Allah sonumuzu hayır eylesin!

Tartışmalar, yorumlar, analizler aldı başını gidiyor.

Ekonomi kötüye gidiyor!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan söz verdi, ekonomi düzelecek.

Nereden çıkarıyorsun görmüyor musun ekonomi iyiye doğru gidiyor...

Yüksek faize ne demeli?

Enflasyon niye durmuyor!

Ha bire yüksek enflasyon alın teri, bereketi aldı götürdü.

Zamlar aldı başını gitti!

Çarşı Pazar ürün fiyatları uçtu!

Konut fiyatları ne oldu şu bir iki sene içinde?

Keza araba fiyatları?

Sıfırını bulmak ayrı bir dert, ikinci el karaborsa...

Neymiş…

Arz talep patlamasıymış…

Çip üretimi kısıtlıymış…

Makas iyice açılmış anlaşılan.

Böylece fiyatlar üçe dörde katlamış...

Zengin daha zengin, fakir de daha fakir olmuş!

Dar gelirli ve emeklilerin bir türlü denkleşemeyen aile bütçesi ha bire açık veriyor...

Delik büyük yama küçük geliyor.

İpin ucu kaçtı gibi görünüyor.

Böyle bir psikolojik hava var piyasalarda.

Herkes soruyor…

Önümüzde yerel seçimler var.

Yani seçim bedeniyle mutlaka sempati ikmali yapılacak, popülizm uygulanacak endişeleri var.

“Faturayı, dün olduğu gibi biz mi ödeyeceğiz?” diyenler var.

Sorular, düşünceler, endişeler ve tartışılan ekonomik konular; cevabını arayan, ufukta bir umut, bir ışık, ekonomik bir canlılık beklentisi içinde çözüm arayışları var.

Banka müdürlüğü yapmış, mali müşavir, hesap uzmanı, ekonomist dost sohbetinden bir kesit, bir özet sunarak bir parça zihinlerdeki sorulara cevap bulabilirsek, ışığı da, umudu da paylaşmış olacağım.

Tartışmalar, yorumlar…

Neymiş efendim, kur korumalı mevduat hesabı uygulanıyormuş.

Niye?

Türk parasının değer kaybetmesini önlemek ve vatandaşların tasarruf etmelerini sağlamakmış...

Ya mali riskleri düşünüldü mü?

Hazineye getirdiği mali yükleri?

Hazine, döviz kurundaki dalgalanmalar nedeniyle kur korumalı mevduat hesabı sahiplerine fark ödemek zorunda kalıyor. Bu fark ödemeleri de hazineye olumsuz etkiliyor. Dolayısı ile enflasyonu tetikliyor, enflasyon da yükseliyor.

Tamam da sermaye kontrol riskini hesaba katmadın.

Sermaye kontrolleri var ya, yatırımcıları, özel sektör şirketlerinin döviz alım satımını engelliyormuş. Bu durum da Türkiye ekonomisini olumsuz etkiliyormuş. Uzman otoritelerin tartışmaları, yorumları hararetle devam ediyordu...

Bendeniz de ustaların ağzından çıkacak umut dolu bir müjdeli bir açıklama heyecanı içinde dikkat kesilmiştim.

Öneri ise; Bu risklerin azaltılması, ekonominin düzlüğe çıkması için hazinenin mali disiplin politikalarını güçlendirmesi ve enflasyona kontrol altına alması gerekiyor.

Elbette bu değerli düşüncelere saygım var ama biraz kafam karıştı...

“Vatandaş biraz daha dişini sıkacak, kemerler daha da sıkılacak” demek istediler bilmiyorum.

Ben ekonomist değilim.

Ben bir vatandaşım. Mutfaktaki Ayşe’yim, üretici Mehmet’im. Üniversiteyi yeni kazanmış bir gencim. Hayatın çok ağır geçim şartları altında ezilen bir emekliyim, dar gelirliyim.

Okuyucularımı her gün değişen bir takım rakamlarla boğmak istemem.

Sadece bir örnek vereceğim;

Ülkemizde vatandaşlarımızın kullandığı kredi kartı 100 milyonu aşmış durumda. En son rakam Haziran 2023 tarihi itibariyle 108,3 milyon kart kullanıcısı var. İki yılda yüzde 35’lik bir artış göstermiş... Yani 28, 5 milyon kart kullanıcısı artmış. Bu katsayıdaki artış da harcamalara yansıyor. Ve iki yılda kredi kartı ile yapılan harcama tam 5 kat artarak 1 trilyon 124 milyona ulaşmış...

Tamam da, hani kaynak? Nerede gelirler?

Olduk bir tüketim toplumu... Üreten yok, üretmek için çalışmak isteyen yok! Lüks yaşamak isteği, israf çok! Cebimizde olmayan paraları harcayan, bir türlü kara delikleri tıkayamayan, her ay bütçesi açık veren insanlar olduk. Ekonomik zenginlik aynı zamanda bir güç ve itibar göstergesi olarak algılanıyor günümüz toplumunda.

Allah sonumuzu hayır eylesin!

Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum