İsim değişikliği davası: Başvurular artıyor, mahkemeler kriteri netleştiriyor

İsim değişikliği davası: Başvurular artıyor, mahkemeler kriteri netleştiriyor

Türkiye’de son yıllarda isim değişikliği davaları belirgin biçimde artış gösteriyor.

Türkiye’de son yıllarda isim değişikliği davaları belirgin biçimde artış gösteriyor. Sosyal hayatta farklı bir adla tanınma, ismin alay konusu olması, kültürel–dini tercihler ve travmatik çağrışımlar en sık başvuru gerekçeleri arasında yer alıyor. Yargı kaynakları, “Gerekçesi somut ve delille desteklenen dosyalar kısa sürede sonuçlanıyor” bilgisini paylaşıyor.

HUKUKİ DAYANAK: “HAKLI NEDEN” ŞARTI

Türk Medeni Kanunu’na göre isim, kişilik hakkının parçası ve haklı neden bulunması halinde hâkim kararıyla değiştirilebiliyor. Uygulamada mahkemelerin sıklıkla “haklı neden” saydığı haller şöyle özetleniyor:

  • İsim küçültücü, alay konusu ya da müstehcen çağrışım taşıyorsa,
  • Kişi uzun süredir başka bir adla tanınıyorsa (iş, okul, sosyal çevre),
  • Din/inanç değişikliği veya kültürel aidiyet gerekçesi varsa,
  • Cinsiyet uyum süreci sonrası yeni kimliğe uygun ad talep ediliyorsa,
  • İsim, aile içi travmalarla özdeşleşmişse ve psikolojik rahatsızlık yaratıyorsa.

Hakim, her dosyada gerekçenin gerçekliğini, samimiyetini ve ağırlığını delillerle değerlendiriyor.

DAVA NEREDE VE NASIL AÇILIYOR?

Dava, kişinin yerleşim yerindeki Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açılıyor. Dilekçede mevcut isim, talep edilen yeni isim ve gerekçeler açıkça yazılıyor. Başvuruda kimlik fotokopisi, nüfus kayıt örneği ve mevcutsa destekleyici belgeler sunuluyor.
Delil seti davanın kaderini belirliyor:

  • Uzun süredir kullanılan adın yer aldığı kurumsal e-posta/çalışan kartı, sosyal medya kullanıcı adları, okul–iş belgeleri,
  • Tanık anlatımları (aile, iş/okul arkadaşları),
  • Psikolojik etkiler varsa uzman raporları,
  • Dini/kültürel gerekçelerde toplumsal kullanım örnekleri.

Pek çok dosyada tek celsede karar çıkabiliyor; eksik delil veya itiraz halinde süreç uzayabiliyor.

İDARİ DÜZELTME İLE KARIŞTIRILMAMALI

Kamuoyunda zaman zaman “nüfus müdürlüğünde isim değişir” algısı oluşuyor. Oysa idari düzeltme, genellikle imla–yazım hataları ve bazı açık münasebetsiz ibarelerle sınırlı. Tam isim değişikliği kural olarak mahkeme kararı gerektiriyor. Uzmanlar, başvuru öncesi durumun idari mi yargısal mı olduğunun ayırt edilmesini öneriyor.

MİNORLAR, EŞ–SOYADI VE YABANCI UYRUKLULAR

  • Çocuklar: Reşit olmayanlar için velayet sahibi ebeveyn(ler) başvuruyor; hâkim çocuğun üstün yararını esas alıyor ve gerekiyorsa pedagog görüşü alınıyor.
  • Eş/soyadı bağlantısı: İsim değişikliği, soyadı üzerinde otomatik etki doğurmuyor; soyadı için ayrı hukuki yol takip ediliyor.
  • Yabancı uyruklular: Vatandaşlık kazanımı veya uyum gerekçesiyle isim Türkçe biçimiyle talep edilebiliyor; önceki kimlik kayıtlarıyla tutarlılık aranıyor, gerektiğinde yeminli tercüme ve apostil isteniyor.

YARGI UYGULAMASI: “SADİK GEREKÇE + TUTARLI DELİL”

Mahkemelerin son yıllarda öne çıkardığı üç ölçüt dikkat çekiyor:

  1. Gerekçenin sadakati (gerçek hayatta karşılığı olması),
  2. Delillerin tutarlılığı (tanık anlatımlarının belgelerle uyumu),
  3. Kamu düzeni ve üçüncü kişilerin menfaati (kötü niyetli değişikliklere kapı açmamak).

Başvuruda “beğenmeme” gibi soyut ifadeler yetersiz görülüyor; bunun yerine isim nedeniyle yaşanan somut sıkıntılar, belgeler ve tanıklarla ortaya konuluyor.

SÜRE, MALİYET VE KARARIN ETKİLERİ

Davanın sonuçlanma süresi mahkeme yoğunluğuna ve dosyanın delil durumuna göre değişmekle birlikte, eksiksiz hazırlanan dosyalarda kısa sürede karar alınabiliyor. Gider kalemleri; başvuru harçları, tebligat masrafları ve varsa uzman raporu ücretlerini içeriyor. Karar kesinleştiğinde mahkeme, Nüfus Müdürlüğü’ne bildirim yapıyor ve yeni isim kütüğe tescil ediliyor.
Bunun ardından kimlik, pasaport, ehliyet, diploma gibi resmî belgeler güncelleniyor; bankalar, SGK, vergi dairesi ve eğitim/sağlık sistemlerinde isim güncelleme işlemleri yapılıyor. Önemli bir not: İsim değişikliği, kişinin geçmiş borç ve yükümlülüklerini ortadan kaldırmıyor; kişi aynı hukuki özne olarak kabul ediliyor.

SIK YAPILAN HATALAR

  1. Muğlak gerekçe: “İsmimi sevmiyorum” tek başına yeterli görülmüyor. Somut örnek ve delil şart.
  2. Delilsiz başvuru: Tanık listesi, yazışmalar ve kullanım örnekleri eklenmeyince ret riski artıyor.
  3. İdari–yargısal yolu karıştırmak: Yazım hatası düzeltmesi ile tam isim değişikliği ayrımı gözden kaçırılıyor.
  4. Bildirimleri geciktirmek: Karar sonrası kurumlara zamanında bildirim yapılmaması günlük işlemleri aksatıyor.
  5. Çifte isim–kısa ad karmaşası: Talep edilen nihai adın yazımı ve varsa çift isim tercihi dilekçede açık yazılmalı.

UZMANLARDAN UYARI: “HIZLI SONUÇ İÇİN ÖZENLİ DOSYA”

Aile ve kişilik hakları alanında çalışan hukukçular, “İsim değişikliği, kişisel özgürlük alanının bir parçası; ancak kötüye kullanılmaması için yargı delil disiplini arıyor” değerlendirmesini yapıyor. Uzmanlara göre, somut gerekçe + tutarlı delil + usule uygun başvuru üçlüsü, hem karar süresini kısaltıyor hem de olası itirazların önünü kapatıyor.

SONUÇ

İsim değişikliği davası, bireyin kimlik ve aidiyetine ilişkin önemli bir adım. Doğru hazırlıkla ve usule uygun yürütüldüğünde süreç kısa sürede tamamlanabiliyor. Başvuru sahiplerinin haklı nedeni netleştirmesi, delillerini düzenli sunması ve karar sonrası kurumsal bildirimleri aksatmaması; hem zaman kaybını hem de ileride doğabilecek uyuşmazlıkları en aza indiriyor.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.