Mehmet KIZILASLAN

Mehmet KIZILASLAN

Cesaretim Nereden Geliyor

Biz gazeteciler, toplumun sesi olmaya,  konuşulamayanları konuşmaya,  garibanın sesi olmaya, yanlış yapanları samimice uyarmaya, hataları düzeltmeye,  bunların sonucunda da güzel bir Dünya oluşmasına katkıda bulunmaya çalışan, insanlar olmaya çalışıyoruz.

Ne yazık ki her meslek gurubu içinde, pirinçte bulunan taşlar gibi gereksiz, gereksiz olduğu kadar zararlı, zararlı olduğu kadar cesaretli, cesaretli olduğu kadar ahlaksız insanlar bulunmaktadır.

Ahlaksız insanların cesaretinin onda biri, ahlaklı insanlarda bulunsa bu dünya düzelirdi kanısındayım.

Peki, benim cesaretim nereden geliyor?

Öncelikle, Yaratan sevgisinden.

O yüzden dilsiz şeytan olmak istemiyorum. Yanlışlara, elimle, dilimle ve yüreğimle karşı durmam gerektiğini biliyorum. Cesaretimi de Ondan alıyorum.

Bu dünya tanrılarından hiç birisi dostum değil. Bazen nefsim pohpohlanmak istemiyor da değil. Ondan, nefsimden de çok korkuyorum.

Ukalalığım ve gücüm “ İman eden ve iyi işler yapanları, içinde ebedi kalmak üzere, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacağız…..”Nisa suresi 122.ayeti gibi ayetlerden alıyorum.

Her şeye rağmen üzülüyorum, zannın kötülüğünü de, çok iyi biliyorum. Amacımızın hiçbir meslek gurubuna, hiçbir sendikaya, hiçbir zata, yanlış yapmak olmadığını defalarca yazdık, söyledik.

Çok dikkatli olmamıza rağmen, üzülenler olmuş, bizde üzüldük. İyi insanlardan iyi tepkiler, yanlış insanlardan, yanlış tepkiler almamız devam ediyor. Buna da alışığız zaten.  Ne yazık ki yanlış yapanlar çevremizde yüzde bir dahi olsalar, cesaretleri yüzünden gürültüleri o kadar çok çıkıyor ki; zannedersiniz yüzde bir değiller, yüzde doksan dokuzlar. Namuslular ve dürüstler ise, ne gariptir ki bütün işlerini Allaha havale etmiş durumdalar. Bunun adı tevekkül olmak değil, dilsiz şeytan olmayı kabullenip susmaktır diye, düşünüyorum.

Gelelim sadede; efendiler sadece iyi insanların üzülmelerini ve üzülenlerin sayılarını çoğaltmamak için, bana gelen yazıların, haberlerin çokluğuna rağmen, artık öğretmenlerimiz hakkında yazı yazmayacağım.  

Biz, yetkililerin, bu konulara müdahale edeceklerin, gözleri önüne birkaç olay aktardık.

Onların görevi değil mi gereğini yapmak?

Onların görevi değil mi adaleti sağlamak?

Onların görevi değil mi suçluyu suçsuzu ayırmak?

Onların görevi değil mi testiyi dolu getirenle, kırıp atanı ayırt etmek?

Sakın ha sakın korkuttuğunuzu zannetmeyiniz. Bizler Yüce Allahtan izinsiz, yaprağın düşmeyeceğine inananlardanız. Ondan başkasından da korkmayız. Korkumuz da onun üzülmesine sebep olmaktan dolayıdır.

Hiçbir kimsenin elinden geleni uygulamaktan çekinmeyeceğini de biliyoruz.

Geçmişte de azizliğine uğradığımız bürokratlar olmadı değil. Onlar sadece, tapularımızın tamamının elimizden çıkmasına, dünyalıklarımızın sıfırlanmasına sebep olabildiler. Bizde dünya malının, bizim olmadığını, bize imtihan için verilen emanetler olduğunu öğrendik, rahatladık.

Biz rızkın, hayrın ve şerrinde Allah’tan geldiğine inanıyoruz.

Yine dünyalıklarımızın sıfırlanmasına ön ayak olacaklar çıkabilir. Bunu genellikle kralın haberi olmadan, kraldan çok kralcılar yapar, bunu da biliyoruz. Biz kralı çok sevsek de, krallara da sığınmadık biliyor musunuz?  

Bizim uyarılarımız inananlara ders olacak, onu da biliyoruz. İnanmayıp yanlışlarda devam edenlere de, önce adli yolların açılmasını istiyoruz. Sonra Hidayet diliyoruz, oda olmazsa, Allah’ın ıslah etmesini bekliyoruz.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.