Mankurtlaşıyor muyuz?

1980 kuşağı olup da “Selvi Boylum Al Yazmalım” filmini anımsamayan bence yoktur.

Hani şu, gençlerin Kadir İnanır, genç kızların Türkan Şoray olmak istediği günler. 

al-yazmalim.jpg

Keşke, o günleri geri getirebilsek, ah keşke…

Bu filmin yazarını da anımsadık mı? Anımsayamayanlara yardımcı olalım; Kırgız Yazar, Cengiz Aytmatov…Aynı yazarın “Gün Olur Asra Bedel” (1980) adlı romanını okusaydınız ‘bilinçsiz köle, canlı robot’ anlamına gelen bu ‘mankurtlaşmak / mankurtlaştırmak” sözcüğünü de bilmiş olacaktınız, neyse… Bilmemek ayıp değil, işte öğreniyorsunuz: Tarihçesi Kırgız Efsanelerine, Altay  Türklerine, Moğolcaya kadar gider. Peki, bir kişi nasıl mankurtlaştırılırdı?

Mankurtlaştırılmak istenen kişinin saçları usturayla kazınıp ıslak deve derisiyle sıkı sıkı kaplanır, eli ayağı bağlı, çöl güneşinin altına bırakılırdı.

Deve derisi kurudukça başı öylesine sıkar ki, bundan böyle büyüyen saç deri üstüne çıkamayacağından içe, beyine doğru büyümeye devam edecektir. Büyüyen saçlar beyine ulaştığında, eyvah ki, eyvah!

Geriye dönük büyüyen kıllar beynin fonksiyonları gittikçe bozar ve kişi bundan sonra istediğini değil, artık isteneni yapacaktır. “Mankurtlaştırmak”  işte budur beyler…

Şimdi son bir yıl içinde neler olduğunu özetle anımsayalım:

a-Askerlikte yemek öncesi günde üç kez ‘Tanrı’mıza hamt olsun’ ile biten dua sözlerindeki öz Türkçe ‘Tanrı’ sözcüğü İçişleri Bakanlığının genelgesiyle kaldırılıp, yerine ‘Allah’ sözcüğünün kullanımı zorundu kılındı. ”Arap’ın Allah’ı ile Türkün Gök Tanrı’sı aynı şeyler değilse, havaya boşuna mı avuç açıyoruz dersiniz?

b-Milli Savunma Bakanının yanına başında beyaz fesiyle bir askeri görsel basında gördük mü, gördük… 

c-Başka bir asker komutanına ‘Rabia selamı’ verdi mi, verdi…

d-Bir alay komutanı bir partinin gençlik kolları pozisyonundaki bir derneğe askeri üniformayla ziyaret etme cesaretini kendinde buldu mu? Buldu…

Beyler, biz de mankurtlaşıyor muyuz yoksa?

e-Geçen hafta on beş Karadeniz yaylası imara açıldı mı, açıldı. Karadeniz Yörüklerin yol göründü mü? Göründü.

d-Bir ilin parti il başkanı,  öğrencilerin karne, teşekkür, taktir belgelerini alıp, bir postacı gibi ev ev gezerek dağıttı mı? Evet, dağıttı…

f-Bir zamanlar başörtüsü takan kızlarımıza yan gözle bakanlar içeri tıkıldığı bir ülkede, Dinayet’ten bir yetkili, “Evlenme niyetindeki gençler birbirinin mahrem yerlerine, fikir verecek ölçüde bakabilir” dedi mi? Vallahi dedi.

Kız ve kadınlarımızdan bir tepki geldi mi, billahi gelmedi.

Hey, kızlar, hanımlar, sizde mi mankurtlaşıyorsunuz yoksa?

g- Meclis Başkanımız “Paralarını biz veriyoruz, elbette rektörleri biz atayacağız” mealinden bir söz ettiğinde birileri  ‘Babanın parasını mı veriyorsun?”  dedi mi? Demedi.

h-Yüz kusur üniversite dekanından otuzu eski AKP’li. Boğaziçi’ne atanan AKP’li rektöre varana kadar dut yemiş bülbül gibi susan gençler, bu ana kadar neredeydiniz?

Siz de mi  mankurtlaşıyor muyuz yoksa?

k- Alman vatandaşı olan iki Türk bilim insanı Pandemi aşısını buldu mu, buldu.

1737 yılından bu yana Almanya’nın en saygın eğitim kurumu olan Göttingen Üniversitesi Rektörlüğü’ne ‘Nobel Harikası unvanlı’  yine bir Türk kökenli fizikçi, Prof. Dr. Tolan seçildi mi, seçildi.

Bu bilim insanları ne diye Türkiye’de değil,  diye hayıflanmak gelmiyorsa içinizden, hadi gözünüz günaydın; mankurtlaştık demektir.

Mankurlaştırılma hareketinin tarihi sanmayın ki, yenidir. Tarih ‘mankurtlaştıracağım’ diyenlerle ‘mankurtlaştırmayacaksın’  diyen insan mezarlığıdır.

Örneğin, ünlü Yunan bilgin, felsefecisi Sokrotes, (İ,Ö:399) dünyada ilk kez, öğrencilerinin gözü önünde  yavaş yavaş zakkum suyu içirilerek neden  öldürüldü bilir misiniz?

 Eski, ”Yunan Tanrı ve Tanrıçalarını İnanmıyorum” dediği, yani  “Beni mankurtlaştıramazsınız” dediği için.

O dönemin tanrı adlarını ağza almak bile destur gerektiriyordu, aleyhlerinde konuşmak kanını susamak demekti.

‘Her firavuna bir Musa gerek’ lâfı boşuna söylenmedi; Kutsal kitaplar ardı sıra gelmeye başlayınca, yani insanoğlu kitaplı dinlere sığınınca Eski Yunan Tanrı ve Tanrıçalara birer birer unutulup gittiler.  (Pardon, bazıları hâlâ yaşıyor)

Hangileri mi yaşıyor?

a-Heybetiyle her taşın altından çıkan Tanrıların Tanrısı, Baş Tanrı “Zeus” ,   mitolojiyle tanışmayan gençler Yüce Tanrı Zeus’u hiç bilmedikleri için  ‘Deyyus’  ile aynı şey sanıyorlar.

 b- Savaş Tanrısı “Ares”   köpeklere verilen bir ad.

 c-“Artemis”, ‘artema’ olarak şimdi bir fayans markası,

 d-“Athena”  Yunanistan’ında “Atina” şehir adı.

 e- “Eros” erkek don markası.

f- “Good-year” ayakkabı, lastik markası,

 h-“Pegasus” bir uçak firma adı.

 j-“Bellona” koltuk takımı adı,

k-“Diana / Venüs” Latin dillerinde sık kullanılan bayan ve kızı adı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum