Mürşit Canbeldek

Mürşit Canbeldek

Emeviye Ahlakı Ve Ahlakın Bozulması

Cahiliye dönemi deyince biz biliyoruz ki İslam’dan önceki Arapların içinde yüzdüğü ahlaksızlık ve zulümden bahsedilmektedir. Büyük bir itikad adamı ve hafızası çok kuvvetli tarihçimiz ord.Prof.Dr. Mükrimin Halil Yinanç bu dönemin ahlakını çok büyük bir isabetle “Gurur Ahlakı” olarak özetlemektedir. Övünmek; her yapılan işin en büyük sebebidir diyor.

Oğullarıyla övünmek ve statü kazanmak, akrabası olduğu bir şairle övünmek ve bundan statü kazanmak… Statü kazanmak ise en önemli şeydir, çünkü statü ona ayrıcalık kazandırır. Ayrıcalık ise ilkel insanın en büyük silahıdır. Kendini her zaman diğer insanlardan üstün konuma getirir.

Merkezi otoritenin olmadığı toplum yapısında ayrıcalık sahibi olmak; yeryüzünde gururla yürümeyi sağlar.“Küçük dağları ben yarattım büyükleri ise babamdan kaldı” edalarıyla diğer insanları omzunun üstünden küçük bakışlarla süzme mertebesine ulaştırır. Bu mertebeye ulaşan bir insan düşünün ki bunun hırslarına ve isteklerine bir sınır koyan olur mu? Ona dur diyebilecek bir yaptırım gücü çıkar mı? Çıkmaz…

İşte böyle bir devirde; peygamberimizin 14-15 yaşlarında bulunduğu bir devirde Mekke panayırına Zübeyd kabilesinden bir tüccar kumaş getirmiş Mekke’nin ulularından As bin Vail bu malları almış fakat parasını ödememişti. Tüccar Mekke sokaklarında bağıra çağıra dolaşıp hakkını kurtarıverecek bir yetkili aramış fakat hiç kimse Vail’in şerrinden korkusuna ona destek olamamış. Garip tüccarın durumuna üzülen peygamberimizin amcası Zübeyr,  birkaç kabile reisini de ikna ederek bir anlaşma yapmayı başarmış Arap tarihinin yüz akı olan “Hılf-Ul Füdul” Yani Hamidullah’ın tabiriyle bir Bahadırlar Birliği kurmuş ve Vail’den malların parasını tahsil edip tüccara teslim etmişlerdi. Bu anlaşmada çocuk yaşta olmasına rağmen peygamberimizin de bulunması çok anlamlıdır. Fakat  bu anlaşmanın tesiri bile cahiliye döneminin  ayıplarını silememiş , zamanla gücü azalmış gitmiştir.

Kurumsallaşmış bir adalet sisteminin bulunmasının , toplumdaki haksızlıkların önlenmesi için ne kadar önemli olduğunu bize anlatan bir örnektir bu anlaşma..Merkezi otoritenin olmadığı bir yerde güçsüzleri azgın muhteris  ve hiçbir ölçüsü bulunmayan güçlülerin elinden kim kurtaracaktır.Bu; insanın bulunduğu yerde, Allah tarafından halifemdir denilen insanın bulunduğu yerde birinci dereceden önemli bir problemdir.

Peygamberimiz efendimiz; güçsüzlerin güçlüler karşısında hiçbir dayanağının bulunmadığı böyle bir topluma evvela; hiçbir Mekke ulusuna ayrıcalık yoktur mesajı ile hitap etmiştir. Gelen kuran ayetlerini gizlice dinleyip etkilenen Ebu cehil ; ”peki ben Müslüman olursam bana ne var statüm devam edecek mi” sorusuyla nabız yoklaması yapmış fakat aldığı cevap o gurur abidesini ancak öfkelendirmişti. ”Ne yani ben şimdi kara derili Bilal ile aynı safta mı duracağım? benim hiç mi ayrıcalığım yoktur? Ben böyle bir dine girmem deyip kapıyı çarpıp çıkmış gitmiştir.

Fakat mesaj sahibinin görevi “Ben ahlakı tamamlamak için gönderildim” cümlesiyle özetlenmektedir. Yani bütün hükümlerin, ibadetlerin ve amellerin hedefi ahlaka kuran ahlakına uymak ve ona teslim olmaktır. Yani gurur ahlakını övünme ahlakını övünmesine engel olan ne varsa onları ortadan kaldırma hakkı tanıyan cahiliye ahlakını yerle bir etmek ve gönüller fethetme yoluyla dünyayı adaletle doldurmak…

632 senesine gelindiğinde artık; bizi kandıran bizden değildir, çalıştırdığınız kişinin ücretini alnının teri kurumadan ödeyin, komşusu açken tok yatan bizden değildir, komşusu kendisinden emin olmadıkça kişi iman etmiş sayılmaz, Cennet anaların ayağı altındadır, Kadın evinde yemek yapmak, çamaşır yıkamak ve hatta çocuğunu emzirmek zorunda bile değildir ancak gönlünü yapar ve razı ederseniz diyebilecek kadar kadının değerini yücelten bir ahlak sistemi kurulmuş,fakir zengin kadın erkek  herkesin can mal ve ırz emniyetine kavuştuğu bir ahlak sistemi kurulmuş yani “ahlak tamamlanmıştır”.

Böylesine insanlığa bir ilaç gibi sunulan bu ahlak sistemi sonradan bozulmuş mudur ? Evet.. kim veya kimler tarafından? Emeviler tarafından yani gurur ve övünme ahlakının getirilerinin tadı damağında kalmış olan ümeyye oğulları tarafından …

Bütün hadis uydurucuları göreve davet edilmiştir. İnsanları vesveseye düşürecek ne kadar şeytani laflar varsa sırf Emevilerin saltanatı devam etsin yıkılmasın arzusuyla ortaya dökülmüştür.

Hz Ali ‘ye karşı bir muhalefet oluşturabilmek için HZ. Osman’ın kanlı gömleği ve hanımı Naile’nin kesilen parmakları Şama getirilmiş ve sergilenmiştir. Sebep nedir? Adalet mekanizmasını ve sistemini devre dışı bırakmak ve onun yerine “Kamuoyu” denilen yaygarayı ikame etmek… İslam tarihinde kamuoyu denilen ve o günkü şairler yani o günün gazetecileri sayılan kişilerce oluşturulan yaygara ilk defa Muaviye tarafından ve Amr ibnül As’ın tavsiyesiyle kullanılmıştır.

Hz Ali adalet sistemini çökertme eğilimini fark edip de bu “kamuoyu” denilen cahiliye yani azgınlık silahını yerle bir etmek için Muaviyeye harp ilan etmiş ve gerekçe olarak şunu demiştir.”Onlar dünyalık adam oldular dünya saltanatı istiyorlar “ o yüzden yanıma gelin ve Allah için onlarla harp edin diye davetiye çıkartmıştır.Bu davete ilk katılan ve titreyen elleriyle 70 yaşını geçmiş bir ihtiyar olarak silahını kuşanan da Ammar olmuştur.İslam tarihini bilenler Ammar’ı iyi tanırlar.İslamın ilk kadın şehidi SÜMEYYE ile İlk erkek şehidi Yasir’in oğullarıdır.Ammar muaviyeye karşı … Peygamberimizin beyanıyla sabittir ki “Ammar’ı fitne çıktığında islamın içinden ilk çıkan sapkın bir topluluk öldürecektir..Ey müslmanlar ; siz hala daha sahabeye dil uzatma tehlikesi var diye Ammar’ın ve peygamber damadı Alinin hukukunu korumazsanız  kamuoyu denilen yalancı gazetecilerin yönlendirdiği  ahmak yığınlar olmaya devam edersiniz.

Hz Ali'nin derdi <merkezi otoriteyi zaafa düşürecek ve toplumu adaletsizlik cehenneminin içine sürükleyecek kaos ortamını  yerle bir etmektir. Dikkat edin lütfen;henüz sahabenin yaşadığı bir dönemdeler.Ve hepsi namaz kılıyor,oruç tutuyor hacca gidiyor.fakat bir gurup Müslüman “dünyalık peşinde olanların” hilelerine kanıp Ammar gibi peygamberin övdüğü bir sahabinin başını kesip Muaviyenin ayakları dibine atıyor ve mükafatını bekliyor…hatta ben öldürdüm diyen iki kişi arasndaki kavgaya bile şahit oluyorlar.

Bu savaş bir içtihat kavgasından çıkmamıştır. Dünyalık peşinde olanlar ile peygamber ahlakına inatla bağlı kalanların savaşıdır. Bu meseleyi içtihatlar kavgası olarak sunmuş olanlar muhakkak ki bir oryantalistin yani nifak çıkarmak için İslam tarihine dalmış olan keferenin sinsi niyetine hizmet ettiklerinin farkına varmadan ölüp gitmişlerdir.

Keferenin sinsi niyeti müslümanı önce; tavır eksikliği ile hasta edip onun beynindeki cehd merkezlerini kullanılmaz hale getirmekmiş.Bunu 1960 lı yılların sonlarından itibaren Türkiye gündemine giren “İslami yayınlar” furyasının ektiği tohumların meyvelerini gördükten sonra anca fark edebiliyoruz.Daha önceki bir yazımızda belirtmiştik;İslamın önüne arkasına getirilen takılarla piyasaya sürülen bütün çeşitleri  Amerikan güdümündeki Vahhabi Suudilerin maddi desteğiyle güç kazanmıştır.

Siyasal İslam, ılımlı İslam, İslami yayınlar, İslami gıda, İslami moda,İslami sinema  İslami,İslami, vs vs ler bugün TÜRK AŞISINA KARŞI VAHHABİ AŞISININ İCADI SATIR BAŞLARIDIR.Hepsi müslümanın merkezi otorite güvencesini ve onun sağladığı can mal ve ırz emniyetini yok edici teşebbüslerdir.İş artık bir medeniyetin devlet geleneğini yok etme aşamasından o toplumu cahiliye adetlerine geri döndürme işi haline gelmiştir.

Çok korkunç bir nifak çıkmış toplum ayrışması halini almıştır.Doğuda bir MELE modelinin oturması için sivil alt yapı çalışmaları yapılmaktadır.Vatandaş MELE’nin ne olduğunu bilmiyor fakat İslami hassasiyetle mücehhez  birilerinin merkezi otoritenin görevlerini ifa edeceğini zannedip o ismi MOLLA ile alakalı bir kavram olarak algılıyor.Tarihi karıştırdığımız zaman bir algı yanılması yaşatıldığını görüyoruz.ÇÜNKÜ MELE’Lik İslamla bir alakası olmayıp İslam öncesinde cahiliye Araplarının uyguladığı bir baskı tekniğidir.Darunnedve bunların toplantı salonunun adıdır.Sadece zenginlerin uluların ,azgın Mekke eşrafının zulmüne adalete uygundur fetvası vererek insanları ve vicdanları susturma mekanizmasıdır.

Tarihin garip bir tecellisi ile cahiliye Araplarının adaleti zenginler için tecelli ettiren bu kurumu AKP devri iktidarında görüyoruz.Hemde isim olarak aynı isimle..Bu demektir ki doğu insanı Mele sıfatı verilen zalimler için kalkıp inen bir değneğe mahkum edilecek….Adalet sistemi,mahkemeler,kanunlar yasaklar  hasılı bütün bir merkezi otorite yok edilecek ve MELE denilen cahiliye arabının zulüm aracı DOĞU HALKININ başına bela edilecek…

Bu bir Amerikan projesidir. Muhteşem Türk olarak Avrupayı 46 yıl titretmiş olan Kanuni ve onun  devleti ile milletinden intikam alma değil,o milleti atomlarına kadar ayırıp yok etme projesidir.Barbarosdan çok çekmiş olan alman imparatoru şarlkenin intikamını alıverme projesidir.

Peygamber ahlakını yıkıp yerine önce vahhabi çılgınlığının cinayetlerini,ırza geçmelerini,keyfiliğini ahlak diye oturtma projesidir. Ardından onu Cahiliye dönemi cehennemine postalama projesidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum