Bir deprem anısı

O gün mesaiden sonra eve döndüm. Çocuklar İzmir'E gitmişlerdi. Bir şeyler yedikten sonra elime bir roman alıp divana uzandım. Kitabı okumaya başladım. Az sonra gözlerim ağırlaştı. Dalmışım. Masanın üzerinde kafeste bulunan muhabbet kuşlarının çırpınmaları ile uyandım. Herhalde ışıktan rahatsız oldular diye düşündüm. Kalktım kafesin üzerine gazete koydum. Biraz sakinleştiler. Ama yine tedirgin hareket ediyorlardı.

Bir süre sonra telefonum çalmaya başladı. Haydarlı kasabasında oturan Nahiye müdürü Kemal beyin sesiydi. “Kaymakam bey memleket battı” diye heyecanlı heyecanlı konuşuyordu. “Kemal dur bakalım. Sen ne söylüyorsun? Ne batması?” diye sordum. “Kaymakam bey televizyonu açar mısın?” dedi. Hızla televizyonu açtım. Şok oldum. Az sonra belediye başkanı aradı. “Kaymakam bey biz dozerleri kamyonlara yükledik. Deprem bölgesine ulaşmaya çalışacağız” dedi. “Tamam” dedim. Hemen ilçede bulunan ambulansları da ben gönderdim.

Marmara’da ana baba günü vardı. Yer gök birbirine karışmıştı. Ağlayanlar, koşturanlar, çaresizce dövünenler vardı. Durum çok kötüydü.

Vatandaşlar da hava ışımaya başlayınca kaymakamlığa gelmeye başladılar. Araçlarına koydukları ekmek, su, battaniye ile “biz de deprem bölgesine gideceğiz” diyorlardı. Dinar’da 1997 de deprem olduğundan vatandaşlar bu konuda duyarlıydı. Tecrübeliydi.
O sırada Ankara’dan emir geldi. Dinar’dan yapılacak yardımlar Yalova iline isteniyordu. Hemen Valiliğe hitap eden resmi yazı oluşturduk. Gidince hemen Yalova valilik emrine girmelerini yardımları oraya götürmelerini söyledik. Kaymakamlığın önüne vatandaşlar kamyonlarını getirmişlerdi. Vatandaşların getirdiği malzemeleri ve yiyecek maddelerini kamyonlara yüklemeye başladık.

Hayretten dona kalmıştım. Vatandaşlarımız kendiliklerinden organize olmuşlardı. Bir an önce ellerindeki malzemeleri deprem bölgesine ulaştırmaya çalışıyorlardı. 1997 depreminde yurt içinden ve yurt dışından gelen giyecek, soba, tüp gaz ve battaniyeleri okullarda boş bodrum katlarına koymuştuk Onları kamyonlara yükledik. Bu arada daha önce verilen Kızılay çadırlarından beş yüz kadar çadırda vatandaşlar geri getirip teslim etmişlerdi. Onları da kamyonlara yükleyip gönderdik. İstasyon yanında boş arazide duran otuz kadar kontenyar vardı. Kontenyarları da trenle Yalova’ya gönderdik.

Bu birlik beraberlik ruhu Dünyada hiçbir millette olmazdı. Marmara bölgesindeki insanlarla beraber ilçede de kimi görseniz gözyaşı döküyordu. Gün iyice ağarınca korkunç durum ortaya çıkmıştı. Binlerce can yok olmuştu Binalar yerle bir olmuştu. Ama birlik beraberlik ruhuyla yine dimdik ayaktaydık. İşte bu birlik beraberlikten sonra bizim milletimizi hiç bir gücün yıkamayacağını bir kez daha gördüm. Biz büyük ve köklü gelenekleri olan asil bir millettik.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.