” dediniz hiçbir komşumuzla iyi ilişkimiz kalmadı.

İç karışıklıklarına sebep olduğumuz ülkelerin istihbarat örgütleri, boş duracak zannettiniz. Yanıldınız, her yapılan yanlışın öcü alınırdı, almaya başladılar.

Suriye’de karşımıza aldığımız güçler, orada muhaliflere verdiğimiz desteklere, gülerek seyirci kalacak zannettiniz. Yanıldınız. 

Şimdi bazı gazetelerde, “Ölüm tarlalarının öcü mü alındı” yazıyor. Bir ülkede ekonomik uçurumların ve demokrasi yoksunu ortamın yarattığı, kaosu, arayışı, terörü, şiddetle, silahla bastırabileceğinizi zannetme gafleti ve hamasetine kaptınız. Yanıldınız.

Komşudaki teröristleri açıktan açığa desteklerseniz, sizin en kıymetli yerlerinizden vururlar. Vurdular, koruyamadınız.

İçimiz kan ağlıyor. Neden biliyor musunuz?

Başka amaçlarla kullandığımız, MİT imiz, başka şeylerle meşgul olduğu için olsa gerek. İstihbarat konusunda ve önlem alma konusunda yetersiz kaldı. Kalbimizden vurulduk.

Dış siyasetimizin kötülüğü, düşmanlarımızı çoğalttı. Ülke içinde uzlaşma yolu ile halledebileceğimiz, azınlık meselelerini silahla çözebileceğimizi ve bunu çözerken, Milliyetçi oyların tamamını alabiliriz hesabı yaptınız. Ülke kan gölüne döndü. Başaramadık.

İç siyasetimizi, Dış ilişkilerimizde meydan okumalarla zinde tutabileceğimizi zannettik. Ekonomimizi felce uğrattık. Başaramadık.

Bütün Dünya, Terörü lanetler ve karşı çıkar bu olaydan sonra artık, diye düşünüyorsanız? Yanılıyorsunuz.

Bu olaylar, sadece bizim hatalarımız ve düşmanlaştırdıklarımızın çokluğundan değil belki ama, Büyük bir bölümü bizim yanlışlarımızdan dolayı olduğundan, yanımızda hiçbir kimse olmayacaktır.

Rusya uçağını düşürdüğümüzde, olayı iç siyasetimizde kullanabilmek için olsa gerek, meydanlarda hamaset nutukları attınız. Suriye sınırından bir adım öteye uçaklarımız geçemediği için, oradaki güçleri kontrol edemediniz. Kaybettik.

Ta başından beri kalbura dönen, sınırlarımızdan her türlü melanet, büyük şehirlerimizin kalbine kadar ulaştı. Koruyamadık.

Şimdi iyi geçinemediğimiz ve her fırsatta meydan okuduğumuz, Avrupa’dan, komşularımızdan, “Teröre karşı ortak eylem yapalım. Ortak mücadele verelim.” Çağrıları yapıyorsunuz. İnandırıcı değilsiniz ve çağrı yaptığınız her kesim, bize kıs, kıs gülüyorlar.

Çünkü çağrı yaptığınız o ülkeler, sizin yanlışlarınızdan, meydan okumalarınızdan ve dış siyasetinizdeki güvensizliğinizden dolayı, terörizmi gizliden gizliye destekliyorlar.

Peki teröristlerde hiç suç yok mu?

Ne yapmamız lazım?

Elbette terörizm suçlu, elbette terörizm önlenecek.

Öncelikle terörist yaratmayarak, terörizmi önleyeceksiniz.

Kendinizi onların yerine koyup, empati yaptığınızda sorunun yarısını çözersiniz.

Onların zayıf olduğu alanlarda yakıp, yıkar, tankla topla şehirlerinden köylerinden yuvalanmasına izin verdiğiniz yerlerden, ederseniz; terörizmin beyinleri, piyonları gibi davranmaz sakin düşünür. Sizin kalbinizi patlatmanın yollarını ararlar.

Siz bölgeler arası ekonomik uçurumlar yaratırsanız, onlar da sizin geleceğinizi yakarlar. Siz onlar dertlerini anlatmaya kalktıklarında, aşağılar, hor görür, hatta şiddet uygularsanız; onlar çareyi terör de bulurlar.

Siz, o bölgenin siyasi temsilcilerini mecliste dahi, konuşturmaz, dokunulmazlıklarını kaldırırsanız ve bunu, büyük bir, başarı imiş gibi, hamasetle meydanlarda kullanırsanız; onlarda “Madem temsilcilerimizin konuşmalarına izin verilmiyor temsilcilerimiz yargılanıyor. Başka yol kalmadı silahtan başka” der. Silahlarını konuştururlar.

Efendiler bu terör olaylarının arkasında yabancı güçler aramanıza gerek yok. “Başımıza gelen tüm olaylar kendi günahlarımızdan dolayıdır.”

Hala yol yakın, savaşın galibi olmaz. Hemen şimdi her alanda, her kesimle, her ülkeyle, her gurupla, barış yapma zamanıdır. Bunu yapmak küçülmek değil, gerçekten büyük devlet olmanın gereğidir.

Başımız sağ olsun, ülke halkım. Rabbim daha kötü durumlardan ve tüm tarafların yanlışlarından bizi korusun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.