Seyyid Ahmet Arvasi Doğumunun 84. Yılında Anıldı

Seyyid Ahmet Arvasi Doğumunun 84. Yılında Anıldı

Türkiye Gazetesi yazarlarından, Türk-İslam Ülküsünün abide şahsiyetlerinden Seyyid Ahmet Arvasi, doğumunun 84. yılında Arvasi Derneği tarafından düzenlenen, “Doğumunun 84. Yılında Bütün Yönleriyle Sey...

Türkiye Gazetesi yazarlarından, Türk-İslam Ülküsünün abide şahsiyetlerinden Seyyid Ahmet Arvasi, doğumunun 84. yılında Arvasi Derneği tarafından düzenlenen, “Doğumunun 84. Yılında Bütün Yönleriyle Seyyid Ahmet Arvasi” paneli ile anıldı.

Büyük mütefekkir ve dava adamı Seyyid Ahmet Arvasi, Türkiye Diyanet Vakfı Konferans Salonu’nda düzenlenen “Doğumunun 84. Yılında Bütün Yönleriyle Seyyid Ahmet Arvasi” paneli ile anıldı. Panelde, Seyyid Ahmet Arvasi’nin kardeşi Halit Bahadır Arvasi, Ahi Evran Üniversitesi Ahilik Araştırma Merkezi Müdürü Kazım Ceylan, Op. Dr. Kemal Tekden, Van İl Müftüsü Nimetullah Arvas ve Av. Hayati İnanç, Seyyid Ahmed Arvasi’yi anlattı. Panelin açılış konuşmasını yapan Arvasi Derneği Başkanı Hikmet Arvas, Arvasi ailesinin İslam alemi içerisinde farklı bir konuma sahip olduğunu söyledi. Arvasi ailesinin büyük alimlerden, fazilet sahibi ariflerden oluştuğunu vurgulayan Arvas, “Onlar bu özellikleri ile hem öncü ve örnek olup hem de aziz olan İslam dininin yükselmesine vesile olmuşlardır. Bu Yüce Allah’ın onların şahıslarında İslam alemine sunduğu bir lütuf ve hamdı gerektiren bir ikramdır” ifadelerini kullandı.

Arvasi ailesinin Anadolu coğrafyasının manevi iklimine yön verdiğini belirten Arvas, “Bu şerefli ve pak sülalenin mensupları birbirini tanısın, aralarında ünsiyet peyda olsun, aileye ait değerler yetişen nesillere anlatılabilsin ve aktarılabilsin. Geçmiş büyüklerimizin manevi müktesebatını gelecek nesle aktarmak arzusu ile böyle bir teşekkülü oluşturmak istedik” şeklinde konuştu.

Arvas, doğumunun 84. yılında yad edilen gönül ve fikir mimarlarından Seyyid Ahmet Arvasi Hoca ile alakalı panelin faydalı olmasını dileyerek, “Bu süreçte bizden desteklerini esirgemeyen başta Nuri Elibol olmak üzere Başkan Yardımcımız Ömer Arvas, Genel Sekreterimiz İbrahim Sena Arvas ve yönetim kurulu üyelerimize teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

“GÜLEN YÜZÜ VE NEŞELİ TABİATI NEDENİYLE HEP ONUNLA BİR ARADA OLMAK İSTERDİK”

Panelin başkanlığını yapan Ahi Evran Üniversitesi Ahilik Araştırma Merkezi Müdürü Öğ. Görv. Kazım Ceylan, Seyyid Ahmet Arvasi’nin ailesi ve şahsiyetini anlatması üzere sözü Halit Bahadır Arvasi’ye verdi. Ahmet Arvasi’den 8 yaş küçük olduğunu söyleyen Bahadır Arvasi, “Bu konuşmamda özellikle Arvasi Hoca’nın yaşamında bilinmeyen veya pek az bilinen duyduğum veya bizzat şahit olduğum bazı olayları aktarmaya çalışacağım” ifadelerini kullandı. Arvasi Hoca’nın en büyük erkek çocuk olması nedeniyle kardeşlerine kol kanat gerdiğini ve özellikle derslerde kendilerine yardımcı olduğunu vurgulayan Bahadır Arvasi, “Gülen yüzü ve neşeli tabiatı nedeniyle hep onunla bir arada olmak ve kendisiyle sohbet etmek isterdik. Bizi güldürecek günlük olaylar ve fıkralar bulup anlatır ve neşelendirirdi” şeklinde konuştu.

ARVASİ MAMAK CEZAEVİ’NDE

Bahadır Arvasi, ağabeyi Ahmet Arvasi’nin Mamak Cezaevi’ndeki anılarını da panele katılanlarla paylaştı. Mamak Askeri Cezaevi’ndeki bir hücredeki anılarını aynen aktaran Bahadır Arvasi şunları kaydetti:

“Arvasi hazır ol durumunda saatlerdir ayakta dimdik bekletilmektedir, yorgun ve bitkin durumda. Arkasında tüfeğinin namlu ucuyla Arvasi’nin kıpırdanmasını engellemek için bir Mehmetçik görevlendirilmiş. Kıpırdadıkça askerin sert komutu ve kendisini namlu ucuyla dürtmesinden çok rahatsız olmaktadır. Bir an ‘Yarabbi ben bu durumu hiç hak etmedim, bunlar Mehmetçiği bile kendi işkencelerine alet ettirmekteler’ diye serzenişte bulunuyor. Dizlerinde takat kalmamış, artık bayılacak raddeye gelmiştir. Manevi çağrıda bulunur, o anda yüzünün dönük olduğu duvarda bir siluet belirir, sadece bakışırlar ve siluet kaybolur. Bu siluet Seyyid Abdülhakim Arvasi’nin görüntüsüdür. O anda vücudunu büyük bir enerji kaplar, bacakları zindeleşir ve saatlerce bu işkenceye dayanma gücü kazanır.”

“BİZİM ŞANSIMIZ ARVASİ HOCA’NIN TALEBESİ OLMAK VE ONUN ESERLERİYLE BESLENMEK OLDU”

Arvasi Hoca’nın eserleri ve tesirlerini anlatmak için konuşmaya Kazım Ceylan devam etti. Ceylan 70’li, 80’li yıllarda gençliğini “bir cephedeymiş” gibi yaşayanların okuyacağı, faydalanacağı yerli, milli ve İslami kaynakların sayısının fazla olmadığını belirterek, “Bizim şansımız Arvasi Hoca’nın fiilen talebesi olmak ve onun eserleriyle, yazılarıyla beslenmek oldu. Eğer hem Türk hem de İslam davasını Türk-İslam Ülküsü olarak baş tacı yapabilmişsek bunda en büyük pay rahmetli Arvasi Hoca gibi Erol Güngör gibi ve Cemil Meriç gibi fikir, düşünce ve dava adamlarıdır” değerlendirmesinde bulundu.

NEDEN TÜRK-İSLAM ÜLKÜSÜ?

Ceylan, Arvasi Hoca’nın ilk kitabı olan, ‘İleri Türk Milliyetçiliğinin İlkeleri’ kitabında ’Türk milliyetçiliği nedir? Türk milliyetçiliğinin sunacağı program ne olmalıdır?’ konularını anlattığını söyledi. Ceylan, Arvasi Hoca’nın ‘Türk-İslam Ülküsü’ kitabı hakkında da bilgiler verdi. Arvasi Hoca’nın ‘Türk-İslam Ülküsü’ adlı eserini neden kaleme aldığını anlatan Ceylan şunları söyledi:

"Arvasi Hocamız ’Neden Türk-İslam Ülküsü’ sorusuna şu cevabı verir. ‘Türklüğü bedeni, İslamiyet’i ruhu bilen, milletini teknolojik hamlelerle dünyanın bir numaralı devleti yapmak özlemi ile çırpınan, dünya Türklüğünün, İslam dünyasının ve bütün mazlum milletlerin ümidi olmaya namzet bir gençlik yetiştirmekten başka çaremiz yoktur. Din ve milliyet, zıt değerler değildir. Bu sebepten, ’sentez’, tez ile antitez arasında söz konusu olacağına göre, yıllardan beri kullandığımız ’Türk İslam Sentezi’ yerine, ’Türk-İslam Ülküsü’ sözü daha uygun olur. Bu düşünceyle kitabımızın adını, ’Türk-İslam Ülküsü’ olarak seçtik."

Arvasi Hoca’nın “Doğu Anadolu Gerçeği” adlı kitabı hakkında da bilgiler veren Ceylan, “Kürtçülüğü, siyasi emperyalizmin bir oyuncağı olarak gören Hoca, Doğu Anadolu meselesinde Siyonist parmaklarının, tarihi Pers emperyalizminin, Kara ve Kızıl emperyalizmin etkilerini ifade ediyor” dedi.

“ARVASİ HOCA İNSANLARA NASIL HİTAP EDECEĞİNİ ÇOK İYİ BİLİYORDU”

Seyyid Ahmet Arvasi’nin misyon ve vizyonunu anlatan Op. Dr. Kemal Tekden ise, “Bir insanın hayatındaki en büyük mucize, muhteşem bir öğretmenle karşılaşmaktır ben de Arvasi Hoca ile karşılaştım” ifadelerini kullandı. Arvasi Hoca’nın insanlara nasıl hitap edeceğini çok iyi bildiğini vurgulayan Tekden, “O zamanın Marksist, komünistleri arkadaşlarını Arvasi Hocanın dersine girdirmezmiş, engel olurlarmış. Çok tesirli oluyor arkadaşlarımızı yoldan çıkarıyor diye. Türk-İslam davasının kitabını yazmış bir insan. Adeta başka bir kitap okumasanız sadece Seyyid Ahmet Arvasi Hoca’nın kitaplarını okusanız Türk-İslam medeniyetine vakıf olursunuz, bir dava adamı olursunuz, bir ülkücü olursunuz” değerlendirmelerinde bulundu.

“Oryantalist yazarlar gibi değil, davasının çilesini çekmiş” ifadelerini kullanan Tekden, “Onu bütün kalbiyle, bütün zerreleriyle hisseden ve onu size aktaran bir kişiydi. Eğer bugün Arvasi Hoca’yı bizler yeterince anlayabilseydik Türkiye’nin hali farklı olurdu. Bir toplumun gelişmişlik seviyesini insanlarının eğitimine verdiği önemle belirlerdi rahmetli hoca. Milli savunmanın bir parçası diyor milli eğitim. Bazı sözleri Arvasi’de buluyoruz sadece” diye konuştu.

“TÜRK MİLLETİNİN GAYESİ İSLAMDIR”

Arvasi Hoca’nın, Türk milletinin gayesinin İslam olduğunu söylediğini vurgulayan Tekden şunları kaydetti:

"Türk milletini sevmek tamamen bu sebepten dolayıdır. Türk milletine ne kadar hizmet edersen İslam’a da o kadar hizmet edersin. Çünkü Türk milleti yine İslam’ın yeniden dirilmesini sağlayacak dünya üzerinde bir güç olmasına sebep olacak bir millettir. Ülkücülüğü de Allah ve Resulünün davasına hizmet olarak görüyor. Bir milletin öncülerin, bir milletin fedaileri diye görüyor."

“ŞERİATLA TASAVVUF, İSLAM DİNİNİN BİR MÜMİNİ BİR DIŞTAN KUŞATMASI VE İÇTEN FETHETMESİDİR”

Van İl Müftüsü Nimetullah Arvas ise, Seyyid Ahmet Arvasi’nin tasavvuf anlayışını katılımcılara anlattı. Arvasi Hoca’nın kendine has bir tarifte tasavvufu tarif ettiğini belirten Arvas, “Tasavvuf şeriatın sınırları içerisinde kalmak şartı ile samimi bir aşk, heyecan ile din özüne, esrarına ve zevkine kemal-ı edeple ulaşma gayretini ifade eder. Başka bir ifadesinde şeriatla tasavvuf, İslam dininin bir mümini bir dıştan kuşatması ve içten fethetmesidir. Şeriat ile disipline olan Müslüman tasavvuf ile vicdanileşir. Bunlar zıt şeyler değildir birbirini tamamlayan şekil ve muhtevadan ibarettir. Bu sebepten Müslümanların şeriatçı ya da tarikatçı adı altında bölünmesine çalışanlar gaflet içerisinde değillerse ihanet içerisindedir buyurmaktadır” dedi.

“ARVASİ HOCA’NIN KİTAPLARINI EZBERLERDİK”

Av. Hayati İnanç da Arvasi Hoca’nın şiirlerini okudu. Şiirleri okumaya başlamadan önce anılarını anlatan İnanç, Arvasi Hoca’nın kitaplarını ezberlediklerini ve yazacaklarını sabırsızlıkla beklediklerini söyledi. İnanç, “Türkiye Gazetesi’ndeki yazılarına ondan önce de Hergün Gazetesi’ndeki yazılarına yetişmiştim ben. O kadar güzel öğretirdi ki bu yaşımıza geldik hala ondan işittiklerimiz ezberimizdedir. Sosyal değişim projeleri 4 türlüdür derdi. Ya ihtilal, ya inkılap ya tekamül ya eğitim. İhtilalin de, inkılabın da, tekamülün de insani ve İslami olmadığını, doğru olmadığını izah ettikten sonra tek çarenin eğitim olduğunu zihnimize nakşetti” ifadelerini kullandı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.