Tarhana Osman’ı tanır mısınız?

Yakın tarihimize adını  “Tarhana Osman” olarak yazdıran ünlü bilim adamından  bahsetmeden önce,   ”tarhana” sözcüğünü köken ve tarihçesi hakkında mini bilgi vermek isterim.

Tarhana” sözcüğü gerek Arapçada gerekse de Farsçada kullanılan “yaş, ıslak” demek olan ‘tar’ ile ‘hane, aile, ev’ anlamına gelen “xāna” (hane) sözcüklerinin birleşimiyle oluşan “tarīna / tarχīna” sözcüğünden alıntıdır. Öteden beri fakir fukara yemeği, ev kadının hiç olmayacak bir anda kurtarıcı öğünü /dar-hane anlamı içerdiği bilinir.[ Danişmend-Name (1360) ]

Şimdi, meşhur TARHANA OSMAN’a geçebiliriz:

1918  İzmir /Karşıyakalı bir çiftçi ailenin çocuğudur, An­ka­ra Üni­ver­si­te­si Ve­te­ri­nerlik Fa­kül­te­si­’n­i (1943) birincilikle bitirdi.   Kim­ya Uz­ma­n (1948), ba­şa­sis­tan  oldu, An­ka­ra Üni­ver­si­te­si­’n­de bi­yo­kim­ya da­lın­da dok­tor un­va­nı­nı al­dı.

ABD’de  ve Mis­so­uri Üni­ver­si­te­si Bes­len­me Kür­sü­sü­’n­de ça­lış­ma­lar­da bu­lun­du,  1953’te, An­ka­ra Üni­ver­si­te­si Tıp Fa­kül­te­si Bi­yo­kim­ya Kür­sü­sü­’n­de öğ­re­tim üyesi oldu.

O yıllarda, Amerikalılara göre  Türkiye’nin beslenme ve gıda politikası değiştirilmeliydi, değiştirildi de… Süt tozundan bahsettiğimi anlamış olmalısınız.

Anadolu’nun doğal sütünü bir kenara iterek parayla Amerikalıların yemediği süt tozu satın almaya başladık. “Zeytin yağının kansere yol açtığı tezi” kasıtlı şekilde yaygınlaştırılınca zeytin yağı yemediğimiz gibi, pırasa doğrar gibi asırlık zeytin ağaçlarını kestik. Ata’nın yadigârı  ‘basma’ olarak bilinen kumaşlardan yapılan giysileri küçümser olduk.

Yetmedi,“Zeytin yağı yiyemem amam / Basma da fistan giyemem aman” türküsünü  günde beş öğün radyolardan dinlettirildik.

Bu türküyle yetinmeyip Amerika ile  dost olduğumuzu kanıtlamak için  “Amerika Amerika / Türkler, Dünya Durdukça / Beraberdir Seninle / Hürriyet Savaşında” diye devam  şarkıyı büyük bir keyifle söylemeye doymadık.

İşte tam böyle anda  Tarhana Osman lakaplı Osman Nuri Koçtürk Amerikalıların tepesini attırmaya başladı. Osman Nuri Koçtürk’ün söylediği bir cümle Amerikalıları ve Menderes hükümetini çileden çıkarmaya yetti de arttı.

Neydi o söz?

Satın aldığımız süt tozu kansere neden olan aflotoksin içeriyor,aksini iddia eden herkesle tartışmaya hazırım” Bu söz bomba gibi patladı.Bu olaydan sonra Osman Nuri Koçtürk’ün adı  artık o meşhur ‘Tarhana Osman’ olarak beyinlere yerleşti.

Bunun bir cezası olmalıydı,oldu da…

Ne mi oldu?

Tarhana Osman Türkiye’deki CIA’in hedefine alınan ilk Türk olarak birinciliğini sürdürmektedir.

O günlerde soya fasulyesinin faydalarını  keşfeden Amerika bol miktarda soya fasulyesi yağı ve besinleri stok ettiğinden stoklarındaki margarin ve süt tozunun  elden çıkarması gerekiyordu.

Yani Amerika’ya bir pazar gerekliydi, aranan Pazar bulundu: Türkiye

‘Osman Nuri Koçtürk’   radyo yayınlarıyla isyan bayrağını açarken, bir yandan da   TÖS’ü ve DİSK’i yanına alarak yurt çapında konferanslar ve yürüyüşler düzenlenmeye başlandı.

Menderes Hükümeti’nin başına Tarhana Osman belası yetmezmiş gibi,bir de  MARKOPAŞACILAR çıkmasın mı?

Kimdi Markopaşacılar?

Rıfat Ilgaz, Sabahattin Ali ve Aziz Nesin üçlüsü  ve yakın arkadaşları….Markopaşa adlı dergi yayına başladı,dergi öylesine benimsendi ki, devlet gazetelerinin toplamı bu dergi kadar satılmıyordu.

Markopaşa her sayısında  Köy enstitülerinin yaşaması gerektiği, margarin satışlarının,Amerika’nın dayattığı buğday tohumunun Anadolu’ye getirilmemesi için her gün çarpıcı yazılar yazmaya başladı.

Bu anarşistler (!) kesinlikle susturulmalıydı, ama nasıl?

Son çare: Dergi yazarlarının bir bir  içeri tıkıldı ve farklı tarihlerde dergi tam on bir kez kapatıldı ama  kapatıldıkça değişik adlarla (Malumpaşa, Merhumpaşa, Markopaşa, Alibaba, Hür Markopaşa ) yayına devam etti.

Sonuç: İlk cezaeviyle Aydın’da tanışan Sabahattin Ali, Bulgar sınırında yılan gibi başı ezilerek öldürüldü.(Anımsatma: Katili ordunun deposundan silah çalarken yakalandığı için kovulan Ali Ertekin adlı bir assubaydı. Kısa süre cezaevinde kaldıktan sonra Menderes tarafından çıkarılan af ile serbest kaldı)

Rifat Ilgaz onlarca kez içeri tıkıldı, öğretmenlikten atıldı, aç kalma tehlikesiyle yüz yüze kalan yazar yaşamını sürdürebilmek için HABABAM SINIFI serisini yazdı.

Aziz Nesin,1993 Sivas/Madımak’ta cayır cayır yakılmaktan son anda kurtuldu.

 Koçtürkün ikinci isyanı:   Meksika buğdayı olarak bilinen “Sonora buğdayı”nın Türkiye’ye getirilmemesi için üniversitelerde konferanslar vermeye başladı,ama konferans vermesi ve radyoda konuşma yapması yasaklandı.

Profesör olma sırası gelmesine rağmen türlü bahanelerle Prof. Unvanını verilmedi.

Konya civarında uğradığı saldırıda kıl payıyla ölümden kurtuldu. Tür­ki­ye­’de Nöt­ra­li­ze Lis­te­si­ ola­rak ad­lan­dı­ran CI­A ra­po­run­da, Tür­ki­ye­’de pasifsize edil­me­si ge­re­ken kişi ilan edildi.

Sebebini kendisinin de  bilmediği bir nedenle 12 Eylül döneminde gözaltına alındı,  işkence gördü. Gördüğü işkenceden sonra küstü, kabuğuna çekildi,1994 yılında aramızdan ayrıldı.

Her tarhana çorbası içtiğinizde bu saygıdeğer bilim adamımızı saygıyla analım. Unutmayalım ki, tarhana gibi vitamin deposu çorba Avrupalıların tekelinde olsaydı, çocuklar okul kantinlerinde salam, sandvich, hot dog gibi hazır yiyeceklerle  besleniyor olmayacaktı.

Dövmeli değil, öldürmeli bizi, öldürmeli...

(Anımsatma: Aydın sınırları içindeki okullara süt tozu dağıtan kurumun başındaki yetkili rahmetli Şükrü Uslu kayınpederimdir. Kendisinden O.Nuri Koçtürk ile ilgili çok çarpıcı anılar dinlemişimdir. Kendisini rahmet ve saygıyla anıyorum)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.