Ahmet KELEŞOĞLU

Ahmet KELEŞOĞLU

Sokak Hayvanları

Soğuk kış aylarında sokaklarda çaresiz kalmış canlılar bir merhamet eli uzansın diye bekliyorlar. Akşam iş çıkışı eve dönerken ya da sabah evden çıkıp işe giderken, mutlaka gözümüze çarpar bu canlılar. Belki muhtaç durumdaki insanları çok fazla göremeyebiliriz. Ancak sokak hayvanlarını fazlasıyla görüp, içimizden ''vah zavallılar soğuktan donuyorlar aç susuz'' dediğimiz çok olmuştur. O andaki işe yetişme telaşı ya da iş dönüşü eve gitmek için koşuşturmalarımız hayvanları görmemizi değil ama yardım etme düşüncemizi arkaya atıyor. Niçin böyle diye çok sorgulamamak gerek. Bunu hepimiz zamanlı zamansız yapıyoruz. Ancak egolarımızı engelleyemediğimiz çeşitli ortamlarda veya arkadaş toplantılarında bir kedinin başını okşadığımızı veya hayvancağızın önüne küçük bir simit parçası atarak yaptığımız bu eylemi abartarak anlatmaya bayılırız. Burada makbul olan bilerek ve isteyerek insanın hiç bir iltifat beklemeden bu hayvanlara yardım etmesidir. Bu duygu ile hareket edildiğinde içsel bir huzur, manevi bir tatmin kendiliğinde oluşacaktır. O duygusal durum farkında olmadan sizi mutlu edecektir. Hayvanların bu aciz durumları ve kaçınılmaz sonları akla geldiğinde insan dehşete düşüyor ister istemez. Zaten gün geçmiyor ki onların cansız bedenlerini sokaklarda görmeyelim. Bu acınılası durum o an hepimizi üzüyor tabi. 

485868-3-4-b60a7.jpgBunun yanında kuyruğu kopmuş, kalçası çıkmış, ayağı topal, gözü kör olmuş onlarca hayvanda çaresizce yardım bekliyorlar bizden. Unutmayalım ki bu canlıların sokak ömürleri bir buçuk yılı zaten geçmiyor. Sokak hayvanları ile ilgili çıkan kanunlarımız yeterli olmadığı gibi uygulamaya geçmesi ve müeyyide uygulanması da pek mümkün görünmemekte. Hal böyle olunca görev bizlere düşüyor. Niçin görev bizlere düşüyor? Çünkü hayatımızı tükettiğimiz bu kainat, sadece bize ait değil de ondan. Tanrı bu dünyayı sadece bizler yaşayalım diye yaratmadı. Bu dünya bizlerle birlikte gökyüzünde uçan kuşlara, yerin altındaki solucanlara ve yer yüzündeki bütün canlılara da ait tabiki. Bu arada doğadaki bütün bitkilerde diğer ortakçılarımız, biz istesekte istemeskte. Canlıların bu kadar çok ve çeşitli olduğu kainat ta nedense söz hakkı insanlara verilmiş. Bir an kedi ve köpeklerin balinalar ve kuşların, arkasından ormanların konuşmaya ve haklarını aramaya kalkıştıklarını düşünürseniz, biz irade koyucu insanlar onların yanında aciz kalırız. Doğru kullanıldığında dünyanın hepimize yeteceğini hatta gelecek doğacak ve büyüyecek diğer canlıların da ortak mirasçı olabileceğini unutmamak gerekir.

Tekrar başa dönmek gerekirse soğuk sokakları aklımızdan çıkarmamalıyız demek geliyor içimden. Biz insanların bu acımasız haksızlığa bir son vererek merhametimizi öne çıkarmalıyız. Hoyratça tükettiğimiz doğada başka canlıların da olduğunu unutmamalıyız. Acımasız dünyanın zavallı insanları daha ne zamana kadar saldıracağız bu mükemmel boşluğa. Bir an hiç olmadığımız yaşamadığımız duygusu içimizi sardığında, ya da sanki dünyaya gözlerimizi ilk kez açıyormuşçasına hissinden kendimizi alamadığımız da temiz bir elle dokunmak istemez miyiz canlıya ve doğaya. 

Sizce de öyle değil mi? 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum