Yeşilçam’ın unutulmaz sahneleri fırçasında can buluyor

Yeşilçam’ın unutulmaz sahneleri fırçasında can buluyor

Türk Sineması üzerine birçok çalışması ve kitabı bulunan Yaşar Üniversitesi Film Tasarımı Bölümü Dr. Öğretim Görevlisi Dilara Balcı, Yeşilçam aşkını hobisiyle birleştirdi. Türk filmleri arşivi, afiş v...

Türk Sineması üzerine birçok çalışması ve kitabı bulunan Yaşar Üniversitesi Film Tasarımı Bölümü Dr. Öğretim Görevlisi Dilara Balcı, Yeşilçam aşkını hobisiyle birleştirdi. Türk filmleri arşivi, afiş ve fotoğraf koleksiyonu da bulunan Dilara Balcı, Yeşilçam’ın unutulmaz sahnelerini suluboya tekniğiyle resimleyerek yaşatıyor.

Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Film Tasarımı Bölümü Dr. Öğretim Görevlisi Dilara Balcı, Türk Sineması hobisiyle birleştirerek filmlerden unutulmaz sahneleri fırçasıyla ölümsüzleştiriyor. Akademik hayatında Türk filmleri ve bu filmlerdeki karakterler, konular, oyuncular, yönetmenler üstüne birçok çalışması ve kitabı bulunan Dr. Dilara Balcı, hobilerini mesleğe çevirmeyi ve onları birleştirmeyi sevdiğini belirterek, Türk Sineması tutkusunun çocukluktan başlayan öyküsünü anlattı. Dr. Balcı, “Yeşilçam filmlerine olan ilgim 6-7 yaşlarımda başladı. Anneannemle Göztepe’de caddeye bakan bir apartmanda yaşıyorduk. Dışarı çıkıp oynamam pek de mümkün değildi. Okulda sosyal bir çocuk olmama rağmen okuldan sonramı televizyon izlemekle geçirdim. Çocukluğum, özel televizyonların ilk açıldığı 1990’lı yılların başına denk geliyor. Bu kanallar bol bol Yeşilçam filmi yayınlıyorlardı. Üstelik siyah beyaz yapımları göstermekten de çekinmiyorlardı. Bu filmleri zevkle izliyordum. Özellikle de Ayhan Işık, Sadri Alışık ve Belgin Doruk’un başrollerini paylaştığı Küçük Hanımefendi serisini seviyordum. Sadri Alışık ve Belgin Doruk vefat ettiklerinde çok üzüldüğümü hatırlıyorum. Daha ilkokuldayken arşivlemeye başlamıştım, gazete ve dergilerden fotoğraflar keserdim. Maalesef onları saklayamadım” dedi.

Lise yıllarında Türk Sinema tarihi, çeşitli anı ve biyografi kitaplarını okumaya başladığını ifade eden Dilara Balcı, “Artık yalnızca oyuncular değil yönetmenler de ilgimi çekiyordu ve onlarla tanışmak için lisede son sınıfta sözel bölüme geçip Mimar Sinan Üniversitesi Sinema TV Bölümünü tercih ettim. Bu benim için zorlu bir süreçti, çünkü lisemde sözel bölüm yoktu ve puanlarımın yüksek olmasından ötürü bu kararım ailem ve öğretmenlerim tarafından pek de hoş karşılanmadı ama bu sayede üniversitede Metin Erksan, Feyzi Tuna, Nedim Otyam, İlhan Arakon, Memduh Ün, Duygu Sağıroğlu gibi ünlü yönetmenlerden dersler alma şansı buldum. Üniversitede, film arşivinden de büyük ölçüde yararlandım ve televizyonlarda denk gelmediğim pek çok filmi izleyebildim. Bu yıllarda sahaflardan fotoğraf ve afiş toplamaya da başlamıştım. Üniversitede öğrendiğim temel bilgi, değerli bir kültürel miras olan sinemaya ilişkin her türlü malzemeyi korumaktı. Ben de bunu amaçladım. Satın aldığım her fotoğrafta aklıma ilk olarak yaşadığım süre boyunca o fotoğrafın da korunacağı gelir ve bu düşünce beni mutlu eder” diye konuştu.

“2 binden fazla filmi izledim”

Çocukluğundan bugüne kadar binlerce Yeşilçam filmi seyrettiğini söyleyen Dr. Dilara Balcı, “Aslında başlangıcından günümüze 7 binden fazla film çekilmiştir. Bu filmlerin de hatırı sayılır bir bölümü korunamadı ya da çıkan yangınlarda yok olarak günümüze ulaşamadı. 2 binden fazla filmi izlemiş olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim. Hatta bunları ikişer, üçer defa izledim. Daha da ileri giderek pek çoğunu yılda en az bir kez izlediğimi söyleyebilirim. Bin 300 filmlik dijital film arşivimde ise ağırlıklı olarak 1980 öncesinde çekilmiş filmler yer alıyor” diyerek akademik hayatında da bu alanda çalışmalarını sürdürdüğünü ifade etti.

Yeşilçam temalı bir sergi açmayı hedefliyor

Yüksek lisans ve doktora sürecinde de Türk Sineması üzerine çalışmalarını sürdüren, bu alanda birçok makale, kitap yayınlayan Dr. Dilara Balcı, “Ben hobilerimi mesleğe çevirmeyi, birleştirmeyi seviyorum galiba. Son yıllarda suluboya resim yapmaya da merak sardım. Önceleri, resim yaparken ses olsun diye arşivimden bir Türk filmi açıyordum, çünkü sessizlikte ya da müzikle çalışmayı sevmem. Daha sonra filmlerden kareleri resmedebileceğimi düşündüm. Şimdilik kendimi amatör buluyorum, ancak birkaç yıl içerisinde daha iyi resimler yapabilmek ve Yeşilçam temalı bir sergi açmayı hedefliyorum” diyerek hobisinin tutkusuyla nasıl birleştiğini anlattı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.