Sporda şiddet insanların psikolojisini bozuyor

Sporda şiddet insanların psikolojisini bozuyor

Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, spor karşılaşmalarında yaşanan şiddet olaylarının insanların psikolojisini bozduğunu söyledi.Nişantaşı Psikiyatri Merkezinden Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, 19 Nisan 2018 tarihi...

Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, spor karşılaşmalarında yaşanan şiddet olaylarının insanların psikolojisini bozduğunu söyledi.

Nişantaşı Psikiyatri Merkezinden Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, 19 Nisan 2018 tarihinde Ziraat Türkiye Kupası yarı final rövanş maçında, Fenerbahçe Ülker Stadı’nda Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında oynanan ve Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş’in yaralanmasıyla sonuçlanan olayların ardından spor yorumcuları, teknik direktörler, kulüp yöneticileri ve birçok kişinin yorum yaptığını belirterek, “Olayları iki yönden değerlendirmek gerektiği düşünülebilir. Birinci yönü bu şiddet davranışları ve arkasındaki motivasyon anlamak. İkinci yönü bu davranışlarla ilgili karşı taraf için önce üzülüp sonrasında ama ile başlayan cümleler kurarak aslında olan olayı değersizleştiren ve suçlayıcı değerlendirmeler ve bunların sporda şiddete yansımaları” dedi.

Taraftarın şiddet davranışını anlamak için, önce taraftarı iyi analiz etmek gerektiğini dile getiren Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, “Taraftar ya da futbol seyircisi Türk dili kurumu sözlüğünde ’Sporcunun veya sporcuların temsil ettikleri renklere, kulübe veya bayrağa bağlı kimse’ olarak tanımlanmaktadır. Ancak sportif bağlamda esasen sportif kulübün faaliyetlerini duygusal ve ekonomik anlamda destekleyen, kulübün çeşitli hizmetlerini ücret karşılığı satın alan, türlü zorluklara rağmen kulübün maçlarını seyretmeye ve desteklemeye giden yani kulübün esas pazarını oluşturan kişiler olarak tanımlayabiliriz. Bir kişi bir kulübe neden bağlı olur ve bağlılığını yaşamı boyunca neden sürdürür? Genelde toplumlarda herhangi bir değere, herhangi bir yapıya veya herhangi bir görüşe ait hissetmek kişiyi korumaktadır. Aynı değerlere inanan kişiler; hem yalnızlıktan korunurlarken hem de ait oldukları yapı ile güçlü hissederler. Bunu çoğunlukla bilinçdışı yaparlar. Yani aslında kendisinin doğrudan iştirak etmeden dolaylı katılarak (kulübün taraftarı olmak, maça gitmek gibi davranışlar ), bir başarının parçası olarak hissetmesi kişiye yoğun haz verir. Aynı şekilde herhangi bir kayıpta da, dolaylı tepki vermesi ve olumsuz durumun paylaşılması, sorumlulukların başkalarına atılması, olumsuzluğa toptan hep birlikte daha büyük bir güçle reaksiyon verilmesi, kişinin öfkesini daha sağlıklı şekilde ortaya çıkarmasını sağlar. Ancak bu nispeten masum durumlar çeşitli nedenlerle kolayca aşılabilir” diye konuştu.

Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, bazı kişilerin bu kadar ikaza, caydırma cezalarına rağmen hala statlarda kontrolsüzce davrandığını kaydederek, şiddet davranışının nedenlerini şöyle sıraladı:

“Sosyo-ekonomik nedenler: Genel hayatlarında sıklıkla şiddete uğrayanlar (fiziksel, sözel), bununla baş etmek için spor alanında yani statta şiddet davranışı göstererek bir nevi rövanşa alırlar.

Alkol ve uyuşturucu kullanımı şiddet davranışını artırır.

Yüksek düzeyde uyarılmışlık diye tanımlanan, maç öncesi rakibin veya kendi takımının hocasının, yöneticilerinin, gazete yazarlarının, spor programı katılımcılarının kışkırtıcı mesajları, hakemler hakkında söylenenlerin kişinin tahammülünü azaltması.

Müsabaka esnasında futbolcuların kışkırtıcı davranışları, olumsuz performansına rağmen kart gördüğünde ya da oyundan çıkarken kendi ya da karşı tarafı zorlayıcı davranışlarda bulunması. (vücut dili, formayı öpmesi, jest ve mimikleri)

Futbolda devam eden adaletsizlikle ilgili konuşmalar, federasyonun ve kurulların zaman zaman atmosferden etkilenerek yanlış kararlar alması ve bunun doğru karar bile olsa medyada aşırı tartışmaya açılması.

Esasen şiddet veya kötü davranış yanlısı olmayan; ancak etrafındakilerin şiddet ya da kötü davranış yapmasını seyrederken, bu durumu zaman içinde normalleştirerek bu davranışın kötü olduğu ile ilgili kaygısının azalmasıyla o davranışlara ortak olması. (insanlıktan çıkma)

Futbolda cezaların faillerinin bulunamaması ya da bulunan faillerin çeşitli kişilerce korunması.

Futbolda cezaların yapan kişiye değil, kulüplere, tribünlere ya da taraftar gruplarına verilmesi.

Futbolcu ve teknik adamların hakem kararlarına aşırı tepki göstermeleri.

Seyirci gruplarının bazı rakip yönetici adaylarınca maniple edilmesi

Aslında bu maç bağlamında bakıldığında, hala devam eden kısır ve kışkırtıcı konuşma ve davranışlar, Şenol Güneş’in kafasında kaç dikiş olduğu, maçın tatil edilmesi, haksızlığa uğradığını düşünen iki tarafın camiaları ön plana çıkmıştır.

Neredeyse tüm konuşmaların sonunda ama, ancak gibi sözlerle her iki kulüp, camialarına biz haklıyız mesajı verilmektedir. Esasen; futbol pazarının en büyük alıcısı olan seyircilerin kaybedilmemesi için yapılan bu hamleler, ülkemizde ve dünyada yoğun izleyicisi olan bu sporun değerini giderek azaltmakta, statlardan taraftarı uzaklaştırarak, fanatik ve holiganların yerleşmesine neden olmaktadır.

Bu maç ne ilk ne de son olacaktır. Yarın başka kulüpler benzer bir tartışmanın içinde kendilerini bulacaklardır. Bu tartışmalar içinde gene, birilerine statlarda bir şey atılarak yaşanmış sıradan bir olaya dönüşerek yok edilecektir. Spor endüstrisinin ülkemizde çalışma metodu ne yazık ki budur. Bu da aslında uzunlamasına sporda daha gerilerde gitmemize neden olabilecektir.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.