Akkoyun, Süleymanşah ile Söke bağlantısını vurguladı

Akkoyun, Süleymanşah ile Söke bağlantısını vurguladı

Türklüğün ikinci anavatanı Türkiye’nin kazanılmasından bugüne isimsiz kahramanların yörelerle bütünleşmesi öncelikli olmuştur. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Söke İşletme Fakültesi Dekanı, Adnan Menderes Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü, İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Sinema Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Turan Akkoyun Sahipkıran Stratejik Araştırmaları içerisinde yayınlanan “Bir Süleyman Şah Şehri: Söke” başlıklı çalışmasında şu hususları vurguladı:

Medya ürünleri, anlık tüketime sebebiyet verseler dahi beynin ve şuurun derinliklerine yerleştirdiği tohumlar geleceğe gönderilmiş zarflar vazifesi üstlenmektedir. Diriliş Ertuğrul dizisinin başlarında ana karakterlerden birisi Süleyman Şah ölüm sahnesi sonrasında sık sık dillendirilen bir isimden çok daha fazlasını ifade etmektedir.

O Süleyman Şah ki; Malazgirt Savaşı sonrası Sultan Muhammet Alparslan’ın “gidin alın sizin olsun” şeklinde özetlenebilecek buyruğu sonrasında hem Selçuklu ailesi, hem diğer Oğuz beyleri akın akın etmeye başladığında bir adım öne çıkarak Türkiye Selçuklu Devleti’ni tesis etmiş, birkaç yıl içerisinde İznik şehrini başkent yapmıştır.

Kutalmış oğlu Süleyman Şah’ın Türkiye Selçuklu Devleti’ni tesisi, vefatı, devletin mevcudiyetini kabul ve muhafaza etmesi türlü badireler atlatması herkesin gözü önünde cereyan etmiştir. Ancak kabri ile üçüncü bin yıla kadar Anadolu Türklüğünün toplumsal hafızası yanı sıra diplomatik ve psikolojik hayatında sürekli yer alan reel bir şahsiyet olarak memleketin farklı noktalarında farklı dönemlerde fakat aynı isimle dokunuşlar gerçekleştirmesini bilmiştir.

Konya Merkezli Türkiye Selçukluları otoriteyi yitirince devlet bürokratları, kumandanları, boy beyleri Türklüğün mayasında bulunan çıkışa yönelmiş, öncülüğü üstlenme çabasına girişmişlerdir. Adalar Denizi’ne doğru olan havalide de pek çok yiğit kendini meydana salmış, candan iman ettikleri kadere teslim etmişlerdir.

İleriye atılım esnasında hemen bütün beyler ile boylar her aşamada Konya’ya kulak vermeye, onu dinlemeye, onu ayakta tutmaya, birlik beraberlik içerisinde hareket etmeye, bozguncu duruma düşmemeye itina göstermişler ancak işleyen takvim bunları silme istikametinde olunca şahsiyetler coğrafyayla bütünleşerek yepyeni haller alıp pekişmişlerdir. Bunlardan Aydın ve Söke, çağların birikimini sırtlayarak bugüne erişen değerler olmuşlardır.

Kabri Karacasu’da bulunan Aydın Bey’in kader yürüyüşünü oğlu Mehmet Bey siyasi bir organizasyona dönüştürmüş, hem kara hem deniz gücüne haiz kuvveti Konstantaniyye’de dahi dikkate alınan hareketlere girişmiş, kahramanların yalnızlığına altın harflerle notlar düşerek Adalar Denizi’ndeki yükseliş coşkusuna ortak kılmıştır. Müşterek hareket birçok unsuru, kahramanı, konuyu aynı noktada toplamıştır. İyi bilindiği gibi Türklüğün fütuhatı hiçbir vakit “kuru saltanat kavgası” olmamıştır.

Aydın oğlu Mehmet Bey’in kumandanları arasında yer alan Süleyman Şah da kendine verilen vazife gereği havalide fetihler gerçekleştirip Söke’yi kurarak kutlu yürüyüşünde kahramanların yalnızlığında “gözünü kırpmadan ilerlemiş ve bir daha dönmemiştir.”

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.