Şair isterse

Yazarlar, aydınlar, düşünürler, yöneticiler, siyasetçiler toplumla iletişim kurmada görsel ve yazılı bir takım materyalleri kullanırlar. Bazen sesli, bazen yazılı, bazen de yazılı ve görsel medya televizyon programları ile amaçlarına ulaşmaya çalışırlar.

Biz de hakikati dile getirmede en etkileyici üslup olarak, şiiri kendisine yol seçen şairler isterlerse neler olur hep birlikte görelim:

Şair isterse;

Karanlıklar aydınlık olur.

Uzaklar da yakın...

Mekânları, zamanları aşar

Leylâ, Mecnun'a kavuşur.

Kışlar bahar olur.

Kuşlar öter ormanlarda, ağaçlarda...

Bahçelerde, kırlarda Papatyalar, laleler, zambaklar, çiçekler açar.

Kelebek olur, kuş olur uçar.

İki gönül bir olur, samanlık seyran olur.

Hasret, sevinç haberlerini müjdeler bize.

Gönüllerimizde derinden nağmeler...

Mutluluk, aşk şarkıları şakır...

Şair isterse;

Orta Asya'dan Anadolu'ya ve Viyana'ya,

Akıncıların atları koşar dört nala..!

Yemen'den Belgrad'a, Nil'den Tuna'ya,

Doludizgin geçen Akıncıların destanını yazar.

Cihad meydanlarında...

Kılıç kalkan sesleri...

Mehterin çaldığı fetih marşları,

Allah'u Ekber! Allah'u Ekber!

Tekbir sesleri yeni zaferler müjdeler.

Tarihin şanlı altın sayfalarına…

Şair isterse;

Vatan, bayrak, ezan, millet,

Kültür ve medeniyet,

Mısralarla şiir olur.

Destan olur, roman olur.

Okunur okullarda, salonlarda...

Bütün gençler öbek öbek Türkiye'de.

İlmik ilmik dokunmuş kilimin,

Yünleri, düğümleri, renk ve desenleri gibi.

Motifler, kalplerimize, ruhlarımıza işlenir.

Şair isterse;

Bir derdi, iki kelamı,

Mısra mısra, kıta kıta şiir olur.

Yaralara merhem, gönüllere şifadır.

Seven ve sevilen gönüllere dermandır.

İnsanlar arasında gönül köprüleri kurandır.

Şair aşk adamıdır,

O gönüller sultanıdır.

Çağlayan bir şelale, bir pınardır.

Yüreğinden şırıl şırıl mısralar akan...

Şair isterse;

Âşıkların yüreklerini yakan ateştir.

Güzellikleri tutuşturan meşaledir.

İnsanı, doğayı, kurdu, kuşu, çiçeği ve her şeyi,

Seven ve sevdiren bir âşıktır.

Şair isterse;

Şairin mısraları,

Çölde yanıp kavrulan serapa bir yudum su,

Dost meclisinde içilen bir bardak çay,

Ya da kırk yıl hatırlı,

Kahve gibidir mısralar...

Şairler, ozanlar, şiirler, türküler...

Sözümüz, sazımız, yazımız, şarkılar...

Yüreğimiz sevdamızdır türküler, şiirler...

Şairler,

İnsanı, yaşamı yazar, bizi yazar.

Bizi, bize söyler, bizi bize bağlar.

Şair isterse;

Şair Hak aşığıdır.

Dilsiz şeytan değildir O!

Halkın ve Hakk’ın gürleyen sesidir O!

Milletin mahşeri vicdanındaki mısralarda,

Bağımsızlıktır, barıştır, özgürlüktür.

Kurtuluş Savaşında Mustafa Kemal Atatürk'tür.

İstiklâl Marşında Mehmet Akif'tir.

Arif Nihat Asya'da dalgalanan bayraktır.

Şair isterse;

Şair asırlar geçse de halâ yaşayan,

Sevginin sultanı, gönüller mimarı

Yunus'tur, Fuzuli'dir...

Mevlâna'dır, Hacı Bektaş-ı Veli'dir.

Çile, gözyaşı, acı, yokluk, gurbet,

Ve hasretle yoğrulmuş Anadolu'da,

Karacaoğlan’dır, Aşık Mahsuni'dir.

Bozkırın tezenesi Neşet Ertaş'tır.

"Benim sadık yârim kara topraktır."

Gerçeğini haykıran Aşık Veysel'dir.

Şairler, ozanlar, aşıklar, sanatçılar...

Tarihimiz, kültürümüz, medeniyetimizdir.

Mısralarıyla bayrak bayrak dalgalanıyor..!

Aşkımız, özümüz, sevdamız, bütün kalplere,

İşte nakış nakış böyle işleniyor, böyle yazılıyor.

Şair isterse;

Işıktan korkan yarasalara,

Şair ışık olur, güneş olur.

Şair isterse...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum