Ankara'nın NATO kriterleri!

Finlandiya ile İsveç'in NATO üyeliğini Ankara'nın koşullara bağlamak istemesi NATO’da hoşnutsuzluk yarattı.

NATO’nun tepkisini anlamak mümkün ancak kendi içimizdeki mermer kafalıların itirazlarına ne diyeceğiz?

Sovyetler'in dağılmasından sonra Polonya, Romanya, Bulgaristan, Macaristan, Slovakya, Çekya, Slovenya, Estonya, Litvanya, Letonya, Hırvatistan, Karadağ, Arnavutluk ve Makedonya’nın NATO’ya üye olmasını destekleyen Türkiye, neden Finlandiya ve İsveç için şart ve/veya şartlar öne sürüyordu?

Demek ki devletin bildiği bir şeyler var;

Bunun için yakın tarihte yaşadığımız acılardan sonuç çıkarmazsak eğer boşuna yaşıyor oluruz.

1979’a gelindiğinde Afganistan ve İran’da gerçekleşen rejim değişikliği ile ABD’nin Yeşil Kuşak projesi çökmüştü. Orta Asya’da bunlar yaşanırken gözler Türkiye üzerine çevrildi. Her gün ortalama 20 gencimiz öldürülüyordu. Nedeni malum! Amerikan nizamının savunucuları ve karşıtlarının birbirini boğazlatılmaları derken, düdük çalınır ve ortalık bir günde yatışır. Darbe yapılmıştır. Sıkıyönetimler, bildiriler, Zincirbozanlar, adaletli/adaletsiz yargılamalar, idamlar, sürgünler, dramlar ve arkasından gelen 24 Ocak ekonomik rejiminin topluma dayatılmasının bugün yaşadığımız ağır sonuçları ve Siyasal İslam’ın egemenliği.

Benim cevabım budur ve Türkiye üzerine tezlerinin devam ettiğidir.

Bütün bunları kendimiz için değil NATO için yaptık.

Enerjimizi boşa harcadık.

Konumuz bu değil.

Konu, 12 Eylül rejiminin almış olduğu tek taraflı bir kararla Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına yeniden girme yolunun açılmasıdır. Amerikalı General Alexander Haig tek başına bu işi başarmış ve Kenan Evren’i buna ikna etmiştir.

12 Eylül darbesinin yapılma nedenlerinden birisi de budur.

Elimize geçirmiş olduğumuz dış politika kozunu karşılıksız verdik. Bülent Ecevit-Süleyman Demirel ikilisinin reddettiği bir politikanın, Evren tarafından kabul edilmesinin sıkıntılarını çektik ve çekmeye de devam ediyoruz.

Yunanistan 1981, Kıbrıs Rum Kesimi de 2004 de AB’ye üye oldular ve bizi hep kapıda beklettiler. Hep onların vetosunu yedik. Onu da ver, burayı da ver, o limanı aç, yes be annemler, uzo’lu sirtakiler, Türk askeri adadan çekilsin vs. hep bunlarla uğraştık.

Elimizdeki gücün kıymetini geç anlamış olduk.

Ne kaybettiğini bilmiyorsan eğer ne kazandığını anlayamazsınız.

Bu defa hesaplarımızı çok doğru yapmalıyız.

Ne aradığımızı ne yapacağımızı şantaja çevirmeden ve itibarlı ve bir şekilde ortaya koymalıyız.

Jeopolitiği iyi kuruyorsanız, iyi bir strateji ile onu sürdürebilmelisiniz.

Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu'nun, İsveç ve Finlandiya Dışişleri Bakanı ile görüşmesinden önce Ankara Stockholm ve Helsinki'den şu beş konuda somut garanti istedi:

-Terörizme (PKK, FETÖ) desteğin kesilmesi

-Terörizme mali desteğin son bulması

-PKK'ya silah verilmemesi

-Türkiye'ye yönelik AB silah ambargosunun ve ABD yaptırımlarının son bulması

-Terörle mücadelede küresel iş birliği

Görüşmelerin sonunda Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ziyaretçi heyetlere Türkiye'nin kaygıları giderilmeden söz konusu iki ülkenin NATO'ya üyeliğinin söz konusu bile olamayacağını açıkladı.

Ben, bu sözleri çok iddialı buluyorum. Türk asıllı Alman gazeteci ve Papaz için neler söylememiştik ki,

Unutmayınız ki aradığınız savcı Öz, Almanya sakini oldu. Siz daha onu alamadınız.

İstendiğini de hatırlamıyorum.

Türkiye'nin “teröristleri koruma” suçlaması öncelikle İsveç'e yönelik. Burada 1970'lerden 100-150 bin kişilik bir Kürt diasporası bulunuyor. Tam sayının bilinememesinin nedeni bazılarının İsveç vatandaşlığına geçmiş olması, diğerlerinin ise Türkiye, Irak, İran ve Suriye vatandaşlıklarına sahip olması.

İsveç’te yaşayan her Kürt özgürlük savaşçısıdır. Kürt diasporası da çok etkilidir.

“2018 yılında Başbakan Andersson parlamentodaki oylamada sadece tek bir oy sayesinde seçilebildi. Âmin Kakabav İsveç'e gelmeden önce İranlı Kürtlerin arasında silahlı eğitim görmüş bir kişi. Şimdi Kürt azınlığın hakları için mücadele ediyor. Sosyal demokratların bağımsız adayı olarak seçilen Kakabav'ın oyu karşılığında Başbakanlık yetkililerinin Suriye'nin kuzeyindeki Kürtlerle iş birliğinin artırılacağı açıklaması yaptığı söyleniyor. Kakabav Türkiye'nin iade edilmesini istediği kişilerden biri.

Türkiye 2017 yılından beri İsveç'ten Kürt militanların iadesini istediğini ancak olumlu yanıt alamadığını söylüyor. Ankara ayrıca, İsveç'in 2023 yılında Kürtlere 376 milyon dolar tutarında para yardımı yapmayı ve askeri cihaz vermeyi planladığını belirtiyor. Bu suçlamayı kabul etmeyen Stockholm PKK'yı terör örgütü kabul ettiğini, buna karşılık PYD ve YPG’yi terörist görmediğini belirtiyor. Biz ise iki grup arasında fark olmadığı görüşündeyiz.”

ABD'nin NATO'nun yayılması hatırına Türkiye'nin taleplerini kabul edip etmeyeceği çok yakında belli olacaktır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türkiye'nin güneyinde 30 kilometrelik bir güvenlik kuşağı oluşturma çalışmalarını tamamlamayı planladığını görüyoruz. Çatışmalar aralıklarla devam ediyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı ise Türkiye'nin kaygılarını anlamakla birlikte yeni bir saldırının ABD güçlerini tehlikeyle karşı karşıya bırakacağını ve bölgesel istikrara zarar vereceğini açıkladı.

Girmeyin diyorlar.

Son ekonomik göstergeler iktidar için iyi şeyler ifade etmiyor. İktidar her gün yıprandığının farkında olmalı ki Türkiye'nin güvenli bölgeyi büyütme arzusunu oya çevirme hesapları yeniden gündeme getiriliyor.

Her seçimde bir manevra yapmak rutin hale geldi ve NATO’nun koçları bu oyun planlarını ezberlediler.

Türkiye ayrıca, Ukrayna sorunu nedeniyle Rusya'nın kendisiyle ilişkilerini bozmak istemeyeceğini, ABD ile AB'nin ise Finlandiya ile İsveç'i NATO'ya sokabilmek için vetosunu kaldırmasını sağlamaya çalışacağını hesaplıyor olabilir.

İran’ın ne düşündüğünü de hesaba katmak durumundasınız.

Sonuç:

PKK’yı ABD ve İngilizler birlikte kurdu,

Almanlar işlettiler.

İsveç, Norveç ve Danimarka para transferleri ile kaçak ve mültecilere statü verme konusunda yarıştılar.

Hollanda, uyuşturucu paralarının legalleştirmede,

Belçika, AB’nin başkenti olarak siyasi destek,

İtalya, savaşan örgüte patlayıcı ve mayın temini,

Yunanistan Özel Kuvvetleri, Bekaa’da, Suriye’de ve Kandil’de Gayri Nizami Harp konularında askeri eğitim vermişlerdir.

Bütün bunlar NATO ülkesi değil mi?

Bu nasıl bir dostluk ve müttefikliktir?

NATO:

PKK/PYD/YPG’yi neden destekliyor.

Irak’ta Türk Ordusunun başına çuval geçirerek başladılar işe.

Daha sonra FETÖ eliyle Ergenekon, Balyoz kumpaslarıyla yıpratılmış bir ordu ve tasfiye edilmiş Atatürkçü vatan evlatları.

Çadır mahkemeleri kurdurdular.

İşte böyle bir dönemde PKK açılımına verilen destek …

Hızlarını alamadılar FETÖ ile darbe bile yaptılar.

BOP’ne destek verildi ve İHVAN hikayesiyle Irak’tan sonra Suriye’deki süreç yaşanmaya başlandı ve arkasından 6 milyon sığınmacı ile 11 yıldır yıkımı yaşıyoruz.

Geç uyandık. Geç uyandılar. "Kasaptaki ete soğan doğramam" diyen Genel Kurmay Başkanları bunları ön görebilmeliydiler. Göremediyseniz durum başka, görüp sessiz kaldıysanız, bilerek ve taammüden olur ki o zaman işiniz zor.

Allah size can sağlığı versin, yaşayın ve siz de görün!

Müteselsil sorumluluk bakidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum