Ahmet KELEŞOĞLU

Ahmet KELEŞOĞLU

Zorlayan ekonomi

Toplumun büyük çoğunluğunu kapsayan orta ve alt halk kesimini saran ve anlamsızca hiç görünmüyormuş gibi duran huzursuzluğun gerçek nedeni nedir? 

Pandeminin bir yıl öncesinden başlayan ekonomik daralma, bugünlerde göstergeleri dibe vurdurmuş görünüyor. Bu hareketsizliği belirgin duruma getiren etkenler ise halktaki satınalma darlığıdır. Yıllardır istihdam sorunu içinde olan ekonomimiz sonunda duvara toslamış durumda. Fabrika kurmayıp ülke kaynaklarını doğru kullanmazsanız, üstelik devamlı inşaat ve yollara yatırım yaparsanız, tabiki sona yaklaşırsınız. Ekonomi yol ve inşaattan ibaret değildir. Yatırım enstrümanlarından sadece birkaçıdır. Hazinedeki paranın sınırsız olmadığını aklımızdan çıkarmamalıyız. Bir gün o paralarda biter. Yedek akçeler olağanüstü zamanlar için saklanır. Bu ihtiyatlara çok sık müracaat edip kullanamazsınız. Çünkü onunda bir sonu vardır ve o da biter. Yine kaynak yaratmak isteyip aramaya başladığınızda dışarıdan aldığınız para veya iç piyasadan topladığınız bono karşılığı likidite geçici çözümden başka bir şey olamaz. Dünyanın hiçbir coğrafyasında sıcak parayla ekonomik devamlılık sağlanmaz. Ancak müstemleke sömürge devletleri efendi emperyalistleri tarafından köle gibi yönetilirler hepsi o. Sıcak parayı sadece kısa süreli borç kapatma ve cari açık dengeleme işlemi için kullanabilirsiniz. Ekonomik darboğaz hükümetleri arayışlara sürükleyebilir, bu normaldir. Halktan ibanla para talep etmek yanlıştır. Bu tip istekler moratoryum zamanlarında ve büyük dünya krizlerinde olur. İbanla veya halka çıkarılacak salmalarla ekonomi ayakta duramaz. Bu durum ekonominin kanunlarına aykırıdır. 

Hazine arazilerini satarsınız. Geçici gelir elde etme yoluna da gidersiniz ama bu da devletlerin gelenekleri ve hafızaları ile terslik oluşturur. Adı üstünde "Hazine arazisi" bir kere üzerinde devlet kutsiyeti vardır, satmak olmaz.

Kaynaklar er ya da geç tükenecektir. Hiçbir varlık sınırsız değildir. Son çareyi, halkın elektriğine, suyuna, doğalgaz ve akaryakıtına zam yapmakta bulabilirsiniz. Hatta bilumum temel ihtiyaç maddelerini de zam yapabilirsiniz. 

Olmaz olmaz..

Neden olmaz? Satın alma gücü yokta ondan. 

Enflasyonun yarattığı talep darlığı insanları bunaltmıştır. Artık hesaplar kılı kırk yararak yapılır. Ayrıca iktisadın ters etkileri vardır bunu hiç unutmamak gerekir. İnsanlar suyu elektriği doğalgazı daha az tüketebilirler. Tasarruf yöntemlerini hayata geçirir kendi tedbirlerini alabilirler, hatta karanlıkta bile oturabilirler. O zaman ne yapacaksınız? Zorla tüketimi pompalayamazsınız. 

Şimdi sırayı vergilere getirebilir buradan ek gelir yaratmak isteyebilirsiniz. Önce dolaylı ve doğrudan bütün vergi oranlarını artırırsınız. Hatta Özal döneminde olduğu gibi; KDV vergisi veya Vergi İadesi, hatta 2002 de çıkan ÖTV gibi yeni vergi salmaları yapabilirsiniz. Ama çarklar dönmüyorsa parayı yine toplayamazsınız.

Hiç görünmüyormuş gibi duran ve cebimizden çıkmıyormuş algısı yaratan (tapu, noter vs.) Ve onlarca harç ta zam yağmuru gibi yağmaya başlar. 

Yine olmaz yine olmaz. 

Acaba neden?

Çünkü kurtuluş üretim ve istihdamdan geçer. Üretmediğiniz, fabrika kurmadığınız zaman, bir yerden alıp bir yere satar konuma düşersiniz. Devamlı ara elemanlar ve hizmet sektörü ile de ekonomi kalkınmaz. Olmaz yürümez. 

Kesinlikle üretecek ve tam istihdamı sağlayacaksınız. Üretmezseniz dışa bağımlı olarak yaşarsınız. O zamanda döviz rezervlerini tüketir aciz durumlarda sıkışırsınız. 

Döviz sağlıkta bilimde ve eğitimdeki dünyanın yakaladığı teknolojiye ulaşmada en gerekli aygıttır. Dövizi olur olmaz her yerde kullanamazsınız. Yoksa büyük sıkıntılar başlayabilir. İstihdam diye İşçi bulma kurumunun asgari ücret iş sürümü, üretime istenilen katkıyı vermez. Yeterli olmaz. Bu durum rantabl değildir. Ekonomik daralmadan kurtulmanın çareleri aranmalı ve ortak konsensüs içinde hareket edilmelidir. Ekonomiden anladığını zanneden bazı kişiler kuru görüşleriyle ekranları işgal ederek halkı oyalamaktan vazgeçmelidir. Böyle zamanlarda milletimizin morale ihtiyacı vardır. 

İstihdama yönelik yatırım planları devreye sokulmalıdır.

Ekonomi yönetimindeki en önemli unsur ödemeler bilançosunun durumudur. Bu bilançoyu tutturmak zorundasınız. Burada vaziyet planı yapılmalı artı ve eksiler masaya derhal yatırılmalıdır.? Devletin bütçe açıkları, Cari açık ve Gayri Safi Milli hasılanın rakamları nelerdir? Bunlar şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Eskiden Devlet İstatistik Enstitüsü her ay uzun detaylara varan açıklamalarla kamuoyunu aydınlatıcı bilgiler verirdi. Buna bağlı olarak Devlet Planlama Teşkilatı üstün çalışmaları ile planlamasını yapardı.

Kısacası Hazine Dış Ticaret Müsteşarlığı, Devlet Planlama Teşkilatı, Devlet İstatistik Enstitüsü, Merkez Bankası ve Başbakanlık uyum içindeydi. Bu ülkede ihtiyaç duyulduğunda ek bütçe de yapılır ve ona göre de yeniden konsolide edilirdi. Halkımız birçok sıkıntılara göğüs germiştir. Bu millet Resesyon dönemlerini de yaşamış sabırla beklemiştir. 

Merkez Bankasına gelince; 

Hiç unutmam Üniversitede para politikaları dersimize Merkez Bankası Başkanı Cafer Tayyar Sadıklar geliyordu. Merkez bankasının dokunulmazlığından bahsederken zaptedilmez bir kale ibaresi kullanmıştı. Dokunursanız yanarsınız demişti. Allah selamet versin değerli hocamıza.

Bakanlık müsteşarları bürokrasinin ana gövdesini oluşturuldu. Öyle ki bazen müsteşarlara bakanlar bile laf geçiremezdi. Müsteşarlar ve bürokratik hiyerarşi çarkı düzgün çalışırdı. 

Bunları niye anlattım.

Ekonomik darboğaz evlerimize dayandı kapıları zorluyor da ondan. İki kişinin yaşadığı bir evde, ısınma barınma yol ve yakacak maaşları neredeyse eritiyor. Eskiden bu giderler çok zorlamazdı. Şimdi kendisini belli eder oldu. Evlerde açlık ve huzursuzluk başladı. Hele ki çocuklu evlerde aileler dağılıyor. Küçük çocuklar aile içi travmalarla büyümek zorunda bırakılıyor. Anne baba şiddetli geçimsizlikten boşanırken çocuklar ortada kalıyor. Eğitimden, kültürden, spordan ve sanattan bahsetmiyorum, onları şu an bir kenara bıraktım, sadece ekonomiden bahsediyorum arkadaşlar. 

İşin içinde açlık var.

Karamsarlık yaratmak istemem ama durum hiç iç açıcı değil. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum