İnsanlık böyle zulüm görmedi

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası konser için Bayburt'a gelmiş. Şehrin ileri gelenleri salon boş kalmasın, ayıp olmasın diye bütün Bayburtluları ve Bayburt'un köylülerini konsere davet etmişler. Konser icra edilmiş. Konser esnasında salondan çıt çıkmamış.

Gazeteciler konser sonrasında konserden çıkan bir Bayburt'un bir köylüsüne izlenimini sormuşlar. ‘’Gasteci bey’’ diye başlamış köylü boynunu bükerek: ‘’Bayburt Bayburt olalı böyle zulüm görmedi...’’ demiş. Gazeteci ikinci soruyu sormuş: ‘’Neden zulüm ağam? Beğenmediniz mi yoksa?’’

Köylü cevap vermiş: ‘’Gasteci bey’’ demiş, yutkunmuş, ‘’Yoh beğenmedim’’ demiş.

Sonra nedenini anlatmış Bayburt'un köylüsü: ‘’Gasteci bey, bir kere orkestra Brahms'ın fa minör sonatını çok kötü yorumladı. Orkestra Bayburtluya resmen zulmetti gasteci beğ...’’

2020 yılında yaşadıklarımızdan sonra, “insanlık böyle zulüm görmedi” diyorum. Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs belası insanlığı esir aldı. Türkiye’de koronavirüs COVID-19 salgınının yaygınlaşmasıyla insanlar evlerine kapanırken, insanımızın güzel hasletleri arasında yer alan büyüklere ziyaret, hasta ziyaretleri, düğün, dernek, cenaze gibi olaylarda sevinci ve acıyı paylaşma ancak teknolojik imkânlar sayesinde olmaya başladı. Başladı ama kendisinin dünyaya gelmesine vesile olan anne ve babasının cenazesine katılamamanın verdiği zulmü anlatacak kelime bulmak mümkün mü? Bunun üstüne ekonomik yıkım, işsiz kalmanın verdiği psikolojik çöküntü, çocuklarını ihtiyaçlarını karşılayamayan babanın ıstırabını koyduğumuzda; buna, “insanlık böyle zulüm görmedi” demeyeceğiz de ne diyeceğiz?

Bereket ki, dünyanın dört bir yanında insanlığı bu zulümden kurtarmak için gecesini gündüze katarak aşı çalışması yapan bilim insanlarına sahibiz. Şükürler olsun ki aşı bulundu ve  Çin’den sipariş edilen yeni tip koronavirüs aşısının ilk partisi ülkemize geldi. Türkiye’ye gelen aşıların üzerinde “Maskesiz gülümse, Mesafeden kurtul” sloganının olması dikkat çekiciydi.

Evet, koronavirüs illetinden kurtulmak için bilim insanlarının tavsiyelerine uymak şart. Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, bir toplumda salgının sona ermesi için gerekecek aşıya bağışıklı insan sayısının yüzde 60 civarında olması gerektiğini belirtti. Ceyhan, "Yüzde 60 bağışıklığı sağlamanız için aşağı yukarı Türkiye nüfusunun 75-80’ini aşılamanız lazım" dedi.

Demek ki neymiş…

Kendimiz koronaya karşı korunmuş olsak da insanlık için aşı yaptırmak şartmış.

Neymiş…

Siyasetçiler insanımızın moralini bozacak açıklamalardan uzak durmalıymış.

Tam burada bir not düşelim:

Aşı 1-2 gün geç kaldı diye elini ovuşturanlar var. Sağlık üzerinden siyasi rant devşirmeye çalışanlar var. Bilmem farkındalar mı ama bunlar bilerek ya da bilmeyerek koronavirüs zulmünün üstüne ballı kaymak oluyorlar.

Bir “İnsanlık böyle zulüm görmedi” dedirtecek olay da kadın cinayetleri… Kadın, kadın hakları, aile, ailede şiddet, kavga, boşanmalar… derken hemen her gün kadın cinayetleri ile sarsılıyoruz. Şaşırmamak mümkün değil! Kınıyor, lanetliyor, sövüyor, sayıyoruz. Ama mesele çözülmüyor.

Son zamanlarda uyuşturucu, cinayetler, kaçakçılık, boşanmalar, şiddet, aile kavgalarının artış göstermesi dikkat çekiyor. Bir cani Dr. Öğretim Üyesi Aylin Sözer’i, önce bıçaklayarak öldürdü. Ardından ateşe vererek yaktı.

Maalesef ülkemizde cinsel tacize uğrayan kadınlar var.  Polis faili yakalayıp adalete teslim ediyor. İstismara uğrayan kadın ve ailesi şikâyeti geri çekiyor. Son olarak Muğla’da yaşanan kadın cinayetine kurban giden Pınar Gültekin’in ailesine siyasiler, (katil zanlısının annesi CHP yönetim kurulu üyesi) diye “şikâyetini geri çek” telkini yaparsa, kadın cinayetlerini nasıl çözeceğiz? Şimdi bu duruma “İnsanlık böyle zulüm görmedi” demeyelim de ne diyelim?

Her kadının başına bir polis dikemeyeceğimiz için kadın cinayetlerinde tek başına polisiye önlemler yeterli gelmediği aşikar.

“Ne oluyoruz, bu çılgın sapıklıklar nerden, hangi, sebeplerden kaynaklanıyor? Çözüm için devlet ne gibi yasal tedbirler alıyor? Toplum ve fertler neden bu kadar vahşileşti? Ahlaki yozlaşmanın önüne nasıl geçeceğiz? Değer yargılarımız neden bu kadar harcanıyor?” gibi soruların cevaplarını aramamız gerekiyor.

2020 yılında, “İnsanlık böyle zulüm görmedi” dedirten olaylar yaşadık. 2021’de sağlıklı, huzurlu ve mutlu yaşamak istiyoruz. Çalışmak üretmek, ürettiğimizi paylaşmak istiyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle yeni yılınız kutlu olsun!

Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum