Başkanlık ve Barış Süreci

Zavallı Başkan Obama yapacağı bir atama için kongreye yal yal yalvarıyor da kongre kabul etmiyormuş. İşte başkanlık sistemi böyle bişey. Zannetmeyin ki Obama her dediğini yaptırabiliyor. Koskoca ABD Başkanının bir atamaya bile gücü yetmediği oluyormuş.

Başkanlık dediğin öyle astığı astık, kestiği kestik zannedilmesin mesajı ile başlayan Başkanlık söylemi artık suyun yüzünde.

Obama gibi zor şartlarda bir başkanlık mı? Detayları basınımızda yer alıyor, belirginleşiyor. Türk usulü başkanlık, hatta yarı başkanlık sistemi denilerek çalışılmaktadır.

Söz edilen Başkanlık yetkilerinden;

1.Meclisi feshetme,

2.Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi,

3.Yargıtay ve Danıştay tek çatı altında toplanacak, HSYK’da da üyeler başkan ve meclis tarafından atanacak. Bu atamalarda yürütmenin söz sahibi olacağı aşikâr bir haldedir.

Yasama, Yürütme yanında yargı da artık iktidarın seçmesiyle yargı bağımsızlığına sekte vurulmayacak mı? “ soruları akla gelmektedir.

Meclisi belirli şartlarda da olsa fesih yetkisi kuvvetli bir erk olmaktadır. Başkanlıkça hemen her bakanlıkla ilgili yazışma ve işlemler için bir KHK çıkarılması gerekecektir. Ayrıca KHK büyük bir avantaj olacak, Öyle zavallı Obama gibi yalvarmak olmayacak hani.

İlginçtir ki Kadir Has Üniversitesinden Prof. Mustafa Aydın’ın CNN Türk’e yaptığı açıklamada Yılbaşında yapılan araştırmaya göre başkanlık veya yarı başkanlık isteyen halkımızın oranı yüzde 25, halen mevcut Demokratik sistemin devamını isteyen kesim ise yüzde 65 gibi bir oran olduğundan söz etmiştir.

Yine Kadir Has Üniversitesinin yaptığı ankete göre halkın yüzde 54’ü kendisini Türk, yüzde 6 ise Kürt olarak hissettiğini söylemiştir. Böyle bir sonuca göre Başbakanımız Midyat’ta "Bu süreçte kimse bizim karşımıza Kürtlükle de Türklükle de çıkmasın. Biz her türlü milliyetçiliği, ayaklarının altına almış bir iktidarız… '' diyen Başbakanımızın çıkışı ilginç değil mi? Yeni Anayasada Türklük tanımı konusunda nasıl bir yol izleneceği de artık buradan anlaşılmaktadır

Mart ayı sonuna kadar Başbakanımızın verdiği sürede Anayasa için gerekli adımlar tamamlanamazsa (Tek başına veya BDP ile Mutabakata vararak ortak) Babalar gibi Başkanlığı da içeren bir Anayasa çıkarılması hazırlığından söz edilmekte. Tüm bunların ardından gerekli sayı ile umutla referandum yolu seçilecektir. Bu durum Ak Parti tabanında bazı kesimlerce kabul görmemektedir.

Oysaki AK Parti halkın temayüllerini çok iyi ölçen bir teçhizata sahiptir. Diğer partilerimizin eksiği de buradadır.

Ama artık halkta böyle bir talebin karşılığının evet olmayabileceği göz ardı edilmemelidir.

          ***

Atamızın dediği gibi Yurtta sulh, Cihanda sulh sözü ülkemiz için bir ülküdür. Komşu köşeden Mehmet Eroğlu’nun dediği gibi; Barışı kim istemez? Sıfır sorun derken, komşularımızla diz boyu sorunluyuz. Yurtta barış boyutundayız şimdilik, konuşmak, görüşmek iyidir.

Şüphesiz bu yol dik, zorlu ve uzun aşamalı bir dönem. BDP, Demokratik Özerklik talebinden vazgeçmediği ve yinelediği de unutulmamalı. Barış görüşmeleri derken geçtiğimiz hafta eş başkan Gülten Kışanak da hedefimiz Demokratik Özerklik diyerek mesaj vermekte. Apo ile anlaşırsın, ardından baş ve ayaklar gelecek. Bu baş, Kandil ve Avrupa ayaklarına ne derece hâkim onu zaman gösterecek. Arada bizimle de anlaşılsın çatlaklıkları duyuluyor da…

Bir de elinde poşetlerle filan televizyon kanallarında konuşan Mehmet Öcalan’ı görür olduk. Basının mikrofonları uzatılmış, süreç diyor, süreçte eş başkanlar gitmeli diye yorum yapan bir küçük Öcalan da yer alır oldu ortalık yerde…

İmralı adı altında bebek katili ile görüşülmesi halkın yüzde 66 oranında kabul görmüş, BDP ile Anayasa görüşmelerinde bulunacağından söz edilmesi Ak Parti tabanında, oy kaybına neden olacağı da izlenmektedir.

Rastlantıya bakınız ki, Apo ile görüşmeler esnasında TBMM de,

Ana dilde savunma yasası da çıkıvermiştir.

Bu arada bir başka rastlantıya bakınız ki, bu dönemde 4.Yargı paketi de açılmak üzere.

Bu paket ile yaklaşık kimilerince 2-3 bin, kimilerince 4-5 yüz civarında KCK tutuklusu tahliyesinden söz edilmektedir.

Bu arada dokunulacak derken, yasa değişikliği denilirken bir de baktık ki, dokunulmazlıkların Buzdolabına kaldırılıverdiğini de görüyoruz. Oysaki daha dün BDP’ ye terör örgütünün uzantısı denildiği akıllardadır. Ancak barış sağlandığında toplumsal diyalog için gitmelerine alkış tutulacak, hoşgörü duyulabilecek iken zamansız Sinop ve Samsun kargaşalarına sebep olan BDP için, “saygı gösterilmeli ne de olsa seçilmiş insanlar” diyalogları da gündemde yer aldı.

Sayın Başbakan, “savcısıyım” dediği davadan yargılanan Eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ için  “Terörist diyenleri Tarih affetmez” demiştir.

Başbakanımız hapisteki subaylar için adeta üzüm üzüm üzülmektedir. Ardından emekli Orgeneral Ergun Saygun ziyareti de tam bu günlere rast gelivermiştir.

Kürt sorununu çözmekle sonucunda Barzani ile diyaloglar daha da kuvvetlenerek ucuz petrol anlaşmaları ve sınır ticareti arttırılarak yapılabileceğinden söz edilmektedir.  Esecek olumlu rüzgârlar, terör zararından kurtulacak ülkemizde AK Parti, bozulan ekonomiyi de düzelterek oy oranını yükselecektir. Yerel seçimlerde başarı beklentisi de gelmektedir.

Terörden sızlandığımız kadar, bu hafta TBMM’de olan 4.Yargı Paketinde yöneten ve yönetilenlerin de sızlandığı uzun süren tutukluluk süresini ve tutuklu askerleri de ilgilendiren tutukluluk sürelerini düzenleme şartları ile ilgili olumlu bir hava ve yeni umutlar da oluşmuştu.

Olası tahliyeler ile kimi KCK tutukluları dışarıda gezerken,

Onlar ile savaş vermiş askerlerin daha da uzun süre tutuklu

Kalmadan bu yönde bir çözümün de hız kazanması dileğimizdir…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum