Palavra atayım derken madara olmak

“Palavra atmak”  deyimindeki ‘palavra’  İspanyolcadaki ‘lâf, söz’  anlamına gelen “palabra”  sözcüğünden alıntıdır.

“Palavra” aynı zamanda denizcilikte kullanılan kısa namlulu ve mevzili bir top türüydü. Bu toplar öylesine kuru gürültü çıkarır ki,  düşman sanki dünyanın sonunun geldiğini sanırdı.

Bu toplar aynı zamanda ramazan bayramlarında orucun bitiminde, saygın birinin ziyaretini duyurmak, kutlamak amacıyla da yapılırdı.

Şimdi de ‘madara’ sözcüğünü de tanıyalım:         

Yunanca “yolunmuş, kelleştirilmiş, tüy dökülmüş” demek olan “madarós” (μαδαρός) sözcüğünden alıntıdır.

‘Madara olmak/etmek’ deyimini nereden çıkmış dersiniz?

Gözünüzün önüne bir kümes getirin, kümeste horozlardan biri efeliğini ilân eder. Efe horozun efeliği bir yeniyetme horozun tavukların üstüne çıkmaya başlayana kadar devam eder. Bu aşamadan sonra efe horozun  işi biraz zor demektir. Bu kötü başlangıcın ayrımında olan bizim efe horoz kümeste onca piliç varken  yeniyetme horozun üstüne çıkarak tepesini gagalamaya başlar.

Kümes sahibi olayın ayrımında olmazsa yeniyetme horoz beyin kanamasından ölecektir. Ya kümes sahibi olayın ayrımına varırsa?

Köylü, bizim efe/horozu öyle bir ders verir ki,  Allah kul başına vermeye…

Ne mi yapar?

tuyu-yolunmus-horoz.jpgEfeyi yakalar, onca tavuğun önünde bağırta bağırta tüylerini yolar, sonra ve cıbıl cıbıl kümese bırakıverir.

Bizim madara olan efe horoz tenine gaga darbesi değmesin diye, süt dökmüş kedi gibi kümesin bir köşesinde bekleşir,  artan yem kırıntılarıyla yaşamını sürdürmeye çalışır.

Bu arada yeniyetme horoz beslenmeye ve büyümeye devam ettiğinden intikamını çok fena alır; başlar eski efe horozu gagalamaya.

 E,ne demişler, boru değil, eden bulur dünyası bu

Madara olmak ve palavra sıkmak deyimleri beni hep siyasileri anımsatır.  ‘Siyasi’ sözcüğünün Arapça ‘siyâsa’ sözcüğünden alıntı olup  ‘at bakıcısı’ demektir. Büyütmeyin milletvekillerini gözünüzde, unutmayın ki onlar vekildir, aslı varken vekil kim ki?

Elindeki bu gücün ayrımında olmayan seçmen vekillerin güç zehirlenmesine neden olur. Güç zehirlenmesine uğrayan vekil (Denizli AKP Millet Vekili Şahin Tin gibi) “Halkın boğazından kuru ekmek geçiyorsa aç değildir” demeye başlar. Adamlar kendilerini Kaf Dağı’nın doruğunda gördüklerinden seçmen, onlar aç karınca sürüsünden farksızdır.

Güç zehirlenmesine uğrayan vekiller an gelir , muhalefet partilerinin yoksullara yardımını engellemeyi , ‘Olmadı bu saylanmaz, seçim yenilensin’ demeyi kutsal bir görev sanırlar.

İşte, tam bu noktada insanların açlığına, azmine dokunun, zira dokunmak yaşamak demektir!     

Uzağa gitmeyelim; iki kız babasıyım, biri İngiltere’de, kardeşimin iki evladı var, biri Tataristan’da. Unutmayın, bu güzelim ülkede güç zehirlenmesine uğrayan vekillerin uygulamaları gençler umudunu çaldılar.

Bu gençlerin yüreklerindeki yurt özlemini dokunabildiğinizce dokunun, zira dokunmak hasret gidermektir.

Okullar açıldığında evladına ceket, pantolon ve çanta alamadığı için intihar eden baların gözyaşına dokunun, korkmayın dokunmaktan, dokunmak acıya ortak demektir.

Borcunu ödeyemediği için ahırdan hayvanları alınıp götürülen bir köylünün gözyaşına dokunun.           

Güç zehirlenmesine uğrattığımız yöneticiler yüzünden sadece 2018 yılı içinde 3.161 kişi intihar etti. İntihar edenlerin oranı bir önceki yıla göre % 28 arttığı anlaşılıyor.

“85 milyonluk Türkiye’de olacak o kadar” diyorsan; sadece Aydın’da (bu yıl ) intihar eden 73 kişinin ölüsünü dokunun.

Tüm bunları yapmak ürkütücü geliyorsa sana, bari 15 Aralık 2020 günü (bir günde) can kurtarayım derken can veren 9 sağlık çalışanımızı yitirdiğini bil.

Hiç durmadan palavra atanlara madara etmeyi öğrenmek de yaşamaktır.

Yukarıdaki kümes örneğindeki yeniyetme horozların direncini dokunun. Çoğaltın yeniyetme horozları, çoğaltın. Anımsa, çoğalmak da yaşamak demektir.

Ve yine unutmayasın ki seçmenler kör olduğu sürece ‘kral çıplak!’ diyen olmayacaktır. Uyan derin uykulardan, dokun güne güneşe…

‘DOKUN’ dediğimi şeylere dokunmak sana ar geliyorsa, bari Türkiye’nin en kısa şiirini sesli oku da, öğren kim olduğunu.

MARİFET

Suya dokunmazmış,

Sabuna dokunmazmış,

Pise bak!

             (Celâl Vardar)

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.