Tepine tepine ağlayasım geliyor!

Tepine tepine ağlayasım geliyor ülkemin durumunu gördükçe, sadece ülkemin değil dünyanın koronoyla mücadelesini gördükçe. Çok zor günlerden geçiyoruz. Kültürümüzün gereklerini yapamaz hale geldik.  Ne ölümümüzde ne doğumumuzda,  kimseyle el sıkışamıyoruz, çocuklarımızı bile öpemiyoruz. Kimseyi çocuklarımız dâhil hiç kimseyi öpemiyoruz, sarılamıyoruz şöyle doya doya koklaya koklaya sarılmayı bırak birbirimize değeceğiz diye korkuyoruz. Depremden evde oturmaya, salgın yüzünden sokağa çıkmaya korkuyoruz.  Tam da şu sırada dibe vurmuş bir ekonomik tablo ile ülkemin durumunu gördükçe tepine tepine ağlayasım geliyor.

Doğal afetlere diyecek sözümüz yok da ya ısmarlama yapılan felaketlere ne demeli? Oyulmadık dağımız kesilmedik ormanımı kalmadı. Bırakmadınız.  Belki de o jeotermaller yüzünden yeraltından çektiğiniz sular yüzünden bazı felaketleri yaşıyoruz. Yakılıyor her yer, kendinize fayda ve rant gördüğünüz her yer durmadan yakılıyor. Sakın kendiliğinden oldu diyerek bizi aptal yerine koymaya kalkmayın asla inanmıyoruz.  Her şeye bir kılıf her işe bir bahaneniz var.

Doktora yapmış insanlar çekirdek satıyorsa sokakta ve bu ülkede herkese ayrı bir uçak tahsis ediliyorsa. Bunca sıkıntı yaşıyorken bu ülke, benim tepine tepine ağlayasım geliyor. ‘’Atatürk milletin efendisi köylüdür’’ diyor köylü, çiftçi eskiden gerine gerine, kasıla kasıla gezerdi, gururlanmak anlamında söylemiyorum. Kendisine güveni vardı anlamında okuyun lütfen. Çiftçiler bütün çocuklarını kolejlere gönderirlerdi, gönderebilirlerdi. İnsanlar kendilerine ev aldıkları gibi çocuklarına da evlenirken ev alırlardı. Emekli olduklarında aldıkları ikramiyeyle memur, işçi, emekli ev alırlardı. Şimdi bu insanların üç kuruşuna tamah ediyorsunuz.  Vermemek için bir sürü dolambaçlı yol gösteriyor, vermiyorsunuz. Hiç bu kadar kötü olmamıştı ülkem. Gözümüzü kapadığımızda, kafamızı kuma gömdüğümüzde deve kuşu gibi görmezden gelemiyoruz ne yazık ki.  Görmesek de biliyoruz. Vatandaş ‘’ eve ekmek götüremiyoruz’’ dediğinde panik oluyorsunuz ya. Olun! Gerçekten evine ekmek götüremiyor insanlar. Üstelik elektrikleri, suları kesiliyor parasızlıktan. Mühim olan itibardan taviz vermemek siz bakın keyfinize feda olsun size seksen bir milyon.  Oldu zaten!

Madem evde oturun diyorsunuz. Gösterin bakalım sosyal devleti görsün vatandaş. Mesela karşılıksız para verin aynı Avrupalılar gibi hani diyorsunuz ya ‘’Avrupa’ya benzeyeceğiz. Yönümüz Avrupa!’’ Benzeyin işte size fırsat, hadi bakalım sözde kalmasın! Gösterin büyüklüğünüzü. Esnafa,  işsize, çaresize yardım edin bakalım. Evlere erzak gönderin insanların çorbası kaynasın. 

Öğretmenler gününde, dünyadaki başka öğretmenlerin yaşadıkları şartlarla kıyasladığımda öğretmenlerimizin durumunu gördükçe,  öğretmen olmuş eğitimde dirsek çürütmüş insanların çöpten kağıt topladıklarını görünce,  yüksek lisans,  doktora yapmış insanların sokaklarda boş boş dolaşıp iş aradığını görünce, milyonlarca üniversite öğrencisinin üç kuruş harçlık için ana, baba eline baktığını görünce, kaç üniversite bitirmiş insanların sokaklarda çekirdek sattığını görünce, liyakatsiz insanların olmayacak makamlarda üst düzey yöneticilik yaptığını görünce, aç insanların çaresizce pazarlarda bırakılan artıkları topladığını görünce,  toprağını ekip biçmek için olağan üstü emek sarfederek güç şartlarda ürün yetiştirmeye,  ülkeye azıcık da olsa yerli ürün vermeye çalışan çiftçinin elinden alınan traktörlerini,  toprağına, hayvanına haciz gelmesini görünce ve ülkeme dair sınırsız derecede olumsuzlukları görünce hangi birini yazayım? Tepine tepine ağlayasım geliyor.

En kısa zamanda huzurla, kahkahalar atarak mutluluk dolu günlere kavuşmamız dileğiyle umudunu kaybetme ülkem! Elbet bir gün güzel günlere kavuşacağız, bu böyle kalmayacak!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.