Şehitlik ve gazilik

Şehit sözcüğü Arapça kökenlidir. Kısaca vatan uğruna ölene şehit, bu yolda yaralanana gazi denir.

Şehitlik ve gazilikle ilgili kutsal kitabımız Kur’an’da birkaç ayetin meali de şöyledir:

"Allah yolunda öldürülmüş olanları ölüler sanma sakın. Hayır! Onlar diridirler. Rablerinin katında rızıklandırılıyorlar". (Âl-i İmrân sûresi: 169)

"Allah’ın, lütfundan kendilerine verdiğiyle sevinçlidirler. Ve arkada kalıp kendilerine katılmamış olanlara şunu müjdeliyorlar: Onlar için korku yoktur; tasalanmayacaklardır onlar. (Âl-i İmrân sûresi: 170)"

"Allah yolunda öldürülenler için ölüler demeyin. Tam aksine, onlar dirilerdir ama siz farkında olmazsınız. (El Bakara Suresi, 154)"

Türk Dil Kurumuna göre ise, şehit: bir ülkü uğrana ölen kimseye denir.. Gazi ise düşmanla savaşan veya savaş yapmış kimse ye denir.. Savaştan sağ olarak dönen kimse olarak anlamlandırılmıştır. .

Ancak atalarımızın İslam ile tanışmasıyla beraber milli dininden, milli kültüründen ve diğer milli değerlerinden tamamen kopmamıştır. Şehit, şehitlik ve alperenliğin yerini alan gazilik sözcükleri dilimize yerleşirken, vatan sözcüğü şehitlik kavramı içinde yerini alır. Türkler İslam dinini kabul etmeden önce de düşmanla çarpışırken ölenin değeri şimdikinden az değildi. Örneğin düşman tarafından kalleşçe öldürülen, adına destan düzüldüğü bilinen Saka Hanı Alp Er Tunga için söylenen ağıt şöyledir:

''Alp Er Tunga öldü mü

Dünya sahipsiz kaldı mı

Korkak öcünü aldı mı

Şimdi yürek yırtılır. ''

Saka hükümdarı Kürşat bağımsızlık için Çin sarayını basmış ve savaşta öldürülmüştür. Türkler ölenlerin mezarlarına savaşta öldürdükleri düşman sayısı kadar balballar dikmişlerdir. Şehitler için de yas alameti olarak beyaz bayrak kullanmışlardır. Beyaz renk ayni zamanda büyüklük ve ululuk demektir.

Dede Korkut hikâyelerinde de düşman karşısında kahramanlık gösterenler iyiler sınıfına alınmıştır. Demek ki Türk milleti Müslüman olmadan önce de savaşta ölenler ve savaşa girip sağ kalanlara ayrı bir değer vermiştir. Vatan için savaşmak ölmek veya gazi olmak, Müslüman Türk milleti için çok önemlidir. Her şeyidir. Çünkü din, namus, şeref ve bağımsızlık gibi kutsal değerler ancak vatan sayesinde korunabilir. Bunun için atalarımız vatanımız için her fedakârlıkta bulunmuşlar, kanlarını akıtarak onu düşmana teslim etmemişlerdir.

Şehitlik olmadan vatan olmaz. Evet, vatan bir toprak parçasıdır. Ama her toprak parçası vatan değildir. Vatan, uğruna şehitlerin kan akıttıkları toprak parçasıdır. ''Toprak eğer uğruna ölen varsa vatandır '' sözü bu nedenle çok güzel söylenen bir sözdür.

Bugün üzerinde yaşadığımız bu güzel vatan atalarımızın kahramanca kanlarını akıtarak bize teslim ettikleri topraklardır. Tarih boyunca ülkemize saldırmışladır. Saldırmaya da devam edeceklerdir. Zira Emperyalistlerin birinci amacı biz balkanlardan atmaktı. Bizi Balkanlardan attılar. Şimdi ikinci amaçları bizi Anadolu’dan atmaktır. Etrafımızda döndürülen oyunların amacı budur. Bizi bölüp parçalamak ve bizi Anadolu’dan atmak. Ama şunu unutmuşlardır. Türk milleti küllerinden nasıl bir yeni vatan yarattı ve tarih sahnesinde yeniden şanlı yerini aldıysa bu gün ve bu günden sonrada tek birey kalsa bile yine şahlanır ve tarihteki yerini alır. Bizde özgürlük namus şeref ve din gibi kutsal değerler her şeyden önce gelir.

Bu gün üzerinde yaşadığımız bu vatan işte kahraman atalarımızın her karışını kanları ile sulayarak bize teslim ettikleri kutsal topraklardır.

Şu şiiri de unutmayalım:

''Ecdadını zannetme asırlarca uyudu,

Nereden bulacaktın o zaman eldeki yurdu''

Şehitlik ve gazilik Tanrı katında da inanların erişebileceği en üst rütbedir. Bu rütbeye en üst rütbe denir. Çünkü bu rütbe ancak vatan uğruna can ortaya konarak kazanılır. Bu nedenle atalarımız ne savaşmaktan korkarlar ne de savaşta ölmekten.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.