Kavga etmeyeceğim!

Hepinizin bildiği gibi, çağımız dünyası, ülkeler, insanlık alemi olağanüstü bir süreçten geçiyor. Bizim ülkemizde de bu insanlığı tehdit eden koronavirüs salgın hastalığın etkilerini, her gün yaşadığımız olayların belirli belirsiz sonuçlarını görmekteyiz.

Hastalarımız var…

İl il, ilçe ilçe karantinada köylerimiz var...

Taburcu olanlar var...

Sevinç çığlıklarıyla yaşama bağlanan, alkışlarla uğurlananlar var.

Bugün itibariyle bin 400’ü geçmiş kaybettiğimiz insanlarımız var..

Ve bizlerin hiç aksatmadan uymamız gereken kurallar var. Önce kendimize, çevremize, herkese karşı sorumluluklarımız var.

Bizler için gece gündüz evinden, eşinden, çocuklarından uzak, günlerce çalışan fedakâr sağlık çalışanlarını düşünmeliyiz. Hastaları için çırpınan, bu mücadelede kendi hayatını bile tehlikeye atan doktorları, hemşireleri, tüm sağlık çalışanlarının bu üstün fedakârlıklarını görmeliyiz, anlamalıyız. Ve sorumluluk bilinciyle çok düşünmeliyiz.

Tebrikler, tebrikler!

Bu tebrik size beyaz önlüklüler! İnsanlık ve hizmet aşığı mangal yürekler... Hepinize gönül dolusu dualar, sevgiler. Kolay gelsin hepinize... Hastalarımıza şifa olsun emekleriniz, bilim yolunda araştırmalarınız.

Bu fedakâr çalışmalarınızla hem milletimizin, hem insanlığın yüz akı oldunuz. Gururumuz, kahraman, fedakâr sağlık ordumuz. Beyaz önlüklü bu kahramanları yürekten alkışlıyorum ve saygıyla selamlıyorum...!

Güzel ülkemin güzel insanları...!

Bu acı tatlı yaşadıklarımız, gördüklerimiz ve tecrübelerimiz gösterdi ki; ruh ve zihin dünyamızda çok hasbi, insani yeni bir davranış iklimi özlemi görüyor gibiyim.

Gururla ifade etmeliyim ki bu arayış ve özlemlerinize çok sevindim. Gelin canlar! Gelin dostlar! Bu süreç, barış ve helalleşmek için bir milat olsun! Yeni, temiz, beyaz bir sayfa açalım. Bundan sonra birbirimizi daha çok arayıp soralım ve sevelim...

Bu güzel iklimin temellerini atalım tüm yüreklere...

Hep birlikte umut dolu güzel aydınlık günlere....

İşte, "Ben Kavga Etmeyeceğim" adlı şiirimle böyle bir bakış ve iklimin oluşması için gönüllerde sevgi ve barış tohumları yeşertmek istedim. Yeşerecek tohumlarla yaşayacak yüreklere armağan olsun.

BEN KAVGA ETMEYECEĞİM

Ne kadar kızıp, öfkelenirsen öfkelen!

Kaşlarını çat, bağır çağır, sinirlen!

El kol hareketleriyle efelen!

Ben yine de kavga etmeyeceğim.

Ben sevgi diyarı Eskişehir'de,

Mevlâna'nın aşk diyarı Konya'da,

Evliyalar diyarı Bursa'da,

Efelerin harman olduğu Aydın'da,

Gakkoşlar, Dadaşlar, Seymenler....

Diyarında doğdum.

Seyyitler, Yörükler, Türkmenler...

Dadaloğlu, Karacaoğlan, aşıklar....

Aşık Veysel, bozkırın tezenesi,

Neşet Ertaşlar diyarında büyüdüm.

Sevgidir benim merhemim ilacım...

Rahmettir, muhabbettir size meramım,

Barış, sevgi muhabbet bizde...

Komşuluk, insanlık, dostluk bizde...

İnsanlık, yardımlaşma, imece,

Vefa Anadolu’da, köylerde,

Düşman askerinin yarasını bile saran,

Mehmetçik Çanakkale’de, bizde.

Kavga edeceksen, yiğitçe, mertçe

Kozunu paylaş benimle,

Elimde Hz. Hamza’nın kılıcı,

Yatırdım yere, bana karşı olanı,

İstesem kellesini uçuracağım...!

Bir an düşündüm, aklımı kullandım.

Boyun eğmedim şımarık nefsime,

Kırmadım, yürek denen o testiye,

Kırılan testi onarılmazmış...

Maksat kalp kırmak değil, kazanmakmış..

Anlaşıldı mı genç arkadaş!

Neden? Neden....?

Ben kavga etmek istemiyorum.

Evet, ben kavga etmeyeceğim.

Çok kardeş kavgası ettim seninle...

Küçük bir kıvılcımla fırtına kopardın...

Sinirlendin, bağırdın, gemileri yaktın.

Hani sen, sevgi topraklarında büyümüştün?

Hacı Bektaşi Veli'ydin, Mevlana’ydın, Yunus’tun...

Hani sen Çanakkale'ydin, Sarıkamış'tın?

Ege, Akdeniz, çırpınan Karadeniz'din....

Hani sen, çağ açıp, çağ kapatan

Fatih Sultan Mehmet'in torunuydun.

Kurtuluş Savaşı’nda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün askeriydin.

Ne oldu sana genç arkadaş?

Nedir bu ıvır zıvır, boşa kasnak işler...

Nerede vatan? Nerede bayrak? O ülküler...

Malazgirt'te Alparslan,

Bilecik'te Ertuğrul Gazi,

Söğüt'te Osman Gazi,

Yiğitler....Alperenler.....

Kosova'da, Niğbolu'da çalan mehter marşları...

Kızıl Elma'nın zaferlerini müjdeler...

Türküler... Türküler...

Türk'ü söyler türküler...

Hey gidi bizim yiğitler!

Nil'in kıyısında, Tuna boylarında...

Çobanların kaval sesleri...

Şafağın karanlığını delen,

Hak’kı, huzuru müjdeleyen

Sabah ezanı sesleri...

Rüyalarımda fetih marşları...!

Özledim, çok özledim tarihimi, atamı.

Tuna boylarında, nerede o nal sesleri...?

Rüzgâr gibi dörtnala uçan,

Destan yazan Türk Akıncıları..?

Nerede üç kıtada adaletin, ilim, irfanın..?

O aşkı, ruhu özledim....

Ay Yıldızlı bayrağın altında,

Özgürce yaşayan Türk Gençleri...!

Beni iyi dinleyin..! Biraz da düşünün.

Ben sizlerle kavga etmeyeceğim.

Hangi inanç, hangi düşüncedeyseniz,

Bunlar bizim zenginlik ve güzelliklerimiz...

Hepiniz bu toprakların bir değerisiniz,

Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur.

Gerçeğini geçte olsa öğrendik.

Tekrar, tekrar söylüyorum;

Canımın içi, her şeyimiz gençler!

Ben kavga etmeyeceğim,

Çünkü ben sizi seviyorum,

Hem de çook çok seviyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum