Karşılıksız Seven Sevimli Dostlar!

Bakıyorsun birçoğumuzun şarkülü kaymış bir halde… Hayır diye oy verenin kan tahlilinden, kanı bozukluğundan, hain oluşundan, gafilliğinden söz edenlerin olduğu gündemi acı bir şekilde izliyoruz. Bari bu hafta çıkarsız seven, bağlanan sevimli dostlardan söz edelim istedik.

Kuşadalı Belgin Hanım ve ailesi, çok sıkıntılı ve üzüntülü bir hafta yaşadı. Evlerine birey olarak kabul ettikleri küçük yaştaki Paşa adında, kopay cinsi köpekleri kayboldu.  Aile adeta iki gözü, iki çeşme oldu. Öyle ki Paşasız geçen saatleri, günleri sayar oldular…                               

Sosyal medyanın iyi yönlerini kullanabilmek de önemli. Biz de paşayı burada tanıdık, kayboluşuna üzüldük. Paşanın önceleri evde iken, kulübesine taşınmasından sonra yağmurlu bir akşamda sızlanarak, içeriye girmek isteğini, çakan şimşeklerden korktuğunu anlayarak film şeridi gibi canlandırdık. 14 Şubat günü Paşa bulundu ve evine kavuştu. Bizler de tee buralarda sevindik.

Kasabada yakınımızın cins av köpeği Çakır kaybolur, aranır, sorulur, bulunmaz. Umut kesilir. Aradan geçen birkaç yıl sonrasında bir gün araçları ile Nazilli Arpaz köyü yakınlarında bir cemiyete giderler. Burada 4-5 saat kalırlar. Arabalarının kapısını açmaları ile yol kıyısındaki otların arasından fırlayan Çakır, arabanın içine kendini atar. Çakır’ın Nazilli yöresine çalınarak satıldığı anlaşılır… Sonraları sahibi öldüğünde cenaze ile birlikte kasaba mezarlığına geldiğini içimiz burkularak izledik. Sonraları sıkça gerek mezarlık yolunda, gerek mezar başında görürdük.   

Biz Yörükler ve çobanlar için köpek vazgeçilmezdir. Dedemlerin “Barut ve Duman” adında kırma kangal cinsi iki azman çoban köpeği vardı. Dedemlere gitmek istediğimde karşı yamaca gelince; meşe ağacının başına çıkar, “Dede” dememle birlikte, bir hav sesi ile birlikte Duman ve Barut ağacın dibinde bitiverirlerdi. Sonra köpekler çağırılır, dedemlere geldiğimizde o iki vahşi köpekten eser kalmaz, cesaretin varsa boynuna sarıl, ailedensin artık…

Güzel şeyler de oluyor bu ülkede…                                                                   

İstanbul Beykoz ilçesinde dar ve derin sondaj kuyusuna düşen yavru köpek mahsur kalır. Adeta yavruyu kurtarmadan burayı terk etmek yok sloganı ile çalışan AFAD kurtarma ekiplerinin 10 gün boyunca özverili, uzun ve sabırlı uğraşları sonunda Bahçe şehir Teknik Lisesinin desteğiyle kurtarılan köpeğe “Kuyu Köpek” adı verilir.

Hayvanlar kendisini besleyip büyütene, karnını doyurana, başını okşayana, dokunana bağlıdır. Sahibinin giyimi, kuşamı, zenginliği, mesleği, hırsız oluşu, yaptıkları onu pek ilgilendirmez. Hasta ve dertli birini, dostları belki yüzüstü bırakabilir ama köpeği iyi günde, kötü günde asla terk etmez onu. Hatta bir atasözümüz vardır. “Çocuk ve köpek sevildiği yeri bilir”

Asıl önemli olan tüm canlılara aynı sevgi, saygı ve sevecenliği yüreğinde taşımaktır. Ne de olsa Koca Yunus Emre sözüdür;  “Yaratılanı severiz, yaratandan ötürü…” 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.