"Kimsenin cildi bir yaz mevsiminde birden bire kırışmaz"

"Kimsenin cildi bir yaz mevsiminde birden bire kırışmaz"

Eylül ve Ekim aylarında en sık sorulan sorulardan birisinin yaz sonrası kırışıklıklar olduğunu dile getiren Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Sönmez, aslında kimsenin bir...

Eylül ve Ekim aylarında en sık sorulan sorulardan birisinin yaz sonrası kırışıklıklar olduğunu dile getiren Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Sönmez, aslında kimsenin bir yaz mevsiminde birden bire kırışmadığını ifade etti.

Sadece uzun yıllara bağlı ortaya çıkan sonucun daha çarpıcı bir şekilde göründüğünü belirten Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Sönmez, sebebinin yazın daha fazla açık havada zaman geçirildiğini, rüzgar, toz, güneş, gibi etkenlerin cildi daha çok etkilediğini vurguladı. Bunlara bir de denizden gelen tuz, havuzdan gelen klor eklendiğinde cildin maruz kaldığı sorunların daha fazla arttığını sözlerine ekleyen Doç. Dr. Sönmez, bu nedenlerle cildin yaz mevsiminde, kış mevsimine göre daha fazla yıprandığını açıkladı.

Yazın daha fazla desteğe ihtiyaç duyan cildin ihmal edildiğinden, sıcaktan ötürü nemlendirici ve güneş koruyucu kremlerin yeteri kadar kullanılmadığından bahseden Doç. Dr. Ahmet Sönmez, "Bu nedenler toplamının ‘ben bu yaz kırıştım’ gibi düşünceler ortaya çıkar" dedi.

Nem aşısı

Yaz sonu, ‘kırıştım ben’ korkusuyla başvuran hastalara, ciltlerini düzgün bir şekilde nemlendirmeleri gerektiğini, ilk öneri olarak vurguladığını belirten Doç. Dr. Ahmet Sönmez, yaşlarına ve cilt tiplerine uygun dermo-kozmetik ürünleri düzenli olarak kullanmaları gerektiğinin altını çizdi.

Düzenli krem kullanma alışkanlığı olmayanlara ve cildi belli oranda kurumuş, yıpranmış olanlara uygulanan bir tedavi yöntemi ‘nem aşısı’ olarak da bilinen hyalüronik asit enjeksiyonları hakkında bilgiler veren Doç. Dr. Ahmet Sönmez, "Bu enjeksiyonları uygularken son derece basit bir mantık yürütülür. Hyalüronik asitin normalde cildimizde olan bir yapı taşıdır. Ciltteki görevi ise su tutmaktır" ifadelerini kullandı.

"Hyalüronik asit haplar ile ilgili de çok soru alıyoruz."

Yaşla birlikte ciltteki hyalüronik asit miktarının azaldığını, ciltte azalan bu maddeyi, nem aşısı diye tabir edilen hyalüronik asit enjeksiyonları ile takviye edilerek cilde tekrar verilebildiğini kaydeden, Doç. Dr. Ahmet Sönmez, "Böylece cildin su tutma kapasitesini artar. Deri daha canlı ve sağlıklı bir görünüme kavuşur. Etkileri 1-2 hafta içinde ortaya çıkar ve kullanılan uygulamaya göre 3-10 ay arasında da devam edebilir. Tüm bu işlemler kremlerle uyuşturulduktan sonra deri altına küçük iğnelerle yapılır. Hyalüronik asit haplar ile ilgili de çok soru alıyoruz. Bu hapların etkisiyle bahsettiğim nem aşısının etkisinin karşılaştırılması mümkün olmaz" dedi.

"Bazı kırışıklıklar cildin kuruluğunun yanı sıra mimik hareketlerinden bile etkilenir"

Nem aşısı doğrudan enjeksiyonla sorunlu bölgeyi tedavi etmesi amacıyla uygulandığını belirten Doç. Dr. Sönmez, "Alınan haplar ise kana geçtikten sonra kendilerinin isteğine göre değil, vücudun ihtiyacına göre yönlendirilir. Bazı kırışıklıklar cildin kuruluğunun yanı sıra mimik hareketlerinden bile etkilenir. Alındaki çizgiler veya gözler yan tarafındaki kazayağı denilen çizgilerin bu türdendir. Botulinium toksin uygulaması, bu tür çizgiler için yüz güldürücü neticeler veriyor. Hastalar da gayet yakından bildiği bu uygulama yüzdeki pek çok derin çizginin giderilmesinde önemlidir. Düzenli yaptırıldığı takdirde ileri yaşlara yönelik koruyucu bir uygulama olabilir. Bu sayede mevcut çizgiler, derinleşmesi engellenebilir ve yeni çizgilerin oluşmasının önüne geçilebilir".

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.