Topal molla

Değerli okurlar bu günlerde ülkemin başında karabulutlar dolaşıp duruyor. Bir tarafta bir zaman kurtarıcı ve hayırsever iş adamı olarak tanıtılan Reze Zarraf’ın Amerika’da ki ülkem hakkında yaptığı olumsuz ötmesi. Diğer taraftan Coğrafya öğretmenlerinin bile bilmediği Man Adası belgeleri ülkemizi dışa karşı itibarsız hale getiriyor.

Sultan Abdülaziz döneminin önder siyasetçilerinden biri olan Keçecizade Fuat Paşa (1814 İstanbul-1868 Nice), Keçecizade İzzet Molla’nın oğludur. Babası son derece nüktedan bir insan ve önemli bir şairdi.

 Bir şiir meclisinde, Paşa’ya gerçek dostlarını sormuşlar

“Şimdiki gerçek dostlarımın kimler olduğunu bilemem” diye cevap vermiş, “zira ikbaldeyim (iktidardayım), ikbalden düştüğüm de arayıp soranlar gerçek dostlarımdır.”

 Yarı resmi bir toplantıda Fransa İmparatoru III. Napolyon, Fuat Paşa’ya istediklerini sıralıyor:

“Süveyş Kanalı açılmalı, Girit, Osmanlılardan alınıp Yunanistan’a verilmeli, Kudüs’teki kutsal yerlerden Katoliklere ait olanların yönetimi Fransızlar da olmalı”

İmparator, Osmanlı Devleti’nin bunlara kolay kolay razı olmayacağını bildiği için de aba altından sopa gösteriyor:

“Zaten bu sorunlar sizin için büyük bir dert... Yorgun omuzlarınızdan bunları atıp hafifleyiniz...”

Buna karşılık Fuat Paşa gülümsüyor ve hiç istifini bozmadan cevap veriyor:

“Biz hâlâ çok güçlüyüz

 İmparator bir kahkahadan sonra:

“Yapmayın” diyor, “devletinizin ne kadar zayıfladığını bütün dünya biliyor.”

Yani “Sizi vururuz” demeye getiriyor.

Bu tehdit karşısında, Fuat Paşa’nın verdiği şu cevap tarihe geçiyor:

“Haşmetmeab, siz, bendenize, başka bir devlet gösterebilir misiniz ki, üç yüz senedir, siz (yani dış devletler) dışarıdan, biz (yani hainler) içeriden devamlı tahribine direnebilmiş olsun! Evet, üç yüz senedir, siz dışarıdan, biz içeriden, Osmanlı’yı yıkamadık!”Haşmetmeab.

 Tehditlere boyun eğmeyiz.”

Doğru değil mi bu ülkeyi bazı hainler hırsızlar vurguncular içerde bazıları da dişarda o kadar uğraşmalarına karşı ayakta durması mucize değil mi?

Bir İranlının ülkemi düşürdüğü duruma bakar mısınız? Ama bu Rezza’nın suçu olduğu kadar aslında bunun önüne yatan T.C. Bakanlarının da suçu yok mu? Bunların mal varlıklarına el konup yüce divana gönderilmesi gerekmez mi?

Değerli okurlar bir İngiliz casusu olan Thomas Edvard Lawrence Arabistan çöllerinde1915’de Mekke’de bulunan 80 yaşındaki Şerif Hüseyin’in doymayan menfaat hırsını vaatler ve altınlarla tatmin etmiş ve onun ardında adeta bütün Arapları birleştirmişti.

Bütün Arapları Osmanlıya karşı ayaklandırarak Osmanlının Arap yarımadasından çıkmasını sağlamıştır.

İşte bu İngiliz casuslarının oyunları ile birçok ülke mağdur olmuştur.

Bunlardan biri de Afganistan devletidir.

TOPAL MOLLA

 “Dün Afganistan’ın yaşadığı bu acı olayların aynısın bugün Türk milleti olarak bizler yaşamaktayız. Haini- Ajanı- Casusu görüyoruz, tanıyoruz ama maalesef kimseyi inandıramıyoruz’’

1920 yılında, Afganistan'da Topal Molla lâkabıyla tanınan bir zat ortaya çıkar ve önce bir tekke kurar. Hemen ardından kendi adamlarını Afganistan’ın dört bir yanına salarak ‘’şöyle büyük bir evliya, böyle büyük bir ulema’’ şeklinde reklamını yaptırır.

Üç yıl gibi çok kısa bir zaman içinde Topal Molla'nın müritlerinin sayısı 200 bine ulaşır ve 1925 yılına gelindiğinde daha da artarak 300 bini aşar.

Topal Molla, istediği sayıya ulaşınca Afgan Kralına karşı ayaklanma başlatır. Bir yıl içinde büyük katliamlar yapılarak oluk oluk kan akıtılmış, Afgan Kralı Emanullah’ın ülkesinden kaçmaktan başka çaresi kalmamıştır.

Kral Emanullah, vatanından ayrılmak için Afganistan sınırına geldiğinde, aniden yanına esrarengiz bir kişi yaklaşır ve kendisine ‘’Beni tanıdınız mı, ben o meşhur Topal Mollayım. Afganistan’ı karıştırmakla görevliydim, görevimi başarıyla bitirdim ve şimdi İngiltere’ye dönüyorum’’ der.

Afgan Kralı Emanullah acı acı iç çektikten sonra, İngiliz ajanı Topal Mollaya der ki;

‘’Ben senin İngiliz ajanı olduğunu ve hangi görevle Afganistan’a gönderildiğini çok iyi biliyordum. Sen, halkımı öylesine etkilemiştin ve onların gönüllerine girmiştin ki senin İngiliz casusu olduğuna onları inandırmamın imkânı yoktu’’

 

İngiliz ajanı Topal Molla, sarığını, fesini atmış, uzun sakallarını kesmiş, başında İngiliz fötr şapkası, boğazında gayet kibar kravatıyla, kazandığı zaferin mağrurluğu için de İngiltere’ye yola çıkmıştı.

Dün Afganistan’ın yaşadığı bu acı olayların aynısın bugün Türk milleti olarak bizler yaşamaktayız. Haini- Ajanı- Casusu görüyoruz, tanıyoruz ama maalesef kimseyi inandıramıyoruz!

Her şey apaçık ortadayken

Ülkemin içine düşürüldüğü durumu göremeyenler, anlamak istemeyenlerin çokluğu karşısında ancak ''Allah sizlere bir an önce akıl, idrak ve vicdan versin'' demekle yetiniyoruz.

Allah, milletimize merhamet ederek, uyuyanları uyandırsın ve kısa zamanda bu Topal Mollaların kurduğu kirli tuzaklardan korusun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum