Bayram Gelmiş Neyime

Değerli okurlar, bir ramazan bayramını kutluyoruz.

Bayramlarda esas amaç, toplumdaki bireylerin kaynaşması, dostluk, kardeşlik ve akrabalık bağlarının kuvvetlenmesi, birlik ve beraberliğin sağlanması açısından önemlidir.

İnsanların bayramda bir araya gelerek, sohbet muhabbet ve saygı göstermeleri daha bir güzel olur, birlik ve beraberlik içerisinde samimi duygular bayramlarda ortaya çıkar. Bayramın en büyük faydalarından bir tanesi sevgi, mutluluk, yardımlaşma ve güzel duyguların içerisinde 1 aylık oruç ibadetinin sonlanmasıyla Ramazan Bayramına ulaşmaktayız.

Ama 2016 yılındaki bayramımızı içimiz kan ağlayarak kutlamak zorunda kaldık.

Çünkü Ülkemizde özellikle yöneticilerin ihmali ve göz yummaları nedeniyle Güney Anadolu adeta PKK terör örgütüne teslim edilmiş oldu. Bunu fırsat bile terör örgütü bizzat yetkililerin gözleri önünde hendek kazarak ve binlerce ton patlayıcı tuzaklayarak askerlerimizin ve polislerimizi şehit ettiler.

Türk Ulusu hiçbir dönemde bu kadar şehit vermemişti. Yüzlerce vatan evladını bu yöneticilerin barış süreci aldatması ile ana kuzlarını vatan toprağına verdik.

Her şehit cenazesinde elimize bayrakları alarak “Şehitler Ölmez, vatan bölünmez” diye bağırdık. İnanın bu sözleri artık kanıksadık pek değeri de kalmadı.

Göz yumulan hendek siyasetinde olduğu gibi ışıt terörüne karşıda yeterli önlemler alınmadı.

 Işıt terörünün şehirlerimizde yaptıkları canlı bomba eylemlerinde yüzlerce insanımızı kurban verdik.

Bazı sarıklı, cübbeli din bezirgânları ramazan ayında ve diğer kutsal günlerimizde öyle yalan dolan fetva verenlerden de bıktık. Din adına o kadar yalan ve uyduruk sözler söylüyorlar ki insanın aklı hafızası almıyor.

Aziz Nesin’in dediği gibi “Dünyada en kârlı ticaret din ticaretidir sermayesi yalan müşterisi cahildir”.

Yine gerçek bir din adamı diyor ki: “Eğer dininiz inanmayanları öldürmeyi, kadınları dövmeyi, tecavüz mağdurlarını cezalandırmayı, kız çocuklarını on yaşında evlendirmeyi destekliyorsa,

Siz yukardaki Allah’a değil, aşağıdaki şeytana dua ediyorsunuz. “

İnanmadığı halde, inanmış gibi görünüp karşısındaki saf, duru inançlı insanları, kişisel çıkarı için kullanan çıkarcılara, gençlik yıllarımdan beri öfke duydum.

İstismar edilen; dinî inanç da olur, ideoloji de olur. Aralarında hiç fark yoktur. İkisinin de ortak paydası istismardır.

İnsan kılıklı yaratıklar, yeter ki istismar etmeyi kendilerine kazanç yolu seçmesin; biri 'din' adına istismar eder; diğeri ülkü' adına.

Bu istismarcılık yalan dolan fetva verenler nasıl oldu da birden bire mantar gibi ortaya çıktılar. O da bu hükümetlerin sayesinde oldu.

Ya siyasilere ne dersin kendi buyruk ve emirleri anında yerine getirilmesi bahanesi ile ülke tarihinde görülmedik bir şekilde hem içte hem de dışta ülke erozyona uğradı.

Yargıda Milli eğitimde ve birçok önemli kurumların temeller sarsıldı.

İntihar eden öğretmenler için Milli Eğitim Bakanı Öğretmenlerle ilgili olarak “ilgi çekmek için intihar ediyorlar” demez mi?

Hele zamanın Milli Savunma Bakanı ne diyor; “ Askerler şehit olmuyorlar, aileleri şehit maaşı alabilsin diye intihar ediyorlar”

Sayın okurlar düşünebiliyor musunuz bunlar ülkemde en önemli iki bakanlığın başında bulanan zatlar

Bir büyümüz de askerlik yan gelip yatma yeri değildir. Askerlerimiz yan gelip yatmıyorlar bu ülke için şehit olup yan yana yatıyorlar.

İsrail ve Rusya Krizinden çıkış, onurlu ve gururlu dış politikayla değil, terörist ülke saydıkları İsrail’e 20 milyon Dolar karşılığında teslimiyetle gerçekleşti. Altı yıldır resmi özrü İsrail’den koparamayanlar, o özrü hava sahamızı işgal eden Rusya’dan dilemek zorunda kaldı.

“Terörist kadar onurlu ve gururlu olma” gafletine sığınan, terör ve teröristi öven Cumhurbaşkanı bugün Türkiye Cumhuriyeti’ni İsrail karşısında 20 Milyon Dolara ucu bucağı belli olmayan bir uçuruma sürüklemiştir.

İHH İsrail’le yeniden olumlu ilişki kurulunca bundan pek memnun olmayarak yapılan bu ilişkiyi eleştiriyorlar. Ama eleştirdiklerine pişman oldular. Sayın Cumhurbaşkanı kızdı.

Geçmişte söylediği “on münit” sözlerini unutarak

 “Bana mı sordun?

İsrail’le iyi ilişkiler kurulunca İHH isyan etmiş:

“9 Şehidimizi satışa getirdin!”

O da kızmış. Demeye getirmiş ki;

Gazze’ye yardım gemisini götürürken, içine o 9 vatandaşımızı koyarken bana mı sordun?”

 Hatırlayın; o gemiden son anda milletvekilleri inmişti.

 Böylece hayatlarını da kurtarmış oldular.

Eğer ülkeyi siz yönetiyorsanız, böyle bir soruyu sorma hakkın yoktur.

 

Size sormazlar;

Ama senin, temsil ettiğin güce, düzene, politikaya güvenerek yapacaklarını yaparlar.

Platon derki: “Gücün haklı çıktığı yerde, adalet bekleme. Güce tapan insanların olduğu yerde huzur bekleme”

Ne diyelim Ülkemiz uğruna canlarını toprağa veren şehitlerimize tanrıdan rahmet dilerim.

Kahraman gazilerimize de sağlık ve mutlu olmalarını dilerim.

Onca şehitlerin ailelerine de sabırlar dilerim.

Bayram gelmiş neyime

Yine de bayramınız kutlu olsun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.