
Mehmet EROĞLU
Biatla değil cesaretle yola çıkın!
Değerli okurlar, çağdaş demokrasilerde vatandaşların görüş ve iradelerinin bir araya getirilmesi ve yönlendirilmesi siyasal partiler tarafından yerine getirilmektedir. Siyasi partiler bu görevlerini, bireyleri belli görüşler ve önderler etrafında toplamak ve bireylerin özlem ve görüşlerini devlet yönetimine yansıtmak yoluyla gerçekleştirmekte ve bu sayede demokrasinin gelişmesine yardımcı olmaktadırlar. Bundan başka, iktidar ve muhalefet görevlerini yapacak siyasi kadroların hazırlanması ve bunların seçilmelerinin sağlanması da yine siyasi partiler eliyle gerçekleştirilmektedir. İşte bu nedenlerden dolayı, günümüz demokrasi anlayışı “partiler demokrasisi” olarak nitelendirilmektedir.
Yapılacak seçimlerde seçilecek bir milletvekili, il başkanı ve ilçe başkanı; aday kim olursa olsun halkı kucaklamalı, partilileri sucu bucu diye ayırıma tabi tutmadan birlik ve beraberliği ön plana çıkararak bir yumruk gibi birleştirici ve bütünleştirici olmalıdır.
Günümüzde emperyalist sömürücülerin ve yerli ortakları bir yandan cumhuriyet, laiklik ve devrim yıkıcılığı yaparken; bir yandan da buna tepki olarak karşılarına bilenmiş, cumhuriyet ve devrimleri özümseyen yurtseverleri yaratmaktalar. Bunu iyi değerlendirmesi gereken de siyasal parti ve liderleridir.
İllerde seçilen il başkanı ve ilçe başkanı hiç vakit kaybetmeden hemen kolları sıvamalı; köy köy, ilçe ilçe, hatta belde ve ev ev ziyaret ederek parti programını ve siyasal durumu, halkın nasıl kandırıldığını vatandaşa anlatmalı. Bir de bu konuşmaların halk tarafından inandırıcı bulunması şarttır.
Siyaset bilimi, toplumlarda çatışma halinde olan konuları uzlaştırmaktır.
Siyaset, her şeyden önce bir yönetme sanatı veya bilimidir.
Bazı belediyelerde veya siyasal iktidarlarda, gücü ve iktidarı ele geçiren faşist ve tutucu yönetimler; korku imparatorluğu kurarak direnenleri ve ulusalcıları tasfiye etmeye çalışırsa, bu olay belediyelerin ve zorbacıların sonunun geldiğini gösterir. Çünkü;
Etki, tepkiyi doğurur.
Zulüm, isyanı doğurur.
İşte partilileri sucu bucu diye ayırıp, biatçıları sırf bana hizmet etsin dersen, olacağı budur. Bütün illerde halktan kopuk, samimiyetsiz, çapsız, olayların gerisinde kalan; halkla karışıp kaynaşmayan ve bazıları gibi siyaseti meyhanelerde arayan biatçı ve çıkarcılardan hiçbir partiye hayır gelmez. Görüyorsunuz, gelmiyor da.
Cesur ve onurlu bir gazeteci olan, karanlıkta yaşayan yarasalar tarafından katledilen Uğur Mumcu der ki:
“Haklıdan değil de güçlüden yana olanlar korkak ve kaypak olurlar. Güç merkezi değiştikçe döner, sonunda fırıldak olurlar.”
Ülkemde bazı belediye başkanları, “Ben bunu alayım işime yarar” diye ideolojiden yoksun fırıldakları alırsa, sonunda aldığı bu fıtıklardan ilerde kendileri zarar görürse şaşmamak gerekir. O zaman böyle belediye başkanının ideolojisi yok demektir.
Bugün yaşadığımız güzel Aydın’ımızda bu çıkarcıları çok görüyoruz. Eğer kendi istek ve çıkarı olursa güç merkezine methiyeler diziyorlar. Yok, eğer hafifçe bir çıkarı zarar görüyorsa güç merkezine veryansın ediyorlar.
Partiye gönül verenlerin önemli bir bölümü partiye küs. İl başkanına buradan çağrı yapıyorum: Bunları neden derleyip toplamıyorsun? Sen, o büyük Atatürk’ün koltuğunda oturan birisi olarak lütfen bu dağınıklığı topla.
Bunlara rağmen, önemli büyük şehirlerde yaşayan halk AKP, parti ve din istismarcılığına ve bozgunculara rağmen cumhuriyete sahip çıkıyor ve çıkmaya da devam ediyor.
Ülkemde bu denli olumsuzluk varken, her gün fakirin ve emeklilerin üzerine geçim sıkıntısı çökerken CHP yeni yeni ses çıkarmaya başladı.
Parti yetkilileri bu yoksulluğu, perişanlığı halka her gün anlatmalılar.
Yukarıda yazdığım gibi halkın gözü önünde öyle olaylar olursa, elbet halk ve CHP bu durumu değerlendirmeli.
Bu böyle sürüp gitmeyecektir.
Elbet yurtseverler ve CHP bir gün galip geleceklerdir.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.