Mehmet KIZILASLAN

Mehmet KIZILASLAN

Kirlettik dünyayı

Dünyayı kurtarma konferansları,  akademik çalışmalar, uluslararası iş birliğine çağırmalar, birbiri ardına devam ede dursun; insanoğlunun dokunduğu, değdiği, onun ellediği her yer, bozulmaya devam ediyor. 

Lütfen yazımın iki paragrafı masal gibi gelip sizi sıkmasın, okumaya devam ediniz. 

Bizler ilkokula giderken, sabah evimizden çıktığımızda, evlerinin bahçelerini süpürmeyi bitiren anneler, ablalar, nineler, evlerinin önlerini yani yolları da süpürürlerdi. Bizler her köşe başında çöp tenekeleri olmamasına rağmen elimizdeki çöpleri yol kavşaklarında bulunan varillere atmak için elimizde taşırdık.  

O evlerinin önündeki yolları süpüren analarımıza, bacılarımıza nenelerimize saygıdan olsa gerek o tek oyun alanımız olan toprak ya da Arnavut kaldırımlı yolları temiz tutardık. 

Yorulduğumuzda oynamaktan, neresine oturursak oturalım üzerimiz kirlenmezdi, sadece toz olur onu da elimizle iki silkeledik mi temizlenirdi elbiselerimiz. Gerçi “Çocukların kirlete bilecekleri hiçbir yer yoktur.” Kirletirlerse dünyayı büyükler kirletirler. 

Büyüklerin, işlediği suçlardan, yaptıkları yanlışlardan hesap vereceği hiçbir merci yoktur. Bu onlara göre böyledir aslında. Dünyanın dengelerini bozan bu mantıktır. “Benden kim hesap sorabilir?” Dünyayı, maddi manevi kirleten mantığın tek sorunu, beyinlerine kazınan bu yanlış cümlededir. 

Ey efendiler!

Sizlerden, Allah hesap sorabilir, zaman zaman Nuh tufanına benzeyen sellerle, Lut kavmine gönderdiği depremlerle, diğerlerine gönderdiği fırtınalarda helak ettiği gibi. 

Anlamayız belki, hepsi başka, başka yerlerde olduğundan ve bizlere ucu dokunmadığından, sıra bize gelecek diye düşünmeyiz. Allah kitabında demiştir “Siz kendinizi değiştirmedikçe sizlerin üzerinizdeki nimeti değiştirmem” ne demek olduğunu anladınız mı?  

Asıl hesap sorması gerekenler mazlumlardır aslında, Onlar hesabını; Kanunlar düzgün olduğunda, Savcılar cesur olduklarında sora bilirler.  

Kanunların düzgün olmayışı nedendir düşündüğünüz oldu mu hiç? 

Kanun yapıcılar, bazı yerlerde millet meclisleridir. Bazı yerlerde, krallar padişahlardır. Bazı yerlerde başkanlardır. Eğer bu kanun yapıcıları, iyi kaynaklardan beslenmiyorlarsa, bakınız burası çok önemlidir. Kaynaklar maddi manevi kaynaklardan bahsediyorum; bu kaynaklar temiz değilse eğer, yasalar temiz ve doğru çıkmaz. Doğru çıkmayan yasalar Dünyamızı kirletmeye devam eder. 

Suçlu kim diye sorduğumda, hepimiz, kendimizden başka herkesi suçlarız. Asıl suçlu bizleriz dostlarım. Yediden yetmişe dürüst ve namuslu insanlar suçludur. Diğerleri zihniyetleri gereği yanlış yapıyorlar. Bizler zihniyetimizin gereğini yapmıyoruz.  

Elimizle, dilimizle ve en zayıf hali yüreğimizle kin bile duymadığımız; yanlış yapanlar meydanı boş buldukları için dünyamızı kirletmeye devam ediyorlar.  

Hani eskilerin deyimi ile dokundu mu, elledi mi, kirletti mi, derlerdi ya kız kaçırana, Şimdiki deyimi ile defalarca tecavüz etti mi diye soruyorlar ya; işte öyle bir şey. 

Onlar kendilerini dokunulmaz sanılanlar, Dünyamızı, hayatımızı ve bizlerin geleceğimizi, kirletmeye, tecavüz etmeye devam ediyorlar. 

Dünyayı kirletenler, fiili işleyenler değil, o fiil işlenirken ayağa kalkmayan sürünen bizleriz. 

Hani şair diyordu ya şiirinde;  

“Bana kefendir yatak sana tabuttur havuz 

 Sen kıvrıl ben gideyim son peygamber kılavuz 

 Yol onun varlık onun gerisi hep angarya 

 Yüzüstü çok süründün ayağa kalk Sakarya.”  

 Saygılarımla

Not: Bu gün kurtuluşunu kutladığımız Sarıgöl ve diğer yerleri kurtaranların, başta Mustafa Kemal  Atatürk ve arkadaşlarının ruhları şad olsun. Bizlere de Dünyayı kirletenlere karşı Allah cesaret versin. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum