Cevdet ŞAHİNOĞLU

Cevdet ŞAHİNOĞLU

“Ulan O…pu!”

Bilmem hatırlar mısınız…

Bizim çocukluğumuzda “Bir bilmecem var” diye başlayan “çayda kahvaltıda yenir” diye devam edip, “bisküvi denince akla hemen onun adı gelir, eti eti eti” şeklinde biten bir reklam vardı.

Nedense gecenin bir vakti sözleri dilime dolandı...

“Bir bilmecem var çocuklar!

Haydi sor sor!

Çayda kahvaltıda yenir.

Acaba, nedir nedir?

Bisküvi denince akla?

Tamam şimdi buldum.

Hemen onun adı gelir,

Eti eti eti…”

***

Amacım bunları yazmak değildi ki…

İşin şakası bir yana güzel reklamdı, vesselam.

Neyse… konu hazır bilmeceden açılmışken bilmeceyle devam edelim…

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, “başbakan” sıfatıyla TBMM kürsüsünden milletvekillerine hitap etmektedir.

Biri kadın iki milletvekili aynı sırada oturmakta ve erkek olan oturduğu yerden Başbakan’a sataşmaktadır.

Başbakan bu ikilinin oturduğu sıraya dönerek;

“Sizin bu kutsal çatı altında ne halt yediğinizi biliyorum, susun” der.

Bu sözlerin muhatabının erkek olanı (ismi lazım değil) Antalya milletvekilidir.

Şimdi zurnanın zırt dedği yere geldik.

Kadın olanı acaba, kimdir kimdir?

***

Bir reklamdan nerelere geldik. Biz konumuza dönelim.

Allah ne kadar yüce ki, olmadık kişileri hiç olmadık zamanda karşılaştırıp bazı şeylere tanık ediyor.

Efendim yer Atatürk Kent Meydanı…

Meydanın altındaki otoparkın birinci katındayız.

Kahramanımız eski bir yargı mensubu.

Duvara yaslanmış, telefonda durmadan birine küfrediyor.

Aman Allah’ım!

Ne küfür, ne küfür..

Küfredilmedik ne anasını bıraktı, 

Ne eşini, ne sülalesini..

Ne yo...lığını bıraktı,

Ne de or...luğunu…

Eski yargı mensubu bağırıyor:

“Ulan o...pu!
Sen gelmezsen ben gelirim demedim mi?”

Eski yargı mensubu devam ediyor:

“Ulan y...a!

Sen ne dedin de ben yapmadım..

Bak ben sana nasıl zaman yarattıracağım görürsün..

Her şeyin hala elimde…

Bu oyunu bozacağım...”

Olay bu...

Gelelim bilmecenin sorusuna:

Bu eski yargı mensubunun telefonda bas bas “Ulan o...pu!” diye bağırdığı telefonun diğer ucundaki kim?

***

BİR İNSANDA CİBİLİYET Mİ DAHA ÖNEMLİ YOKSA EĞİTİM Mİ?

Padişah bir gün vezirini çağırmış; 
Vezirim söyle bakalım eğitim mi yoksa cibiliyet mi ? demiş. 
Vezir; cibiliyet hünkarım demiş. 
Padişah hadi sende dercesine kafasını sallamış. sonra tüm ülkeye kedisinin eğitimini verebilecek birinin bulunması için haber yollatmış.
Saraya gelenlerin içinden en son birini beğenip seçmiş . 
Adam sormuş hünkarım ne öğreteyim bu kediye? 
Padişah hizmet etmesini öğret demiş. Birkaç ay sonra yabancı ülkelerden konuklarımız gelecek onlara hizmet etsin tepsileri taşısın demiş. 
Nitekim aylar sonra beklenen gün gelmiş kedi padişahın istediği gibi servisleri yaparken, padişah yine vezirini çağırmış. 
Kafasıyla kediyi işaret edip vezirim söyle bakalım eğitim mi yoksa cibiliyet mi? demiş 
Vezirin cebinden bir fare çıkartıp boş bir köşeye fırlatmasıyla birlikte, kedinin tepsileri fırlatıp fareyi yakalamaya koşması bir olmuş.
Vezir padişaha dönmüş cibiliyet hünkarım, cibiliyet demiş. 

Sizce bir insanda olması gereken bu iki kavramdan hangisi daha önemli?

SON SÖZ:

Bilmecelerin takipçisi olacağız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum