Ahlak anlayışı

Ülkem insanlarının bazılarının ahlak anlayışı bozuldu. Hırsızlık yapmayı, kul hakkı yemeyi, haksız kazanç sağlamayı, yalan söylemeyi çıkarı için fırıldak olmayı kabullenebilen bir toplum oluşturuldu.

Bu haksızlıkları bildiği halde; karşı çıkmayanlar çıkarcı olanlar ülkemin iyiliğini istemeyen fırıldak olanlardır.

Nasıl oldu da bu denli bozulduk. Fırıldaklar çıkarcılar etkin olmaya çalıştılar. Karşılarında bulunan etkili ve yetkili kişilerin ideolojiden yoksun olmasından bu çıkarcılardan farkı nedir. Hepsi de aynı kavağın kaşı değil mi?

Ne oldu da ahlak anlayışı bu şekilde değişti. İnsani değerlerimize dayanan kültür ve medeniyeti ile güven ve huzur veren, adaletli yönetimi ile mazlumların güvencesi olan, insanlık ailesinin şerefli üyesi ne oldu da pasifize olduk. Çünkü çıkarcılar ve fırıldaklar daha etkin oldu da ondan.

Sizlere çok önemli bildiğim yurt sever bir babanın hikâyesini yazmak istedim

SALONA ELİ BAĞLI ÜÇ KİŞİ GETİRİLDİ

Sanık sırasına oturtuldular.

Mahkeme başkanı Saruhan Mebusu Mustafa Necati, sanıklardan

En yaşlısı Olan, ihtiyar köylüye sordu.

-Baba Adın ne?

Dinleyicilerde bir ferahlama görüldü.

Demek bu ihtiyarın suçu ötekilerden daha hafifti.

Bu yüzden ilk yargılanıyordu.İhtiyar ayağa kalktı.

Adın ne?

-Hüsnü

-Baba adı?

-Ramazan

-Nerelisin?

-İnebolu’nun Çatal bucağından.

-Baba, sen askerden kaçan oğlunu evinde saklamış, bir asker kaçağına yataklık etmişsin!

-Tövbe de Reis Bey!

-Ben tövbe dedim, sen ne dersin?

İhtiyar köylü başkanın üstelemesinden sıkılmıştı.

Elini koynuna sokup yıpranmış, buruşuk iki tomar kâğıt çıkardı kürsüye doğru salladı:

-Reis Bey, Reis Bey!..

Şu kafa kağıtlarının içini okusan bana dediğinden utanırsın !..

-Neden?

-Bu kâğıtlar Balkan Harbi’nde ve Çanakkale’de şehit düşen oğullarımın nüfus kâğıtlarıdır.

İki aslanını millet için şehit veren baba, üçüncü oğlunu bu ölüm dirim savaşında bir kahbe gibi gizlemez Reis Bey!

Salonda çıt yoktu.

Mahkeme üyeleri birbirlerinin yüzüne baktılar.

Şaşkındılar. İhtiyar birden yamalı mintanını yırttı. Çıplak, ak kıllı göğsü dışarı fırladı.

-Hele gel Reis Bey, yakın gelde, Şu kalbura dönmüş Göğsüme bak!

Bu gördüğün yaraları Makedonya'da Bulgar çeteleri ile döğüşürken aldım.

Sekiz yıl askerliğim var benim. Kurşun yarasına yara demem.

Şehit Arslanlarımım yarasıdır bağrımı delen.

Benim oğlum askerden kaçsa bile ben saklamam.

Bunu böyle bil !

Mustafa Necati Bey sıkıntısını gizleyemeyerek sordu:

-Peki baba. Oğlunu en son ne zaman, nerede gördün?

-En son ilk kar düştüğünde gördüm.

Aha şurada, Kastamonu askerlik şubesinin önünde.

Ankara’ya selametlerken...

-Sonra hiç haber almadın mı?"

İhtiyar duraladı.

Bu soruyu beklemediği belliydi. Kuşkulu gözlerle dinleyicilerden yana baktı.

Orada birilerinden, birilerinin bir şeyler söylemesinden

Korkuyordu sanki.

Kararsızdı.

Bir süre sağına soluna baktı.

Sonra tükenmiş bir sesle başkana döndü:

-Diyecem diyecem, emme

O itin ipini de ben çekecem!

Başkan güngörmüş geçirmiş bir tavırla sordu:

-Anlat bakalım baba!

-Askerin bazısı kandırılmış, başıbozuk olmuş dediler.

Askerden kaçanları ortalıkta görmüyorduk,

Emme kulağımıza geliyordu.

Kaçaklar yakalanırım korkusuna evine ocağına gelmezmiş.

Kimi dağa çıkıp eşkıyalık edermiş. Kimi de bir kıyıya siner mektup yazıp evden

Para istermiş.

Bir ay önce bana da bir mektup geldi. Muhtar getirdi.

Hah dedim, oğlan askerden kaçtı para ister.

Benim okumam yazmam yok.

Utancımdan kimseye okutamadım.

Muhtar her önüne gelene demiş bana mektup geldiğini.

Ele güne bakamaz oldum.

Dünyaya kahrettim

Eve kapandım.

İhtiyar eğildi, bağlı elleriyle yün çorabının arasından katlanmış bir kâğıt çıkardı.

-Aha mektup bu !.. Alın okuyun.

Neredeyim diyorsa gidin yakalayın.

Asarken de ipini bana çektirin!

Mahkeme başkanı Mustafa Necati kâğıdı açtı, okudu.

Birden yerinden fırladı, ağlayarak kürsüden indi.

İhtiyarın önüne geldi.

Boğuk sesiyle hıçkırdı:

-Baba bizi bağışla.

Küçük oğlun da İnönü'de

Şehit düşmüş.

Sana gelen mektup askerlik şubesinin şehitlik ilmühaberiymiş.

İhtiyar elini öpmek isteyen Mustafa Necati Beyi durdurdu:

-VATAN SAĞ OLSUN!..

SİZ ASLANLARIM SAĞ OLUN!...

İhtiyar sessizce

Ağlamaya başladı.

Çıplak ak kıllı göğsü körük gibi inip kalkıyor, kırışık yanaklarından süzülen gözyaşları sakallarının içinde kayboluyordu.

Vatan hainliği suçlamasından kurtulduğuna mı ağlıyordu, son oğlunu da yitirdiğine mi?

Kimse anlayamadı...

Ey Atatürk ve Cumhuriyet Düşmanları; İşte bu vatan böyle kazanıldı, Cumhuriyet böyle kuruldu.

Sizin gücünüz yetmez

ATATÜRK'ÜN adını

Bu milletin kalbinden

Silemeye

Ne de kurduğu

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni Yıkamaya.

SİZİN İŞİNİZ DE ZOR BE

Kurduğu fabrikalar satılıyor

ÖLMÜYOR,

Adını statlardan kaldırıyorsunuz,

ÖLMÜYOR,

Resmini ders kitaplardan çıkarıyorsunuz,

ÖLMÜYOR,

Zaferlerini kutlamayı yasaklıyorsunuz,

ÖLMÜYOR

Onu ÖLDÜREMEDİKÇE,

SİZ ölüyorsunuz kahrınızdan

Yavaş yavaş

Ah be Zübeyde Ana

Nasıl Bir Evlat Doğurdun ki ;

Heykelinden Bile Korkuyorlar...

Canlısını dünya yenemedi, ölüsünü 85 yıldır hainler yenemedi.

Atatürk'ü kalbimizden

Silmeye Gücünüz

Unutturmaya Ömrünüz

Yetmez.

Her Gün Birinize

Bir Gün Hepinize

Atatürk'e

Saygı Duymayı Öğreteceğiz...

Bu vesileyle bu cennet vatanımızı canlarını vererek bize bırakan

Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere

Bütün şehitlerimizi, gazilerimizi minnetle ve Şükran'la anıyorum.

Mekânları Cennet,

Ruhları şad Olsun ..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
  • Hayrı COŞKUN / 05 Mart 2025 22:37

    Türk milletini öldüremezler sindiremezler ÖLDURÜRLERSE ŞEHİT OLURUZ ÖLDÜREMEZLERSE KAHRAMAN OLUR TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ KORUYUP KOLLARIZ SELÂMLAR DUYGULANDIRDI BENİ ABİCIĞIM.

    Yanıtla (0) (0)
  • Ali Aksüt / 03 Mart 2025 16:25

    ....
    Bir taraftan vatan, millet uğrunda namus ve şerefiyle kurşun yiyen yiğitler..
    Diğer tarafta üç günlük dünyanın menfaatlerine 5 paraya satılan şerefsiz soysuzlar...!
    İşte ;
    Tarih boyunca namuslularla namussuzlar var olma yok olma mücadelesi...
    Ahlak...adalet...asalet...Hak...hukuk...vicdan...
    Vatan...Bayrak...Cumhuriyet...Kupayı Milliyetçi Ruhu.
    Kurtuluş Savaşı ve Atatürk...Türk Milleti..
    Ortak değerler...bizi, biz yapan değerler.
    Tarih yazan milli lider büyük önder Atatürk,
    Her türlü aymazlık,art niyetli köyü maksadıyla rağmen inadına her geçen gün Atatürk sevgisi Türk milletinin yüreğinde artarak devam eden bir meşale gibi yanmaktadır.
    Ülkemizin dört bir yanından akın akın Anıtkabir' e gelerek ziyaretleri Atatürk sevgisine en büyük delildir.Çok anlamlı mesajlar içeren bu güzel yazınız için çok tebrik ederim.
    Eline, yüreğine, kalemine sağlık.

    Yanıtla (0) (0)
  • Metin AKOĞLU / 03 Mart 2025 11:41

    Bilim adamı, filozof, siyasetçi ve en önemlisi bir halk öğretmeni olan Beyaz Zambaklar Ülkesinin kurucusu Johan Vilhelm Snellman:
    “Çocuklarınızdan ahlak, sevgi, saygı ve itaat beklemeyin. Bunu onlardan tehditle, azarla ve cezayla alabileceğinizi düşünmeyin!
    Çocuklarınızın önünde kendiniz olun” yeterlidir demiş.
    Mesele budur…
    Mehmet bey, kaleminize ve Atatürk sevgisi dolu yüreğinize sağlık.

    Yanıtla (0) (0)
  • İsmet Bozkurt / 03 Mart 2025 09:24

    Bu yazınızı okurken boğazım düğümlendi gözlerim doldu . Umarım bu yazınızı okuyan bolca olur .Atatürk bu ülkenin kurucusu ve kurtarıcısıdır. Ona saygısızlık vatana ihanettir. Kaleminize, yüreğinize sağlık.

    Yanıtla (0) (0)
  • Ramazan Tülü / 03 Mart 2025 09:16

    Hırsızlık meşru bir eylem haline geldiğinden artık günah işleme hürriyetine sahip olduğumuz için doktor bile dövüyoruz bundan iyisi Şam'da kayısı

    Yanıtla (0) (0)