Serim’den doların ateşini düşürecek reçete

Serim’den doların ateşini düşürecek reçete

Strateji ve Finans Uzmanı Ali Serim, doların yükselmesindeki temel sebebin siyasi nedenler olduğunu vurguladı. Doların yükselmesini durduracak hamleleri sıraladı.Fin-As Danışmanlık Yönetim Kurulu Başk...

Strateji ve Finans Uzmanı Ali Serim, doların yükselmesindeki temel sebebin siyasi nedenler olduğunu vurguladı. Doların yükselmesini durduracak hamleleri sıraladı.

Fin-As Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı, Strateji ve Finans Uzmanı Ali Serim, günümüzde gözlemlenen kur hareketlerinin bazı önemli ekonomik sebepleri barındırdığını ancak aslında en büyük nedenin büyük ölçüde siyasi olduğunu söyledi.

Serim, doların ateşini düşürecek reçete olarak tanımladığı yapılması gerekenler listesini şu şekilde sıraladı:

“Merkez Bankasının bağımsızlığı güçlendirilmelidir. Uzmanların ifade ettiği şekilde ifade etmek gerekirse Merkez Bankasının artan yasal bağımsızlığı, banka başkanlarının görev ve yetkilerini kullanırken siyasi otoritenin etkisi altında kalmaksızın fiyat istikrarı ile ilgili kararları alabilmelerini ve bu kararları uygulayabilmelerini kolaylaştırırken, merkez bankasının artan saydamlığı ise hesap verebilirliğini arttırarak uygulanan para politikasına duyulan güveni pekiştirmekte ve enflasyonun ardındaki önemli faktörlerden birisi olan enflasyonist bekleyişlerin kırılmasında önemli rol oynayabilmektedir.

Yapısal reformlar

Yapısal reformlar seçim sonrasında hızla devreye alınmalıdır. Ekonomistlere göre Yapısal reform, bir sistemin daha verimli çalışabilmesi ve şoklara karşı daha dayanıklı hale getirilebilmesi için o sistemin yeniden yapılandırılması olarak tanımlanabilir. Türkiye özelinde Büyümenin ithalâta bağımlı yapıdan kurtarılması ve cari açığın düşürülmesi; Vergi sisteminin dolaylı vergilere dayalı olmaktan çıkarılıp dolaysız vergilere ağırlık veren bir yapıya dönüştürülmesi; Enerji faturasının azaltılması için gerekli tasarruf önlemlerinin alınmasi temel başlılardır. Zaten yapısal reformlar üzerine hükümetin önemli yollar aldığını söyleyebiliriz. Kalan son dokunuşların yapılması gerekli. Seçim sürecinin bu dokunuşları geciktirdiği kesin.

AB’den uzaklaşma değil daha da yakınlaşmak temel hedef olmalı. AB’nin ülkemize karşı adil olmadığı kesin ama AB Standartlarına uyumun muazzam faydaları olduğu da tartışmaya açık değil. Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini, Cumhuriyetimizin kurucu felsefesini ve Atatürk’ün geleceğe bakışını doğrulayan kilit bir aşama ve Türkiye Cumhuriyeti için yeni bir basamak olarak değerlendirmeye devam etmek lazım. Avrupa Birliği müktesebatı niteliğindeki evrensel normlar ile Avrupa Birliği ülkelerinin uygulamalarına daha fazla uyum sağlamak amacıyla, gerekli tüm uluslararası sözleşmelere taraf olmak ve bunların etkin şekilde uygulanmasını sağlamak sadece yaşam kalitemizi yükseltmez aynı zamanda yabancı yatırımları da çeker.

Türk Lirası’nı özendirici döviz kullanımını azaltıcı çalışmalar kapsamında dış ticarette doları rafa kaldıracak adımlar atıldı. Bu adımları daha da geliştirmek ve yaygın hale getirmek önemli.

Vergi ve sigorta prim borcu yapılandırması sonrası vatandaşın yastık altında ve bankadaki dövizleri bozdurması, varlık barışından gelecek paranın hızla ekonomiye kazandırılması ile piyasada dövizde satış baskısını artırması kaçınılmaz ama uygulamaların geçerlilik tarihini uzatılmasının daha faydalı olabileceği tartışmaya açmak gerekli. Varlık Barışı da kurları aşağa çekmekde etkili olacaktır.

Güven artırıcı adımlar

İstikrar ve güven artırıcı adımlar; Mali disiplin (kamu borç yükünün hafifletilmesi); Fiyat istikrarına odaklı bir para politikası duruşu gibi başlıklar için atılan adımlardan cok bu adımların iletişiminin doğru yapılması önemlidir. İletisim konusunda zaaflar var. Bugünun dünyasında ne yaptığınız kadar bunun iletişiminin nasıl yapıldığı da önemlidir. Ülkemizde bu konu küçümseniyor. Diliyorum bakış açısı bu noktada değişir.

Kabul etmeliyiz ki Dünyanın en kötü komşularına sahibiz. Bu komşular ve kontrolümüz dışında yaşanan gerilimlerle kurlar arasında ilişki olduğunu da unutmamalı, kullandığımız dili mümkün olduğunda müktedil hale getirmeliyiz. Komşuları istikrarsız, savaş halinde ve dünyanın önemli bir enerji koridoru olan bir ülkemizin istikrarsız olmasından memnun olacak güçlerin her zaman olacağını hatırlayarak kullanılan dili yumuşatmak temel prensibimiz olmalıdır zira gerilimin hat safhada olan bölgemize yabancı yatırımcı gelirken kullanılan gerilim dili sebebiyle çekingen davranmakta ve döviz girişi olumsuz etkilenmektedir. Ülkemize yönelik karalama kampanyaları olduğunu kabul edelim Ama önemli hataların da yapıldığını gözardı etmeyelim. Bu hataların tekrarlanmamasına yönelik irade koymanın çok pozitif etkileri olacaktır.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.