Mehmet KIZILASLAN

Mehmet KIZILASLAN

Düyun-u Umumiye nedir?

Düyun-u Umumiye-i Osmaniye Varidat-ı Muhassasa İdaresi, Düyun-u Umumiye Osmanlı dış borçlarının ve bunu idâre eden birimin adıdır.

1881-1939 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu'nun dış borçlarını denetleyen kurumdur.       

II. Abdülhamit döneminde kurulmuştur. Sözcük, "Genel Borçlar" anlamına gelir.                 

Düyun: Eskimiş borçlar.

Varidat: Gelirler, VARLIK

 Muhassasa: Müesseseler ( FON)

“Eski anlamı ile Duyun-u umumiye-i Osmaniye Varidat-ı Muhassasa İdaresi” olan bu sistemin, yeni adını siz koyunuz.    

Tanım olarak, Düyun-u Umumiye İdaresi, Google amcada bu şekilde anlatılıyor.

“Genel borçlar yönetimi demektir. Yakın çağda ekonomik yönden büyük bir çöküntü yaşayan, Osmanlı İmparatorluğu, 1854 yılında (Kırım Savaşı sırasında) ilk kez dış borçlanmaya gitmiş ve İngiltere'den borç almıştı. Osmanlı Devleti borçlarını ödeyemeyerek 1875 yılında iflasını açıkladı. Alacakları tehlikeye düşen devletler de alacaklarını birleştirip 1881 yılında Düyun-u Umumiye İdaresi'ni kurup, Osmanlı Devleti'nin gelir kaynaklarına el koydular.

Osmanlı Devleti'nin tuz, tütün, damga, içki, balıkçılık, ipek vergileri başta, gümrük vergileriyle,  bağlı beyliklerin vergilerinin bir bölümü oluşturulan bu yönetime aktarıldı.

Sonuçta, devletin tüm ekonomik ve mali denetimi Avrupalıların eline geçmiş oldu. Lozan Barış Antlaşması'yla birlikte bu idare kaldırılmış ve yeni Türk Devleti'nin payına düşen, Osmanlı borçları taksitlendirilerek, Fransız Frangı olarak ödenmeye başlamıştır. 63 milyon 644 bin Fransız Frangı olan Osmanlı borçları 1954 yılında tümüyle ödenmiştir.

İlk dış borç,1854 Kırım Savaşından sonra alındı. Osmanlı Devleti, Sultan İkinci Abdülhamîd Han, zamanına geldiğinde, ağır dış borçlar altında ezilme mevkiindeydi. Akıllı tedbirlerle belli bir zaman içerisinde bu borçlar ödenebilirdi.

Lakin 93 Harbi (1877-78) hezimeti, devleti iflasın eşiğine getirdi. Devlet, en verimli topraklarını kaybetti. Akın akın gelen göçmenlerin sayısı bir milyona ulaştı. Bu kadar göçmeni bir yıl içinde rahata kavuşturmak çok zordu. (Bu gün 3,5 milyon Suriyeli göçmenin yurdumuza gelmesi sizde bir çağrışım yapıyor mu? Bu devletimizi ve milletimizi zora sokmak değil midir?)

1875 yılında borçları ödeyebilmek için rüsum-ı sitte idaresi faaliyete konuldu ise de, bu idare şekli, Avrupalı alacaklıları memnun etmedi. Neticede Tevhid-i Düyun yapılması kararlaştırıldı. Böylece bütün dış borçlar birleştiriliyordu. Devletin bazı mallar üzerinden aldığı gelir, bundan böyle Türkiye Maliye Nezareti tarafından değil, ancak Düyun-i Umumiye tarafından tahsil edilecekti. Bu durum devlet içinde bağımsız ikinci bir Maliye Bakanlığı ihdas etmek, anlamına geliyordu. Ancak, yapacak başka çare de kalmamıştı.

Düyun-ı Umumiye’nin yetkisine bırakılan gelirler şunlardı: Tütün, tuz ve ipek vergi gelirleriyle damga pulu ve balık vergileri.

Düyun-ı Umumiye’nin idare meclisi 7 üyeden müteşekkil olup, bunların üyelik müddeti 5 yıl için idi. Üyelerin ikisi Türk, diğerleri de her bir alacaklı ülkeden, birer üye olmak üzere

İngiliz, Fransız, Alman, Avusturyalı ve İtalyan’dan müteşekkildi. Dış borçların tamamına yakın bölümü İngiliz ve Fransızlara ait olduğu için, Meclis-i İdare Başkanlığı yalnız onlardan seçilebilmekteydi. Ancak konseyi teftiş etmek üzere Türklerden meydana gelen fevkalade bir müfettiş heyeti de bulunuyordu.

Yukarıdaki yazdıklarım Google amcadan alıntıdır. Daha geniş bilgiye Google amcadan temin edebilirsiniz bizden bu kadar. Saygılarımla...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.