Şerif KUTLUDAĞ

Şerif KUTLUDAĞ

Ateizm ve deizm sarmalındaki Türkiye

Aslında başlığın “Ateizm ve deizm sarmalındaki dünya!..” olması gerektiğini de düşünmedim değil değerli okurlarım…

Neden mi çünkü son dönemlerde yalnızca Türkiye’miz değil dijital sarmalın ulaştığı dünyanın her köşesi ateizm ve deizm sarmalını yaşıyor…

Son yıllarda çok duyar olduğumuz ateizm nedir, deizm nedir?

Ateizm ya da Tanrıtanımazlık, yaratıcı bir Tanrı’nın varlığına inanmama durumudur kısaca.

Ateizm, genellikle dini inançlara karşı eleştirel bir duruş içerir ve inanç yerine kanıt ve akla dayalı bir dünya görüşünü tercih eder. Ateistler, evren ve yaşama olgusunu doğa yasalarıyla açıklamaya çalışırlar.

Deizm ise, din, peygamber veya vahyikabul etmeden bireyin akıl, gözlem, sezgi gibi yollarla Tanrı'nın varlığına inanmasına dayalı akımdır/anlayıştır.

Deist felsefeye göre Tanrı vardır ve nihai olarak evrenin yaratılmasından sorumludur. Eş değer olarak deizm, Tanrı'nın varoluşunu her şeyin sebebi olarak ortaya koyan ve onun kusursuzluğunu kabul eden, ancak Tanrı'nın evrende mucizeler aracılığıyla ilahi vahyini veya doğrudan müdahalesini reddeden görüş olarak da tanımlanabilir.

12 Mayıs 2025 Pazartesi günü Ege Üniversitesi SKS Başkanlığı “Türk Dünyası Akademik Araştırma Topluluğu”nun “Türk Dünyası Bağlamında Ateizm ve Deizm” başlıklı konferansında, Akdeniz Ünv. (E.) Öğretim üyesi Prof. Dr. İsmail YAKIT hocayı dinledik Edebiyat Fakültesi Ahmet Arslan Salonu’nda…

Aynı günün akşamında Töre-Devlet Kitapevinde Yakıt Hocanın imza günü de düzenlemişlerdi gençler…

Prof. Dr. İsmail YAKIT hoca 13 Mayıs 2025 Salı günde de bu sefer Dokuz Eylül Ünv. SKS Başkanlığı “Genç Zihinler Öğrenci Topluluğu”nun düzenlediği “Kur’anı Anlamda Semantik Yöntem” başlıklı konferansı ile buluştu gençlerle.

Güzel olan konulardan birisi de her iki etkinliği düzenleyen öğrenci topluluklarının karşılıklı olarak bir diğerinin düzenlediği konferansa yoğun bir katılım göstermeleriydi.

Buğra Kılınçarslan’ın davetiyle katıldığım Yakıt Hocanın Ege Ünv.deki konferansı, saygı duruşu ve İstiklâl Marşı’mızın söylenmesinin ardından “Türk Dünyası Akademik Araştırma Topluluğu” Başkanı Muharrem TURGUT’un açış konuşmasıyla başladı.

Sevgili Muharrem TURGUT’unATATÜRK’ün Türk Dünyası ile İlgili Öngörüsü”nü paylaşmasını son derece önemli bulduğum için buraya aynen alıyorum:

“““Düşün bir kere, Osmanlı İmparatorluğu ne oldu? Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ne oldu? Dünyayı ürküten Almanya’dan bugün ne kaldı: Demek hiçbir şey sürekli değildir. Bugün ölümsüz gibi görünen nice güçlerden, ileride belki pek az şey kalacaktır. Devletler ve Milletler, bu idrakin içinde olmalıdırlar. Bugün Sovyet Rusya, dostumuzdur, komşumuzdur, müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarın ne olacağını kimse kestiremez. Tıpkı Osmanlı İmparatorluğu gibi, tıpkı Avusturya-Macaristan İmparatorluğu gibi parçalanabilir. Bugün elinde tuttuğu milletler, avuçlarından kaçabilirler. Dünya yeni bir dengeye ulaşır. O zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir. Bizim, bu dostumuzun idaresinde dili bir, inancı bir, öz kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız.

Hazır olmak, yalnız o günü susup beklemek değildir, hazırlanmak lâzımdır. Milletler buna nasıl hazırlanır? Manevî köprülerini sağlam tutarak!

Dil, bir köprüdür;

İnanç, bir köprüdür;

Tarih, bir köprüdür.

Bugün biz bu kitlelerden dil bakımından, gelenek, görenek, tarih bakımından ayrılmış, çok uzağa düşmüşüz. Bizim bulunduğumuz yer mi doğru, onlarınki mi? Bunun hesabını yapmakta fayda yoktur. Onların bize yaklaşmasını bekleyemeyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gerekli… Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimizin içinde bütünleşmeliyiz. Tarih bağı kurmamız lazım, folklor bağı kurmamız lâzım… Bunları kim yapacak? Elbette biz! Nasıl yapacağız? İşte görüyorsunuz, dil encümenleri, tarih encümenleri kuruluyor… Dilimizi, onun diline yaklaştırmaya ve böylece birbirimizi daha kolay anlar hale gelmeye çalışıyoruz… Tarihimizi ona yaklaştırmaya çalışıyoruz, ortak bir mazi yaratmak peşindeyiz. Bunlar açıktan yapılmaz, adı konarak yapılmaz, bunlar devletlerin ve milletlerin derin düşünceleridir.“““

1955’te kurulan Ege Ünv. 70. Yılında konferansını veren Prof. Dr. İsmail YAKIT Hocanın konuşmalarından bazı notları da paylaşmak istiyorum siz değerli okurlarımla:

“””Çağı, rejimi, yönetim şekli ne olursa olsun toplumlar için üç önemli kurum vardır: Hukuk, Din, Ahlâk…

1988’de davetli olarak Türkmenistan’da Mahdumkulu Üniversitesindeydim. Yaşlılar bana SSCB Stalin Döneminde inançlarını yaşama konusunda buldukları bir çözümü anlattılar: Kurban Bayramında kurban kestirmiyorlar. Her hayvan kayıtlı dolayısıyla gizli kesme imkânları da yok. Aksakal tabir edilen bilge imamları onlara şunu söylüyor: “Kurban Bayramı sabahında kurban edeceğiniz hayvanın kulağını jiletle çizin. Bir damla kan akıtın kurban niyetine!..” öyle de yapıyorlar…

Ataizm –inancı- en eski toplumlardan beri var. En eski metinlerde geçiyor. Kendi dininden vaz geçip başka dine girene de ataist deniyor.

Ataizm yerine kullanılan kelimeler: İlhad, dehrî, zındık, kâfir, nankör, Allah-sız, Tanrıtanımaz,

Tanımak onaylamaktır, tasdik etmektir. Sosyal A-sosyal, Normal A-normal,

A-TEİST: Tanrı’yla ilgi kurmayan, Tanrı’yı hayatına sokmayandır.

Ateizm, bir inanç sistemi değildir. Bazıları Tanrı’yı kabul eder, paygamberi kabul etmez.

Antik çağda Yunanlılar kendileri gibi inanmayanlara Ateist demişlerdir ve idama mahkum etmişlerdir.

Voltaire: İnatçı alimler ateisttir der.

Teist; hayatında Tanrı’ya yer verendir A-Teist ise Tanrı’yı hayatına sokmayandır.

Negatif A-teist: Tanrıya inanmayan fakat kendi halinde yaşayan pasif konumdaki kişidir.

Pozitif A-tesit: Hem Tanrı yoktur diyen, Tanrı’ya inanmayan, hem de bu düşüncesini herkese yaymak isteyen kişidir.

Saf bir A-teizm yoktur. Kişiyi A-teizme götüren sebepler:

  1. Ailevi Sebepler
  2. Sosyal çevre ve ekonomik sebepler
  3. Bazı felsefî doktrinlerden doğan sebepler
  4. Dini temsil eden kişilerin ortaya koydukları dine uymayan davranışlar.

Yakıt hoca, ömrünü İlahiyat ve felsefe alanına hasretmiş bir bilim insanı kimliğiyle bir doktora dersi verme ciddiyeti içerisinde tamamlıyor konferansını…

Özellikle iki binli yıllardan itibaren yaygınlaşan, iletişim teknolojisinin yaygınlaşmasıyla dünya ölçeğinde yaygınlaştırılan tekleştirme ve yalnızlaştırmanın getirdiği, sosyal alanda aileden, arkadaşlardan toplumdan kopuk ve uzak yaşamanın oluşturduğu yeni insan tipi tam da Ateist ve Deistlerin aradığı bir ortam olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu anlamda Ege Üniversitesi “Türk Dünyası Akademik Araştırma Topluluğu”nubaşarı dilekleriyle kutluyorum…

Prof. Dr. İsmail YAKIT Hocamıza da teşekkür ediyorum. Emekli olmasına rağmen bilimin zekatını vermeyi sürdürdüğü için.

GÜL/AYDIN… SEVGİLERİMLE…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.